Koronavirüs: Çin'de yaşayan Türkler, virüsün ilk kez görüldüğü ülkede hayatın ne kadar normale döndüğünü anlattı
Koronavirüsün Aralık ayında ilk kez görüldüğü Çin, Çarşamba gününden bu yana ülke içi kaynaklı yeni virüs vakasına rastlanmadığını duyurdu. Peki virüsün büyük ölçüde kontrol altına alındığı ülkede hayat normale dönüyor mu? Bugüne hangi önlemlerle gelindi? Çin'de yaşayan iki Türk anlatıyor…
Koronavirüsün Aralık ayında ilk kez görüldüğü Çin, Çarşamba gününden bu yana ülke içi kaynaklı yeni virüs vakasına rastlanmadığını duyurdu.
Peki virüsün büyük ölçüde kontrol altına alındığı ülkede hayat normale dönüyor mu? Bugüne hangi önlemlerle gelindi?
Çin'de yaşayan iki Türke sorduk…
Kendisiyle görüşmemizi Çin yetkililerinden onaylatma fırsatı bulamadığı için adını veremediğimiz bir mühendis anlatıyor
Virüsün ilk görüldüğü yer olan Vuhan şehrine yaklaşık 1000 km mesafede Guangdong eyaletinde yaşıyorum. Burası 100 milyon nüfuslu bir eyalet.
İlk haberler Ocak ayı ortasında düştü. O ilk günlerde virüsün bu kadar yayılacağını tahmin etmiyorduk. 19-20 Ocak gibi Vuhan'ın kapatılması ve virüsün yayılma haberleri hepimizi şoke etti. Çin yeni yıl tatili olduğundan Ocak sonuna doğru salgın bölgesel olarak arttı ve diğer eyaletlere de yayılmaya başladı. Şubat başında bütün ülkeye yayılmıştı zaten. Tatil için bulunduğumuz Endonezya'da da maske kalmayınca panik oluşmaya başladığını anladık.
8 Şubat'ta Çin'e geri dönebildik ama uzakta olduğum dönemde mükemmel bir bilgi ağı kuruldu.
'Çin hükümetinin çok yerinde, zamanında ve etkin adımlar attığını düşünüyorum'
Devletin talebiyle şirketler, okullar, eyalet yetkilileri ve konsolosluğun üzerinden, burada kullandığımız mesajlaşma uygulaması WeChat üzerinden gruplar oluşturuldu ve küçük alt uygulamalar yaptılar. O uygulamalar üzerinden nerede olduğumuzu, ateşimizi her gün raporladık. Hatta aynı raporu günde üç kez farklı kanallara verdik. Bu bizim için biraz sıkıcı bir durumdu ama gerekliydi. Ve bütün bilgilerin önce bölge, sonra eyalet, sonra da ülke geneline kadar toplanıp birleştirildiğini fark ettik. Her kanaldan bilgiyi doğrulayacak şekilde müthiş bir bilgi ağı oluştu. Bu bizi çok rahatlattı.
Örneğin daha Şubat başında çıkarttıkları uygulama ile hangi uçakta, hangi trende hangi koltuktaki yolcunun koronavirüs pozitif çıktığını kontrol edebiliyorduk. Biz de bindiğimiz tüm uçakları ve trenleri kontrol ettik.
Her eyalet kendi salgın boyutu dahilinde farklı boyutlarda önlemler uyguladı. Her şehir birbirinden farklı derecede yaşadı bu kısıtlamaları. Bizim yaşadığımız yer görece yoğun kısıtlamaların olduğu bir yer çünkü çok endüstriyel ve Vuhan'la ticaret ilişkilerinin çok yüksek olduğu bir bölgedeyim. Dolayısıyla bizde ilk olarak sokağa maskesiz çıkma yasağı geldi. Maskesiz çıkanlara caydırma amaçlı ceza kesildi. Devlet maskeleri çok hızlı bir şekilde, vatandaşlık numarasına, yabancılara da pasaport numarasına göre sağladı. Bana mesela birkaç gün içinde mesaj geldi, "Şu şu eczanelerde senin için maske ayrılmıştır, kimlikle gidip alabilirsin" diye.
GSM şirketleri sayesinde herkesin hareketlerini, şehir dışına, yurt dışına çıkışlarını da kontrol ettiler. Örneğin geçen hafta bir otele girerken cep telefonu uygulaması üzerinden kimliğin okunduğunda benim son 14 gün içinde yurt dışına çıkmadığım bilgisine ulaştılar ve otele girişime izin verdiler.
Mahallelerin etrafını brandalarla kapattılar ve mahallelere, sitelere tek noktadan girişe izin verdiler, burada girenlerin ateşi ölçüldü.
Bu arada gönüllüler çok çalıştı, gönüllüler bekçilik yaptı, ateş ölçtü. İş gücünü mobilize edip çok iyi kullandılar.
Hastalık şüphesi varsa sizde zaten kapınız mühürleniyor, dışarı çöp atmaya bile çıkamazsın, o sırada yiyecekleri sana dışarıdan getiriyorlar, gönüllüler kapının önüne bırakıyorlar.
Semptom gösteriyorsan rapor ediliyor bu ve ambulans eşliğinde yönlendiriliyorsun. Vuhan'dan gelmişsen de 14 gün boyunca kapın mühürleniyor ve sadece yemek veriliyor.
'Bilgi ağı çok kuvvetliydi'
Konsolosluktan da bulunduğum şehirde hangi hastanelerin korona tedavisi yaptığına dair bilgi geldi hemen. Yani bilgi ağı çok kuvvetliydi. Sosyal medya üzerinden panik yaratan mesajlar paylaşılmadı.
Tek kötü haberler Türkiye'dendi, oradakiler olmadık şeyler uydurdu ve bu bizi moral olarak çok bozdu. Bütün zamanımız ailemizi sakinleştirmeye çalışmakla geçti.
Biz hastalıktan o anlamda hiç korkmadık çünkü biliyorduk ki Çin bu işi kontrol altına aldı, alacak. Çok ciddi bir durum var fakat aldıkları önlemler, bizi bilgilendirmeleri içimizi çok rahatlattı
Kişi kişi sıkı bir kontrol altına alındık. Bu, bu durumda çok işe yaradı ve bizi çok rahatlattı.
Küçük küçük gruplar halinde herkes uyguladı bu tedbirleri, kaldığın sitenin güvenliğinden iş yerinin güvenliğine…
Şu an Hong Kong Havalimanı'na inenlerin bileklerine, nereden geliyor olurlarsa olsunlar, takip cihazı takılıyor ve onlar kalacakları yerde kendilerini karantina altına alıyorlar 14 gün boyunca. Kaldıkları yerden ayrılırlarsa cezaya tabiler. Her şey sağlık için.
Çin çok kolay ders alıp, çok kolay adapte edebilen, çok esnek ve çok hızlı bir ülke. Bu uygulamalar hala devam ediyor ve ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Şu an hala her mahalleye, siteye, alışveriş merkezine, restorana, nereye girersen gir ateş ölçümü yapılıyor.
İşsizlik oranı tabii ki çok arttı ama ekonomik olarak da çok ciddi önlemler getirildiğini görüyoruz. Özellikle gençleri istihdam etmek için ciddi bir çaba var şu an.
Peki her adımınızı raporlamak ve devlete bildirmek zorunda kalmak sizi rahatsız etti mi?
O an onu hiç düşünmüyorsunuz. O bilgiyi veriyorsunuz ve vermek zorundasınız. Onu asla düşünmedim o nedenle. Psikolojimi de çok fazla etkilemedi, bilgi akışı çok iyi olduğu için çok kolay kabul edebildim.
