"Krizde ikinci dalga ihtimali sıfır değil"

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2009 yılının son enflasyon raporunu açıkladı.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.10.2009 - 08:55

Merkez Başkanı Durmuş Yılmaz, finansal piyasalara başlayıp 2008 yılı son çeyreğinden itibaren tüm dünyayı kapsayacak şekilde derinleşen küresel krizin yansımalarının, 2009 yılının üçüncü çeyreğinde azalarak da olsa hissedilmeye devam ettiğini belirterek, küresel iktisadi faaliyete dair öncü göstergelerdeki iyileşmenin yeterince güçlü olmaması, kredi piyasalarındaki sorunların kısmen sürmesi ve işsizlik oranlarının artmaya devam etmesinin kriz sonrası toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağına işaret etti.


Hizmet sektörü kademeli olarak toparlanma eğilimine girecek

Yılın son çeyreğinde, hizmet sektörünün kademeli olarak toparlanma eğilimine gireceğini ancak fiyatların artış hızının ılımlı seyrini koruyacağını tahmin ettiklerini ifade eden Yılmaz, üçüncü çeyrekte temel enflasyon göstergelerinin düşük seyrini koruduğunun altını çizdi. Bu dönemde dayanıklı mallarda vergi indirimlerinin kısmen geri alınmasının temel enflasyon göstergeleri üzerinde yukarı yönlü etkisi bulunsa da vergi ve mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerin enflasyonun ana eğiliminin düşük düzeydeki seyrini koruduğunu dile getiren Yılmaz, "Bu noktada, Ekim ayında geçici vergi indirimlerinin yürürlükten kalkmasıyla, söz konusu göstergelerin önümüzdeki dönemde sınırlı da olsa yükselebileceğini not etmekte yarar görmekteyim. Tüm bu gelişmelere paralel olarak, geçtiğimiz üç aylık dönemde enflasyon beklentileri her vadede aşağı yönlü bir hareket sergilerken, vade uzadıkça düşüşün nispeten daha sınırlı olduğu ve beklenti eğrisinin giderek yataylaştığı görülmektedir" diye konuştu.


"Krizde en fazla faiz indiren banka olduk"

Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, 2008 yılının Kasım ayında başlattıkları faiz indirimlerini yılın üçüncü çeyreğinde de sürdürmeleri sonrasında toplam faiz indiriminin bin baz puana ulaştığının anımsatarak, gelişmekte olan ülkeler arasında küresel krizin derinleştiği dönemden bugüne en fazla faiz indirimine giden Merkez Bankası olduklarını vurguladı.



"Risk primlerindeki düşüş eğilimi devam ediyor"

Yılmaz, küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş ve kademeli olması beklense de, yılın üçüncü çeyreğinde krizin geride kaldığına ilişkin algılamaların güçlenmesi, küresel finansal piyasalardaki iyimserliği artırarak riskli varlıklara yönelme eğiliminin sürmesine yol açtığını vurgulayarak, küresel risk algılamalarındaki iyileşmeyle birlikte, gelişmekte olan ülkelerin risk primlerindeki düşüş eğiliminin devam ettiğini ve birçok ülkenin risk priminin kriz öncesi seviyelerinin de altına indiğini dile getirdi.

 

"İşsizlik oranları yüksek düzeyini koruyacak"

Mevcut atıl kapasitenin yatırım ve istihdam imkanlarını sınırlamaya devam edeceği öngörüsünün altında, yakın dönemde istihdam verilerinde gözlenen iyileşmenin hızlı bir toparlanmaya dönüşmesinin beklenmediğini ve işsizlik oranlarının uzunca bir dönem yüksek düzeylerini koruyacağını dile getiren Yılmaz, bu çerçevede, birim iş gücü maliyeti ve yurtiçi talebe ilişkin görünümün enflasyona düşüş yönünde verdiği desteği sürdürmesinin beklendiğini vurguladı.


"2011'den sonra kademeli olarak mali sıkılaşmaya gidilecek"

Yılmaz, maliye politikası tarafında ise Orta Vadeli Program'da öngörülen tutarlı çerçevenin mali disiplini daha da sağlamlaştıracak düzenlemelerle desteklenerek hayata geçirileceğinin varsayıldığını ifade ederek, bu bağlamda, maliye politikasının genişletici etkisinin 2010 yılında azalarak devam edeceği, 2011 yılından itibaren ise kademeli bir mali sıkılaşmaya gidileceğinin öngörüldüğünü belirtti. Politika faizlerinin sınırlı bir miktar daha düşerek 2010 yılı sonuna kadar sabit kaldığı varsayımı altında, enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla 2009 yılsonunda orta noktası yüzde 5,5 olmak üzere yüzde 5 ile 6 aralığında, 2010 yıl sonunda ise orta noktası yüzde 5,4 olmak üzere yüzde 3,9 ile 6,9 aralığında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini açıklayan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Buna ilaveten, enflasyonun, 2011 yılsonunda yüzde 4,9, 2012 yılı üçüncü çeyreğinde ise yüzde 4,8 düzeyine gerileyeceğini öngörmekteyiz. Beklenenden daha olumlu seyreden gıda fiyatları 2009 yılsonu tahminini aşağı çekerken, küresel iktisadi faaliyet ve petrol fiyatlarındaki varsayımların yukarı yönlü güncellenmesinin orta vadede bu etkiyi telafi etmesiyle 2010 ve 2011 tahminlerimizde önemli bir değişiklik olmamıştır. Güncellenen tahminler, politika faizinin oldukça uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması durumunda dahi, toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin kısa sürede ortadan kalkmayacağını göstermektedir. Önümüzdeki dönemde enflasyonun ana eğilimi düşük düzeylerde seyretse dahi, baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyonun 2010 yılının ortalarına kadar dönem dönem dalgalanarak yükseliş eğilimi gösterebileceğini tahmin etmekteyiz. Bütçe dengesi gözetilerek yapılan vergi ve fiyat ayarlamalarının yıllık enflasyon üzerindeki etkilerinin ortadan kalkmasıyla birlikte, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren enflasyonun tekrar kademeli bir düşüş eğilimine girerek orta vadede yüzde 5 düzeylerinde istikrar kazanacağını öngörmekteyiz."



"Küresel krizde ikinci bir dalga ihtimali sıfır değil"

Yılmaz, basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Enflasyon raporu sunuşunda ikinci bir dalga geldiğinde yeniden faiz indirimi sürecini başlatma öngörüsünde bulunulduğunu hatırlatılıp, ikinci bir dalga ihtimalini ne kadar mümkün olduğu sorusunun yöneltilmesi üzerine Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, "Küresel krizde ikinci bir dalga sıfır da değil, 100 de değil. Sıfır ile 50'nin arasında bir yerde. 50'den az olduğunu söyleyebilirim" diye konuştu.
 

"2010 yılı bütçesi orta vadeli programın genel çerçevesi içinde"

TBMM'ye sevk edilen 2010 yılı bütçesini gerçekçi bulup bulmadığının sorulması üzerine Durmuş Yılmaz, "2010 yılı bütçesinin oturtulduğu çerçeve Orta Vadeli Program'ın çizdiği genel çerçevenin içerisinde. Son enflasyon raporunda çerçeve bütün bu hususları içeriyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetteki toparlanma kademeli ve yavaş olacak. Dolayısıyla ilk çıkışların özel tüketim vergisine yansıyacağını düşünüyoruz. Buna göre politikaları oluşturacağız. Şu anda TBMM'ye sunulan bütçe büyüklüklerinin Orta Vadeli Program'da ortaya konulan genel mali çerçeveyle uyumlu olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.


"IMF ile ilgili açıklamalarımda çelişki yok"

IMF'yle ilgili sorulan bir soru üzerine, 6 Ekim tarihinde IMF ve Dünya Bankası toplantıları sırasında yaptığı açıklama ile Eskişehir Sanayi Odası'nda IMF'yle ilgili sorulan sorulara verdiği yanıtların çelişmediğine dikkat çeken Başkan Yılmaz, "Açıklamalarım çelişiyor gibi görünse de birbirini tamamlayan öğeler. Bizim şu anda geldiğimiz nokta, IMF'nin kapısına gittiğimiz durum değil. Biz daha hızlı nasıl büyüyebiliriz sorusunu soruyoruz. Bununla ilgili olarak da kaynağa ihtiyacımız var mı sorusu var. Özel sektörün eline biraz daha kaynak bırakmak istiyorsak, Hazine'nin borçlanma yükünü hafifletmek istiyorsak bizim dış kaynağa ihtiyacımız var. İkinci bölüm, uzun vadede kendi işlerimizi kendimizin görebilmesi gerekir. Bir daha işlerimizi yanlış yaparak, denizin bittiği noktada başka kaynak bulmak için başka yerlere gitmemiz gerekmiyor diyorum. Durumda bir değişiklik yok. Bugün de aynı şeyleri söylüyorum" diye konuştu.

 

Merkez Bankası'ndan hükümete açık mektup

Öte yandan Merkez Bankası, eylül ayı itibariyle gerçekleşen yıllık enflasyonun, 2009 yılı üçüncü çeyrek için tespit edilen belirsizlik aralığı alt sınırın altında kalması nedeniyle hükümete açık mektup gönderdi.

Merkez Bankası'nın mektubunda, Eylül ayı itibarıyla yıllık enflasyonun, yüzde 5,27 olarak gerçekleştiği ve 2009'un üçüncü üç aylık dönem sonu için yüzde 6,5 olarak belirlenen belirsizlik aralığı alt sınırının altında kaldığı kaydedildi. Enflasyonun hedeflenen patikadan belirgin sapmasının nedenleri ile orta vadeli hedeflere ulaşmak için alınan ve alınması gereken önlemleri açıklayan 27 Ekim 2009 tarihli Enflasyon Raporu da mektubun ilişiğine konuldu.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve Başkan Yardımcısı Erdem Başçı'nın imzasını taşıyan mektup, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a gönderildi.

Mektupta, Merkez Bankası'nın 2006 yılı başından bu yana enflasyon hedeflemesi rejimi uyguladığı anımsatılarak, bu çerçevede fiyat istikrarı konusundaki gelişmeler ile bu amaç doğrultusunda uygulanan politikalara ilişkin kamuoyuna hesap verme yükümlülüğü bulunduğu kaydedildi. Mektupta, enflasyon hedefinden belirgin sapıldığında veya sapma olasılığı ortaya çıktığında Merkez Bankası Kanunu uyarınca hesap verme sürecinin devreye girdiği ifade edildi.

2009 yıl sonu enflasyon hedefinin Hükümet ile birlikte yüzde 7,5 olarak belirlendiği hatırlatılan mektupta, Bankanın ''2009 Yılında Para ve Kur Politikası'' başlıklı politika metninde, üçer aylık dönemlerin sonu için oluşturulan yıl sonu hedefiyle uyumlu patikayı ve bu patika etrafındaki belirsizlik aralığının alt ve üst sınırlarını ortaya koyduğu kaydedildi.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:
''Eylül ayı itibarıyla yıllık enflasyon, yüzde 5,27 olarak gerçekleşmiş ve 2009 yılının üçüncü üç aylık döneminin sonu için yüzde 6,5 olarak belirlenmiş olan belirsizlik aralığı alt sınırının aşağısında kalmıştır. Bu çerçevede, enflasyonun hedeflenen patikadan belirgin olarak sapmasının nedenleri ile orta vadeli hedeflere ulaşmak için alınan ve alınması gereken önlemleri açıklayan 27 Ekim 2009 tarihli Enflasyon Raporu ilişikte bilginize sunulmaktadır.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler