Kitabı indirenlere ne olacak?

Savcılık, Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet Şık'ın henüz basılmadan toplatılan kitabı "İmamın Ordusu"nu internetten indirenlere şu an için bir incelemenin söz konusu olmadığını açıkladı.

Kitabı indirenlere ne olacak?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.04.2011 - 13:34

Ahmet Şık'ın 298 sayfalık kitap taslağı dün akşamüstü saatlerinden itibaren internette yayılmaya başladı. Kitabı 12 saatte 90 bin kişi bilgisayarına indirdi.

Bu durum; "Kitabı indirenler suç mu işledi?" "Binlerce kişi örgüt propagandası yapmaktan ceza alabilir mi?" sorularını akıllara getirdi.

Savcılık, "Kitabı indirenler hakkında şu an için bir inceleme söz konusu değil" açıklamasını yaptı.

 

İstanbul Barosu'ndan açıklama

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, ''Basılmamış kitaba ve avukata baskını, baskıyı kınıyoruz. Arama ve el koyma birer koruma tedbiri olup, bu yöndeki kararlar mahkemelere verilmiş ve içini istedikleri gibi doldurabilecekleri birer açık çek değildir. Bu gibi kararlar, somut olgu ve gerekçelere dayanmalıdır'' dedi.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, İstanbul Barosunda düzenlediği basın toplantısında, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın henüz yayımlanmamış, taslak halindeki ''İmamın Ordusu'' isimli kitabı ile ilgili olarak yayınevlerine, birtakım gazetelere ve gazeteciler ile avukatlara baskınlar düzenlendiğini, aramalar yapıldığını ve birtakım nüshalara el konulduğunu söyledi.

Kocasakal, ''Basılmamış kitaba ve avukata baskını, baskıyı kınıyoruz. Arama ve el koyma birer koruma tedbiri olup, bu yöndeki kararlar mahkemelere verilmiş ve içini istedikleri gibi doldurabilecekleri birer açık çek değildir. Bu gibi kararlar, somut olgu ve gerekçelere dayanmalıdır'' dedi.

Henüz basılmamış bir kitap taslağına, basılacağı varsayımı ile el konulmasının niyetin cezalandırılması olduğunu savunan Kocasakal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu durumda artık henüz kitap haline gelmemiş, aleniyete kavuşmamış her türlü yazıya, nota bu şekilde el konulabilecek, bu vesileyle aramalar yapılabilecektir. Artık düşüncelere ve ihtimallere el konulmasının önü açılmaktadır. Bundan daha endişe verici olan ise kanuna aykırı olarak aynı işlemlerin avukat meslektaşlarımıza karşı yöneltilmesi ve ilgililere tebliğ edilen savcılık talimat yazısıdır. Bu talimat yazısında avukatlara da eldeki nüshaların verilmemesi halinde bunları temini için arama ve el koyma kararları talep edileceği, aksine davranışların örgüte yardım suçunun oluşacağı bildirilmiştir. Bu uygulama kanuna aykırı olduğu gibi avukata yönelik açık ve cüretkar bir saldırıdır.

Kolluğun yapılan işlemlerdeki tek dayanağını, görevinin içerik ve sınırı anılan hakimlik kararı oluşturmaktadır. Savcının mahkeme kararına ek veya onun yerine geçecek ya da kararın açıklaması mahiyetinde bu şekilde bir talimat verme hakkı, görevi ve yetkisi bulunmamaktadır. Bu açıkça bir yetki gasbıdır. Savcılık makamı hangi fiilin ne suçunu oluşturacağını belirleyebilecek görev ve yetkiye sahip değildir. Üstelik talimatta belirtildiği şekilde, yapılacak olası bir arama ve el koyma talebinin kabul göreceğinden nasıl bu denli emin olunabildiği de ciddi bir soru işaretidir. Talimatname bu yönüyle esasen bir 'tehditname' olduğu gibi, mahkemeye ve onun kararına karşı da bir saygısızlık oluşturmaktadır.''

İstanbul Barosunun buna sessiz ve seyirci kalmayacağını vurgulayan Kocasakal, mesleğe ve meslektaşa yönelik bu gibi saldırılara karşı tüm meşru direnme ve savunma haklarının kullanacaklarını belirtti.
 

HSYK kararnamesi

Açıklamanın ardından bir gazetecinin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) son kararnamesine ilişkin sorusuna Kocasakal, son oluşan HSYK'nın artık güven vermekten uzak bir yapı arz ettiğini, bağımsızlığı konusunda ciddi şüpheler taşıyan bir kurum haline geldiğini öne sürdü.

Son yapılan atamalar ve uygulamaların da bütün kuşkularını teyit ettiğini belirten Kocasakal, şunları kaydetti:

''Örneğin şimdi birinci sınıfa ayrılmamış bir savcının başsavcıvekilliğine getirilmesi çok görülmüş bir uygulama değildir. O zaman hangi objektif kriterlere göre bu atamalar yapılmıştır. Bu vesileyle şunu da söylemek istiyorum, özel yetkili savcılık, sınırsız yetkili savcılık demek değildir. Maalesef bugün özel yetkili mahkemeler ve savcılıklar, eski Devlet Güvenlik Mahkemelerini aratacak konuma gelmiştir. Özellikle İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Savcılığı ve mahkemesi deyim yerindeyse kendisini Türkiye Başsavcılığı veya mahkemesi olarak görmektedir. Bu yüzden özel yetkili mahkemeler derhal kaldırılmalıdır.''
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler