Kürtçe konuştu kimse anlamadı

Aşan “Kürtçe konuşunca kendimi psikolojik olarak daha iyi hissediyorum. Bu benim anadilim” derken forumun divan heyeti “Hata bizde, tercüme sistemi kurabilirdik” dedi.
Mersin’de bir grup aydının düzenlediği ‘Özgür Demokratik Anayasa’ konulu forumda anayasa referandumu sürecinde yaşananlar ve yeni anayasa talepleri masaya yatırıldı.

Forumda söz alıp düşüncelerini açıklayanlardan biri de BDP Kadın Meclisi üyesi Aynur Aşan oldu. Ancak Aşan, diğer konuşmacılardan farklı olarak, konuşmasını tamamen Kürtçe yaptı. Aşan’ın yaklaşık 10 dakika süren konuşmasının ardından salonda bulunan bazı katılımcılar divan başkanı Musa Kulu’ya ‘Biz konuşmayı anlamadık’ dediler.

Aşan da bunun üzerine oturduğu yerden divan heyetine Kürtçe olarak ‘Konuştuklarımın tercüme edilmesini istiyorum’ dedi. Forumun divan başkanı Musa Kulu ise, “Hata bizde, tercüme sistemi kurabilirdik ya da tercüme edecek birini görevlendirebilirdik. Diğer toplantılarda daha özenli olacağız” dedi.

“Yasaya ihtiyacım yok”

Toplantının ardından Cumhuriyet muhabirinin sorularını yanıtlayan Kadın Meclisi üyesi Aynur Aşan, “Tüm siyasi çalışmalarımda Kürtçe kullanma kararı aldım ve bunu uyguluyorum. Kürtçe konuşunca kendimi psikolojik olarak daha iyi hissediyorum. Bu benim anadilim. Anadilimizi korumak ve yaşatmak için yasalara ihtiyacımız yok” dedi.
Forumda yaptığı konuşmada, katı merkeziyetçi 1982 anayasası ile özerkliğe olanak veren 1921 anayasası arasındaki farka dikkat çektiğini belirten Aşan şunları söyledi:

“Biz zaten demokratik özerkliği kendi içimizde kısmen de olsa yaşıyoruz. Ama demokratik özerklikle ilgili söylediklerimiz medyada çarpıtılıyor. Mesela biz ‘öz savunma gücü’ dediğimiz de bunu devletin polisinden, askerinden farklı bir silahlı güç kuracakmışız gibi lanse ettiler. Oysa bizim kastettiğimiz savunma uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık gibi suçlara karşı savunmaydı. Çünkü bu suçların sürmesi, artması devletin işine geliyor. Gençlerimiz bu yolla uyuşturuluyor. Ben Mevlana Mahallesi’nde yaşıyorum ve mahallemize uyuşturucu satıcısı olduğunu bildiğimiz kişileri almıyoruz. Bu durum bile, demokratik özerkliği, bizim kendi içimizde yaşadığımıza dair bir örnektir”