KKTC'de hükümet düştü
KKTC'de İrsen Küçük başkanlığındaki Ulusal Birlik Partisi (UBP) hükümetine karşı verilen güvensizlik önergesi, Meclis Genel Kurulu'nda oylanarak kabul edildi.
50 sandalyeli Cumhuriyet Meclisi'nde oylanan önergeye, muhalefet partileri Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG), Demokrat Parti (DP) ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) milletvekillerinin desteğiyle 27 kabul, UBP milletvekillerince 21 ret oyu verilirken, 1 oy da geçersiz sayıldı.
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, bu oylama sonucuyla Bakanlar Kurulu'na güvensizlik oyu verildiğini, iç tüzüğe göre Başbakan Küçük'ün istifasını Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'na sunması gerektiği söyledi.
Küçük başkanlığındaki hükümet, 17 Mayıs 2010'dan beri görevdeydi. UBP'den 26 Mayıs'ta 8 milletvekilinin istifa etmesiyle, iktidar partisi, meclisteki çoğunluğunu kaybetmişti.
Meclis daha önce, 28 Temmuz'da erken genel seçim yapılması kararını almıştı.
KKTC Başbakanı İrsen Küçük ''Halk iradesine açık bir saygısızlıktır"
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve KKTC Başbakan İrsen Küçük, seçim sürecinin başlamasına günler kalmışken yeni hükümet kurma çalışmaları yapılmasının, yeniden şekillenecek halk iradesine açık bir saygısızlık olduğunu belirtti.
İrsen Küçük, Cumhuriyet Meclisi'nde alınan kararla UBP hükümetine karşı güvensizlik önergesinin oy çokluğuyla kabul edilmesine ilişkin yaptığı açıklamada, demokratik teamüller ve meclis aritmetiğine göre hükümeti kurma görevinin yine UBP'ye verilmesi gerektiğine işaret etti.
Yeni bir hükümetin kurulmasının uzun bir süreci gerektirdiğini kaydeden Küçük, anayasaya göre hükümetin, görev verilen bir grup başkanı veya milletvekili tarafından bakanlar kurulu listesinin cumhurbaşkanına sunulması ve bu listenin onaylanmasıyla sona ermediğini vurguladı.
Küçük, hükümet programının hazırlanması ve meclisten güvenoyu alınmasının bu sürece dahil olduğunu belirterek, "seçim yasaklarının bulunduğu da dikkate alındığında, herhangi bir hükümet güvenoyu alsa bile, iki aylık bir süre içinde icraat yapılabilecek bir hükümet programının uygulanması mümkün değildir. Bu kendimizi kandırmak olacaktır. Diğer yandan meclisin mevcut aritmetiğine göre herhangi bir hükümetin güvenoyu alması da mümkün değildir" ifadesini kullandı.
Başbakan Küçük, ortada demokrasi dışı yaklaşımlar içeren senaryoların dolaştığını belirterek, şunları belirtti: "Bu senaryolardan birine göre, Cumhurbaşkanının, mecliste en fazla milletvekiline sahip UBP veya en fazla milletvekiline sahip ikinci parti olan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) yerine, üçüncü parti olan Demokrat Parti milletvekillerinden birine hükümeti kurma görevi vereceği varsayılmaktadır. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir: Cumhurbaşkanına anayasa tarafından verilen yetkiler, cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan kişinin kişisel tercihleri, siyasi hırs ve çıkarları doğrultusunda kullanılsın diye verilmemiştir. Bu yetkiler tam bir tarafsızlık ve demokratik hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda kullanılsın diye verilmiştir. Bu yetkiler, cumhurbaşkanının sempati duyduğu, güvenoyu alması ta başından olanaksız olan herhangi bir siyasal oluşuma seçime giderken siyasal veya psikolojik avantaj sağlasın diye hiç verilmemiştir. Umarız ki bu senaryoların herhangi bir gerçekliği yoktur."
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun uzun zamandan beri cumhurbaşkanlığı makamıyla bağdaşmayacak ölçüde UBP'nin içişlerine karıştığını ve müdahalede bulunduğuna işaret eden Küçük, şunları kaydetti: "Bu durum herkesin ve özellikle de parti tabanımızın malumudur. Ancak müdahale konusunda daha da ileri giderek, hükümeti kurma görevini en büyük partiden başlayarak sırayla vermemesi durumunda, bu senaryonun bizzat cumhurbaşkanı tarafından hazırlandığı hususu aleniyet kazanacaktır. Bu gerçek anlamda bir 'post modern darbe' olacaktır. Halk iradesinin böylesine ayaklar altına alınarak çiğnenmesi, demokratik bir hukuk devletinde mümkün değildir. Darbelerin her türlüsüne şiddetle karşıyız. Halk iradesinin çiğnenmesini veya bypass edilmesini öngören her davranış demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde kabul edilemez.
Yaşadığımız çağda ne darbeleri ne de darbecileri tolere ederiz. Kıbrıs Türk halkı, demokrasiyi iyi hazmetmiş bir halktır. Bu halk asla 'post modern darbe' senaryolarına tahammül etmez. Kaldı ki, cumhurbaşkanı, bütün siyasi partilerin ve halkın yani 'cumhur'un da başıdır. Anayasada cumhurbaşkanının tarafsızlığı, bu makamın en temel niteliği olarak belirlenmiştir. Bu senaryonun gerçek çıkması halinde artık cumhurbaşkanının, partimize olan müdahalelerinden sonra zaten iyice yıpranan tarafsızlığı ve meşruiyeti daha da sorgulanır hale gelecektir."
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza