"Kültür geliştikçe barış gerçekleşir"

Törende konuşan BDP Genel Başkanı Demirtaş, belediye öncülüğünde gerçekleştirilen projeye sivil toplum örgütlerinin destek vermesinden duyduğu mutluluğu dile getirerek, projenin Van'daki dayanışmanın önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.

Projeye katkı sunan sivil toplum örgütü temsilcilerine teşekkür eden Demirtaş, eğitimin, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha fazla hissedilen bir ihtiyaç olduğunu ifade etti.

İki dilli yaşamın tartışıldığı bir dönemde kütüphanelere daha fazla ihtiyaç duyulduğunu anlatan Demirtaş, şöyle konuştu:

''Dolayısıyla herkesin kendi dilinde eğitim yapabileceği, resmi dilin yanında ana dilini geliştirebileceği, eğitimini görebileceği, koruyabileceği bir ortamı yaratmak en başta yerel otoritelerin, sivil toplum örgütlerinin görevidir. Kültürler geliştikçe, iç barışın gerçekleşmesi ve her türlü sorunumuzun çözümü daha kolay olacaktır. Gençler, çocuklar artık zamanın önemli bir kısmını kütüphanede geçirmelidir. Hem kendi ana dilini öğrenmek için, hem de değişik kitapları okuyarak bilgi dağarcığını genişletmek için okulda aldıkları eğitimle yetinmeyerek burada kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.''
Konuşmasının ardından Belediye Başkanı Bekir Kaya ve diğer davetlilerle açış kurdelesini kesen Demirtaş, kütüphaneyi gezerek, kitapları inceledi.

Milletvekili Sakık'ın iddiaları

Demirtaş, gazetecilerin, ''BDP Milletvekili Sırrı Sakık'ın, TBMM Genel Kurulunda, Turgut Özal'ın, Güneydoğu'ya ilişkin rapor hazırlamaları için görevlendirdiği dönemin bakanlarından Adnan Kahveci, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ile ardından da Özal'ın ölümünün tesadüf olamayacağını ve terör örgütü elebaşının 'kendisinin de öldürülebileceğine dair şüpheleri bulunduğunu' söylediği yönündeki'' iddialarını sorması üzerine, şunları öne sürdü:

''Devletin kayıtlarında bu tür bilgiler var. Şu anda iktidarda olan yetkililer, arzu ediyorlarsa devlet kaynaklarından bunları açıklayabilir. Hiçbir şey sır değildir. Yani eğer devlet istiyorsa bütün bu bilgileri, belgeleri, o dönemki yazışmaları, çalışmaları açıklayabilirler. Bu, 1990 yılının başından beri birkaç defa tekrarlanmıştır. Dolayısıyla hükümet bu tür şeyleri gerçekten açıklamak istiyorsa, bunların üzerine gitmek istiyorsa, bunun en uygun yolu Hakikatleri Araştırma Komisyonudur. Bu tür hakikatler, gerçekler ortaya çıkarsa Kürt sorununun neden çözülmediği de ortaya çıkmış olur. Kürt sorunu, Kürtler ve Türkler istemediği için çözümsüz kalmıyor. Bugün ülkede yaşayan herkes bu sorunun çözülmesini istiyor. Ama devlet içerisinde odaklanmış, çöreklenmiş ve halen varlığını sürdüren bazı yapılar sürekli buna engel olmuştur. Bu nedenle bu tür şeylerin ortaya çıkması çözümü kolaylaştırır. Burada da görev hükümettedir diye düşünüyorum.''