Biz ev izolasyonundaydık. Karantinada değildik, girmemize de gerek yoktu bölge itibarıyla. Biz markete, eczaneye gittik, sokakta da yürüdük. Ama zaten her yer bomboştu.
Panik hiç yapmadık fakat sosyal hayatımız çok etkilendi. Fakat bunun kendi güvenliğimiz için olduğunu biliyorduk.
Ben açıkçası net bir şekilde evde kalmayı tercih ettim ve izole geçirdim bu dönemi. Minimum kişiyle muhatap oldum. Şirketimiz de ofise gelmememiz için elinden geleni yaptı. Hemen evden çalışma düzeneği kuruldu. Çalıştığım şirket binlerce insanın çalıştığı bir şirket. Server'lar geliştirildi. Şirketler de çok ciddi mesai harcayarak uygun koşulları yaptılar. O yüzden psikolojik olarak beni en çok aslı astarı olmayan haberler etkiledi.
Hayat normale dönüyor mu?
Bir haftadır çoğu yer açıldı, kademeli olarak uygun şartları sağlayan restoran ve AVM'ler açıldı. Fakat bir oturum düzeni var. Masa sayıları azaltıldı, masa mesafeleri artırıldı. Büyük bir grup olarak gidiyorsanız restorana birer sandalye aralıklı oturuyorsunuz. Dolayısıyla hâlâ çok keyifli değil dışarıda olmak.
Dışarıda, alıveriş merkezlerinde de hâlâ daha az sayıda insan var. Ama havalar güzelleşiyor, parklara daha çok gidilmeye başlandı. Online alışveriş ve paket servisi kullanıyor hâlâ birçok kişi.
'Hiç yiyecek sıkıntısı çekmedik'
Yiyecek ya da tuvalet kağıdı sıkıntısı hiç çekmedik. Her şey hemen yerine konabildi. Sebze meyve özellikle çok boldu. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Sadece sosyal anlamda tabii ki etkileniyorsunuz her yer kapalı olduğu için. Bir haftadır açık olması da bize biraz moral oldu.
Fakat ben Çin'in virüsü hapsettiğini ama mücadelenin de bitmediğini biliyorum, mücadele hala çok sıkı bir şekilde ve disiplinle devam ediyor. Bunu hissediyoruz. Hala hepimiz sorumluyuz kendimizi ve çevremizdekileri korumaktan. Pazartesi gününden itibaren ofise dönebileceğim ama tabii dikkatli olmak kaydıyla. Bu çok büyük bir gelişme.
'Normal hayata dönmek birkaç hafta daha sürecektir'
Normal hayata dönmek mutlaka en az birkaç hafta sürecektir. Fakat havalar ısındıkça bizdeki yayılma oranı da sanırım düşecektir, SARS'ta böyle olmuş, ben SARS bölgesinde yaşıyorum. Haziran ayında tamamen kaybolmuştu ama o bir epidemiydi, pandemi değildi. Şu an pandemiye döndüğü için bitme şansı yok fakat çok yavaşlayacak.
Çin yurt dışı uçuşlarını sınırlamaya devam ederse başarı oranı çok daha yükselecektir. Çünkü kendi içinde bu işi zaten kontrol altına aldı. Bitirme gibi bir şey önümüzdeki birkaç hafta için çok mümkün görünmüyor bence.
4,5 yıldır Tianjin kentinde yaşayan Alp Nogay Yavrucuk anlatıyor:
Ocak ayının sonundan itibaren virüse karşı alınan tedbirlerle yaşıyoruz. Bizim şehrimizde karantina olmadı ama kademeli olarak tedbirler alındı.
Mesela yaşam alanları birbirinden izole edildi. Sadece kamu çalışanları değil, gönüllü olarak da seferber olan insanlar yaşam alanlarının kapısında görevlendirildiler ve giriş çıkışları kontrol ettiler. Yaşadığınız yerlere dışarıdan girişler kısıtlandı ancak ihtiyaç durumunda girişlere izin vardı. Görevliler her giriş çıkışta ateşinizi ölçüyordu.
Çin'in mobil mesajlaşma uygulaması WeChat'te size ait QR kodunu (karekod) girdiğiniz her yerde okutturmak ve kayıt olmak zorundasınız. Yani bulunduğunuz her yere izinizi bırakmış oluyorsunuz. Eğer bulunduğunuz yerlerde bir vaka çıkarsa size de bilgi geliyor.
Tüm kamu kuruluşları da kapatıldı, çok acil durumlarda telefonla randevu alıp uygun görmeleri halinde büroya gitmenizi istediler. Elektrik ve su faturaları ötelendi. Eğer iş yeriniz devlete ait bir binadan kiralıksa, bu süre içinde devlet kira istemedi.
'Çin halkı tüm tedbirlere sonuna kadar uydu'
Devletin önlemlerini çok yerinde bulunuyorum. Ancak burada bir fark var; devletin aldığı tedbirleri halk da harfi harfine yerine getirdi. Evinizden çıkmayın dendiğinde gerçekten kimse evinden çıkmadı. Şehrin merkezinde yaşıyorum ve önümdeki cadde en az 20 gün bomboştu. Gerçekten Çin halkı da virüsün daha fazla yayılmaması için çok büyük fedakarlıklar yaptı ve önlemlerini aldı.
1,5 milyar insandan bahsediyoruz. Eğer 3-5 kişi uymasa onları takip edenler olabilirdi, o nedenle başından itibaren önlemler çok sıkı takip edildi. Polisler, güvenlik görevlileri, özel şirketlerin güvenlik görevlileri de kuralları çok sıkı uyguladı.
Benim yaşadığım şehirde 10 gün önce yen vakalar bitti, sadece bugün (20 Mart) yurt dışından gelen bir kişide vakaya rastladılar, onu da karantinaya aldılar.
'Denetimler çok sıkı'
18 Mart'ta bazı AVM'ler belli saat aralıklarında çalışmaya başladı. Ama şehir merkezinde bazı turistik alanlarda izolasyon sürüyor. Kafe, restoran gibi yerler şu an hâla sadece paket servis yapabiliyor. 15-20 gün içinde de eğlence yerlerinin, kafelerin açılmasını bekliyoruz.
Benim de sahibi olduğum döner dükkanına da yeniden izin çıkmasını bekliyorum. Her çalışanın iş başı yaptığında ateşini ölçüp bildirmesi, dezenfektanlar, ateş ölçüm cihazları, maske ve eldiven kullanımı zorunlu. Müşteriler de geldiklerinde QR kodlarını taratmak zorunda. Bu anlamda denetimler çok sıkı.
'Çin'de bulunmaktan güven duydum'
Aldıkları önlemlerden ötürü bu süre içinde yaşadığım ülkeyle gurur duydum. Çin'de bulunmak güven verdi. Evet insanlar korkuyor ama alınan tedbirleri gördükten sonra rahatlıyorsunuz.
En büyük darbeyi ekonomiden yedik. Bu sürecin Çin'e büyük ekonomik darbe vurduğu kesin. Dükkan açamama iş yapamama gibi olumsuz etkileri oldu ama bunlar da mecburi, her yerde böyle olmak durumunda. Yapacak bir şey yok, onun haricinde psikolojik pek etkisi olduğunu da söyleyemem. İnsanlar arasında da fiziki mesafeler artmış olsa da duygusal olarak tek yürek haline geldiğini gördüm. Özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın "Çin virüsü" gibi paylaşımları sonrası halkın birbirine daha çok kenetlendiğini hissettim.
Bu önemli bir ders oldu hepimiz için.
Koronavirüs sonrası küreselleşme bitti mi, yeni süreci Çin mi yönetecek?
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı