Kurultay-Tüzük ve CHP
Ana muhalefet partisi konumundaki CHP, şubat ayı sonunda, 26 Şubat ve 3 Mart’ta iki ayrı tüzük kurultayı toplayacak. Kamuoyundaki izlenim CHP’nin bir türlü durulmadığı, CHP’nin kurultaylar partisi olduğu yönündedir. Konu kamuoyunca tartışılıyor. Öyleyse, konuyu artık açıkça ameliyat masasına yatırmakta yarar var.
İşin Gelişimi
Deniz Baykal ve Önder Sav ikilisi zamanında CHP tüzüğü değiştirilmiş, içerisine demokrasi anlayışına uymayan birçok madde konulmuştu.
Bir iki örnek: Genel başkanlığa aday olmak için kurultay delegelerinin yüzde 20’sinin imzası gerekiyordu, ayrıca delegelerin imzalarını kurultay divan başkanının önünde atmaları gerekiyordu. Özeti: Zorlaştırılmış bir uygulama...
Aynı uygulama il ve ilçe başkanlıkları için de geçerli kılınmıştı. Amaç, statüko devam etsin, kimse Baykal’ın yerine aday olmasın, Baykal/Sav kliğine dahil olan il ve ilçe başkanları da değişmesin.
Bu yetmezmiş gibi tüzüğe sosyal demokratik partilerle bağdaşmayan yeni maddeler getirilmişti. Merkez yönetim kurulu üyelerini parti meclisi değil, genel başkan seçiyordu. Genel başkan tarafından atanan merkez yönetim kurulu üyelerinin her birine de genel başkan yardımcılığı unvanı veriliyordu. Sol partilerde görülmeyen, ancak holdinglerde, anonim şirketlerde görülebilen, bütün yetkileri tek kişiye bırakan acayip bir model...
Tekrar edelim, tüzüğü bu hale getiren kim: Baykal ve Sav ekibi...
Kılıçdaroğlu genel başkan olunca, bu tüzüğü temelden değiştireceğine söz verdi. Arkasından seçimler, arkasından tüzüğün verdiği olanakla, merkez yönetim kurulunu birkaç kez tümden değiştirmeler... Tüzüğü demokratikleştireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu da işi ağırdan alıyordu. Aslında bu antidemokratik tüzük hoşa gitmişti. İşlerine yarıyordu.
Son genel seçimde politika dışı kalan Sav ve hukukçu ekibi, yeniden politikaya katılabilmek için ne yaparız diye düşünmeye başladılar. Buldukları mekanizma tüzük kurultayı... İmza toplanmalı ve tüzüğün kimi maddeleri hemen değiştirilmeliydi... Sanki bu tüzüğü kendileri bu şekle sokmamışlar, bu tüzüğün demokrasiye, hukukun üstünlüğüne uymayan maddelerini kendileri getirmemişler gibi... Şimdi roller değişmiş, yıllarca CHP’yi kadife eldiven içinde demir yumrukla yönetenler, birdenbire demokrat olmuşlardı...
Antidemokratik Tüzük
Tüzükte bu antidemokratik maddeler değiştirilmeliydi, kurultay toplanmalıydı, kim bilir bu arada belki bir seçim yapılır, genel başkan da değiştirilir, tekrar partideki şaşaalı makamlarına dönerlerdi!..
Tüzük değişikliğinde ağırdan hareket eden Kılıçdaroğlu ve ekibi tüzük kurultayı için imzalar gelince bir atak yapmak zorunda kaldı...
Evet, onlar zaten tüzüğü değiştirmek istiyorlardı. İşte karşıcılar da bir fırsat vermişlerdi, öyleyse tüzüğün bütün maddeleri değiştirilmeliydi. Tüzüğün bütün maddeleri değiştirilip, imzacıların istekleri de 26 Şubat Kurultayı’nda yerine getirilince, 3 Mart’ta yapılacak kurultay boşlukta kalacaktı... İşte Kılıçdaroğlu ekibince şimdi yapılan budur... Bu nedenle iki ayrı günde iki ayrı tüzük kurultayı toplanıyor...
Bu yeni hamleye karşı, Sav grubu, biz iki günlük kurultay için imza topladık, oysa kurultay için bir gün koymuşsunuz, düzeltin, yoksa mahkemeye gidip partiye kayyum atanmasını isteyeceğiz diye açıklama yaptılar.
Bu manzara aslında yürekler acısıdır.
Hele bizim gibi 1960 öncesi partiye girmiş ve görev almış, Ecevit döneminde partinin yüzde 44’lere ulaşması için çalışmış ve parti örgütünde bizzat görev almışlar için, tüm bu manzara hüzün vericidir.
Sayın Kılıçdaroğlu, madem tüzükten memnun değildi, madem bu “antidemokratik tüzük tümden değiştirilecek” diye söz vermişti, neden bugüne kadar bekledi? Antidemokratik tüzük yapıcılarına bu imza toplama olanağını neden tanıdı?
Daha üzücü bir başka nokta: Bu tüzüğü bu biçimde antidemokratik hale getirenler şimdi demokratik tüzük için imza atarken, kendi yaptıkları bu antidemokratik tüzük nedeniyle içlerinde bir utanma duygusu geçmiyor mu?
Bir başka çelişkiye daha değinelim.
Tüzük demokratik olsun diyerek, ön safta görülen kimi eski milletvekilleri, hayatlarında hiç ön seçime girmişler midir? Bir anda parti içi demokrasinin yılmaz savunucusu olan özellikle hukukçu bu arkadaşlar, bu eski tüzük kabul edilirken neden itiraz etmemişlerdi?
Ne Yapmalı
Bu aşamada doğru olan nedir? Ne yapmalı?
Bu noktada önemli olan, CHP’ye yakışır bir tüzüğün yapılması ve yürürlüğe konulmasıdır. İmzacılar içtenlikli ise, 26 Şubat’ta yapılacak olan genel tüzük kurultayına ciddi katkıda bulunmaları gerekir.
Biz kayyuma gideceğiz, Tüzük kurultayı iki gün içindi vs. gibi itirazlar mızıkçılıktır. Tüzüğün demokratikleşmesine içtenlikle inanıyorlarsa, böylesi yollara yönelmek, basına açıklamalar yapmak doğru değildir. Tarih önünde içten pazarlıklı bir duruma düşmektedirler...
Olan olmuştur hiç olmazsa Sav’ın yönlendirdiği imzacılar, Kılıçdaroğlu’nu harekete geçirmiş ve demokratik bir tüzüğün doğmasına yardımcı olmuşlardır. Bundan memnun olmaları, en üst düzeyde katkıda bulunmaları ve CHP’ye zarar vermemeleri gerekir.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti 90 yıllık yaşamının en zor döneminden geçiyor.
Gerçek CHP’liler Atatürk’ün kurduğu devrimci CHP’ye sahip çıkmalı, bu ülkeye demokrasiyi getiren CHP’ye yakışır hareket etmelidirler.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt