Kökten Köleler...

Kökten Köleler...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.10.2010 - 06:22

Köleye sormuşlar: “Özgür ve zengin biri olsan, ilk neyi elde etmek isterdin?” Köle hiç düşünmeden yanıtlamış: “Çok kölem olsun isterim!” Bu anlatımda, ülkemize benzerlik buluyor musunuz? Kölelik düzeni, insanlığın en kara sayfasıdır.

Kendi düşüncesinden ötekini görmeyenlere özgür diyebilir miyiz?

Çünkü çevresi çelikle çevrilidir. Özgürlüğün kapılarını kapat. Köle ticareti yap. Korku üret, korku sat. Bizde böylesine deniyor demokrat…

Yönetimin doruklarında olanların hangisine sorarsanız, “Dün köleydim!” diyor. Bir üst yöneticimiz, “Ben de Kunta Kinte idim!” sözünü övünerek söylemişti. Sanki kölelik özendiriliyor. Peki, köle sayımızda azalma var mı? Hayır, tam tersi. Ellerinden gelse, güçleri yetse köle sayısını patlatacaklar. Kul, köle sayısındaki artışla ne kadar sevinsek yeridir!

12 Eylül 1980 sonrasında anlatılırdı. Bir konuda anlaşmazlık çıkarsa, dışarıdan birisi, “Filan paşaya soralım” dermiş. “Peki, paşa bu konuda bilgi sahibi mi?” “Değil ama onun çaldığı düdük, dediği dediktir!”

Değişen bir şey var mı? İstanbul’un orta yerinde sanat galerileri basılıyor. Sanatçılar yaralanıyor. Cam, çerçeve indiriliyor. “Mahalle baskısı yoktur” deniyor. Ortada olan ne? Daha ne olsun? Prof. Binnaz Toprak, Prof. Şerif Mardin aylarca araştırdılar, incelediler. “Mahalle baskısı vaaar!” dediler. “Olay büyütülüyor”muş. Konu kapatılıyor. Sanata saldırmaları boşuna değildir. Özgür düşüncenin tohumları sanatla atılır, kapalı gözler sanatla açılır.

Kanıtsız, kesin konuşandan korkarım, bir. İki, kırk yıl öncesinin kinini taşıyorsa birisi, ondan sakınırım. Kişi, başkasını kendisi kadar dinlemiyorsa, kantarın topuzu çoktan kaçmıştır..

Bir de dışarıya bakalım. 1980’lerde Polonya’da sosyalist yönetim vardı. Leh Valesa adında bir işçi, köle rolünü iyi oynayıp, yaşadığı düzene bayrak açtı. Ardına binleri taktı. 1989’da sosyalizmden dönülünce, Valesa devlet başkanlığına dek uzandı. Oraya oturdu, emekçilere arkasını döndü. Sınıfına ihanet etti. Emekten yana olması gerekenin, geleceğini kapitalizmin kollarında görmesi üzücüydü… Polonya’da özelleştirme Valesa ile başladı. Orada şimdi emekçiler aç, sefil, işsiz…Valesa’yı sorarsanız yedi, içti, göbeğini şişirdi. Sırtında, yanlış kararlarının sonuçlarını ömrü oldukça utançla taşıyacaktır. 2000 yılında yapılan devlet başkanlığı seçiminde oyların yüzde 1’ini alarak, yaşamının en öğretici dersini gördü. Ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti… Bizde Valesa örneğini gören var mı? Olabilir mi?

Aisopos, yüzyıllar öncesinden günümüzü görmüş: “Semirmiş bir köle olmaktansa, özgür biri olarak açlıktan ölmek yeğdir.”

Kölelik, özgür olmayan ortamın ürünüdür. Köleliğin kökleri, özgür eğitimle, bilimsel tanılarla kurutulur. Kim yapacak bu işi? Görev hepimizin…


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler