'Kürt sorununa sadece ekonomik temelli yaklaşmadık'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümü konusuna sadece ekonomik temelli yaklaşmadıklarını, sorunun siyasi, sosyal, psikolojik yönlerinin de bulunduğunu belirtirken "Yani biz işsizlik sorunu çözülsün, bölgede ekonomi canlansın, o bölgede özellikle devlet doğrudan gerekirse gidip fabrika kursun derken halkın birinci önceliğine önem verdiğimiz için diyoruz" dedi.

'Kürt sorununa sadece ekonomik temelli yaklaşmadık'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.02.2011 - 07:31

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık ekonomi-finans dergisi ANKA Review'a verdiği röportajda gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu, yeni Anayasa konusunda CHP Anayasa Komisyonu'nun, tüm kesimlerin görüşünü alacağını belirtirken "Anayasalar bir siyasal partinin mutfağında yazılmamalı. Biz yazmayacağız. Bir toplumsal uzlaşmayla Anayasa'nın yasalaşmasını isteriz. Bu bağlamda biz bir Anayasa'da olması gereken değişiklikler nedir, buradaki ilkeleri belirleyeceğiz sadece biz" dedi. Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesini, dokunulmazlıkların sınırlandırılmasını, YÖK'ün kaldırılarak üniversitelerin yönetsel, mali ve bilimsel özerkliklerinin sağlanmasını, özgürlüklerin genişletilmesi ve Anayasa'da var olan özgürlükleri sınırlayıcı maddelerin kaldırılmasını, Sayıştay'ın daha etkin konuma getirilerek kamu harcamaların saydamlaşmasını istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütlerinden, meslek kuruluşlarından, akademisyenlerden ve diğer kesimlerden gelecek yanıtlara göre bir Anayasa taslağı oluşturacaklarını belirtti.
 

'Kürt sorununun çözümüne sadece ekonomi temelli yaklaşmadık'

Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa çözüm önerilerinin sadece ekonomik temelde kaldığı eleştirilerine de yanıt verdi. "Sorunun çözümü konusunda aslında sadece ekonomik temelli olarak yaklaşmadık" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Var olan bir sorun var bölgede, 30 yıldır süren bir çatışma var. Çatışmanın nedeni ve bu kadar uzun sürmesi, siyaset kurumunun soruna çözüm üretmemesinden kaynaklanıyor. Siyaset kurumu, işin kolayını seçti ve dedi ki 'Bu sorun silah yoluyla çözülür.' Olayı aldı, güvenlik güçlerine havale etti. 30 yıllık süreç, bu işin silahla çözülemeyeceğini gösterdi. Kuşkusuz sorunun çözümünde silah önemli bir unsur, onu tümüyle reddetmek doğru değil. Ama olayın sosyal, ekonomik, psikolojik, uluslararası, diplomatik yönleri var."
 

'Vali, kaymakam rapor yazdı'

Kürt sorunu konusunda iktidarların sağlıklı çözümler üretmediklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Hep devlet otoritesinden gelen, kamu otoritesinin merkezi hükümete verdiği raporlarla yetinildi. Vali yazdı, kaymakam yazdı, istihbarat müdürü yazdı, bölgenin istihbarat elemanları yazdı. Ama kimse, ya bir sosyolog, ya bir psikolog, ya da bir ekonomi uzmanı gidip 'Halkın beklentileri nedir' ve bu beklentilere uygun ne tür politikaların oluşturulması gerekir diye sağlıklı, tutarlı çabalar göstermediler, projeler üretmediler, iş gelip bu noktaya dayandı" diye konuştu.

'Biz halkın birinci önceliği olduğu için işsizlik diyoruz'

Güneydoğudaki yurttaşların en büyük sorununun işsizlik olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Yani biz işsizlik sorunu çözülsün, bölgede ekonomi canlansın, o bölgede özellikle devlet doğrudan gerekirse gidip fabrika kursun derken halkın birinci önceliğine önem verdiğimiz için diyoruz" dedi. Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerin de kaldırılmasını istediklerini, mayından temizlenecek arazilerin topraksız köylülere verilmesi yoluyla bir toprak reformu yapmak istediklerini ifade ederken "Ekonomi diyorsunuz ama en cesur teklifi yapanlardan birisi yine biziz, biz yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılmasını istedik. Bunun ekonomiyle bir ilgisi yok, doğrudan doğruya halkın iradesinin parlamentoya sağlıklı yansımasının bir talebidir. Biz bu talebi de yaptık. AKP bunu kabul etmiyor" diye konuştu.
 

'Faili meçhulleri araştıralım dedik, AKP 6 kez reddetti'

Kılıçdaroğlu, Güneydoğu'ya samimi olarak yaklaştıklarını ifade ederken "Örneğin faili meçhuller var o bölgede. Sadece o bölgede mi, Batı'da da var. Faili meçhuller ortaya çıksın diyoruz, parlamentoda önergeler verdik. Üstelik bir değil, 6 kez verdik, AKP reddetti. Şimdi ne diyoruz, gerçekleri araştırma komisyonu kurulsun. Uluslararası bir anlayışla ele alınsın, varsa bir yerde faili meçhuller, bunları ortaya çıkaralım. Demokrasi diyeceksiniz, özgürlükler diyeceksiniz, yeri gelince hukukun üstünlüğü diyeceksiniz, buyurun faili meçhulleri araştıralım deyince, hayır onları araştırmayalım diyeceksiniz. Bu inandırıcı olabilir mi, olmaz" diye konuştu.
 

'AKP iktidarda kalmak için tüm yasadışı yolları deneyen bir partidir'

AKP'nin "gizli gündemi" olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "AKP, demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri kullanarak kendi gizli gündemini hayata geçirmek isteyen bir siyasal partidir. AKP, iktidardan gitmemek üzere kendisini programlamış bir siyasal partidir. İktidarda kalmak için tüm yasadışı yolları denemeyi ilke edinen bir siyasal partidir. Bakın bugün eğer Türkiye'de binlerce, milyonlarca insan benim telefonlarım dinleniyor kaygısını taşıyorsa AKP'nin yarattığı korku imparatorluğunun sonucudur. Eğer bir işadamı kalkıp bir siyasal iktidarı rahatlıkla eleştiremiyorsa, eleştirdiğinin ertesi günü iki tane vergi denetim elemanı gelip milyonlarca liralık ceza kesiyorsa hiçbir işadamı konuşamaz demektir. Bunlar demokrasi mi?"

'AKP'nin özgürlükleri kısıtladığını batılılar da gördü'

Kılıçdaroğlu, AKP'ye yönelik bu söylemlerinin daha önce Batılılar tarafından dikkate alınmadığını anımsatırken "Ama bugün, onlar da baktılar ki evet, ortada bir tuhaflık var. Özgürlük diyen adamın özgürlükleri nasıl kısıtladığını gördüler. Demokrasi diyen bir Başbakan'ın yargıyı nasıl ele geçireceğim diye verdiği mücadele var. Ve geldiğimiz süreçte AKP artık bunları gizli söylemiyor, açık söylemeye başladı. Örneğin üniversiteler özgür kalsın dendiğinde atadığı rektörler, üniversite öğrencilerine 'Sen konuşma, sen düşünme, sen ders çalış, senin yerine gerekirse ben konuşurum, ben düşünürüm' diyebiliyorlar. O üniversite gerçek anlamda bir üniversite olabilir mi? Hayır, orası ilköğretim okulunun ötesinde bir anlam taşımaz" dedi.

'AKP, liberalleri kullandığı gibi AB'yi de kullandı'

AKP'nin iktidara ilk geldiğinde AB konusunda önemli adımlar atacağının mesajını verdiğini ancak daha sonra tavır değiştirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "AKP, AB'yi de kullandı Türkiye'deki liberal demokratları kullandığı gibi. Bugün gelinen noktada artık halkın AB'ye desteği yüzde 35'lere kadar düştü. Çünkü AKP de artık AB'yi istemiyor. Ama bunu açıklıkla söyleyemiyor" dedi.
 

'Eksen kayması yok, eksenin bilinçli olarak değiştirilmesi var'

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın "Biz kendimiz fişi çekmeyiz, siz bizim fişimizi çekin" açıklamasını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bu ne demektir; 'Artık biz kendi gizli gündemimizi hayata geçirdik, AB'ye de ihtiyacımız yok, bizim öyle Avrupalıların değerleri, demokrasi, özgürlük, bunlara da ihtiyacımız yok' demektir" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, bu tablo karşısında "Türkiye'de eksen kayması var" tartışmalarının başladığını anımsatırken "Aslında ortada eksen kayması diye bir şey yok, eksenin değişmesi var. Bilinçli olarak eksen değiştiriliyor" dedi.

'Özgürlük talebinin önünde hiçbir güç duramaz'

Kılıçdaroğlu, Orta Doğu'da Tunus'un ardından Mısır'da patlak veren halk ayaklanmalarını da değerlendirdi. Orta Doğu'da halkın, iyi yönetilememekten kaynaklanan beklentileri ve taleplerinin olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu talepler baskıcı rejimlerle uzun süre götürülemez. Çünkü artık iletişim çağında dünyadaki bütün gelişmeleri herkes izlediği gibi Orta Doğu halkları da izliyor. Onlar da demokrasi istiyor. Oralarda da kadın-erkek eşitliği olmalı" dedi. Tunus'tan başlayıp Mısır'a sıçrayan olaylar konusunda şu anda kesin yorum yapmanın mümkün olmadığını ve tablonun netleşmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ama şu bir gerçek; demokrasi talebinin, özgürlük talebinin önünde hiçbir gücün duramayacağını artık 21. yüzyılda bütün yönetimlerin görmesi lazım" diye konuştu.
 

'Ortadoğu'da yolsuzluğa karşı isyan yükselirken...'

Kılıçdaroğlu, Orta Doğu'da yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı isyanın yükselmesine karşın Türkiye'de yoksulluk ve yolsuzluğun kurumsallaştığını dile getirerek "Çünkü siyasal iktidar yoksulluğu ortadan kaldırmak için değil, yoksulluğu yönetmek için politika üretmeye başladı. Çünkü yoksulluk bir anlamda siyasal iktidarın arka bahçesine dönüştü, bu çok ciddi bir sorun. Aynı zamanda biz demokrasiyi, özgürlükleri geliştirelim diye beklerken, yargının yürütme organının emrine veren bir Anayasal değişikliği gerçekleştirdik. Maalesef bu da demokratik süreç açısından önümüzdeki en ciddi tehlikelerden birisi" dedi.
 

'Cilnton ile görüşeceğim, programımda ABD ziyareti yok'

Kılıçdaroğlu, yakında İngiliz İşçi Partisi'nin davetlisi olarak İngiltere'ye gideceğini açıklarken ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Türkiye ziyaretinde Clinton ile görüşeceğini, kendisinin programında ise bir ABD ziyaretinin bulunmadığını belirtti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler