Külahıma Anlat...

Külahıma Anlat...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.07.2010 - 05:47

Bir dilin zenginliği teriminden, deyiminden belli olur. Yazı başlığı o deyimlerden biridir. İki sözcük, saatlerce konuşulanı şıp diye kesiyor, anlatılanı geçersiz kılıyor. Dev bir balona ufacık bir iğnenin batırılması gibi bir şey.

Birileri kandırmaya çalışıyorsa, ona inanmayan ne der?

Külahıma anlat!

İzleyenlerin yüreğini sızlatan gözaltılar, sorgular, tutuklamalar, gözaltında ölümler... İnsanlara korku saldı. Yaşama sevincinin, geleceğe güvenin adı kaldı. Ardından ne buyruluyor? “Demokrasinin kapısını açıyoruz!”

Külahıma anlat!

“İlerledik, dağları aştık. Seksen yılda yapılmayanları sekiz yılda yaptık” diyenlere iki sözcüğü seslendirmek yeter.

Külahıma anlat!

Gözlerden kaçıyor sanılmasın; Atatürk devrimlerinin alanı günden güne daraltılıyor. Türban kutsallaştı. Ardından kara çarşafa dokunulmazlık geldi! En acısı, “Atatürk, kadının giyimine karışmazdı” sözleri. Bu cümle şöyle olmalı: “Atatürk’ün zamanında tüm bayanlar Ata’sını dinlerdi, onun izinden giderdi. Çevresindeki bayanların hepsi çağdaş giyimli insanlardı.”

Utanmasalar, “Atatürk, türbandan, kara çarşaftan yanaydı” diye sözler edecekler.

Ya şimdi? Ya şimdikiler?

Tüm bu perdelemelere, gölgelemelere ne diyelim?

Külahıma anlat!


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler