Kuzu'dan "Hakan Şükür" açıklaması

İstanbul Üniversitesi (İÜ) doktora salonunda, rektörlüğün, Anayasa Hukukçuları Derneği, Anayasa Hukuku Araştırmaları ve İncelemeleri Derneği ile Fransa Anayasa Hukuku Derneğinin işbirliğiyle düzenlediği "Yeni Anayasa Çalıştayı"na katılan Kuzu, açılışın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin AKP Milletvekili Hakan Şükür'ün bir televizyon kanalında spor yorumculuğu yaptığını hatırlatması üzerine Kuzu, Şükür ile ilgili şahsi bir açıklaması olmadığını ve basının bunu farklı yansıttığını belirterek, "Milletvekiliyle ilgili olarak dışarıda herhangi bir iş yapma konusunu bizim Anayasamız düzenlemiş. Bir çerçeve çizmiş, bir de kanun çıkmış, fakat okuduğunuz zaman Anayasa'daki hüküm dahil bir şey anlamıyorsunuz. Sınırını çizmek zor. Bu bakımdan bir milletvekili hangi işi yapar, hangisini yapamaz bunun sınırı pek belli değil ama bunun değerlendirmesini Meclis Başkanlığı yapar ve bunu bize gönderir" diye konuştu.

Bu konuda bir şikayetin olup olmadığına yönelik soruya da Kuzu, şu anda bir şikayetin bulunmadığını ifade ederek, "Yeni Anayasa'da bu konu mutlaka net bir şekilde belirtilmeli ki, bu tartışmalar önlensin" dedi.

Kuzu, mevcut anayasada bunun yaptırımının çok ağır olduğunu ifade ederek, "Bir milletvekili göreviyle bağdaşmayan bir iş yaparsa, vekilliği düşüyor. Yeni Anayasa'da özellikle bu konu daha net hale getirilmelidir" şeklinde konuştu.

Hrant Dink davası

Hrant Dink davasına ilişkin karar üzerine de Kuzu, şunları söyledi:

"O dava süreci devam ediyor. Görülen bir dava olduğu için ağır şeyler söylemeyi doğru bulmuyorum. Mahkemenin savcısı ve hakiminin açıklamaları, çok şık olmamıştır. Belki onlar dosyadaki bilgilere göre söylüyor. Dava, Yargıtay aşamasında bulunuyor. Bekleyip göreceğiz. Ferdi cezalara baktığınızda verilecek cezalar verildi. O konuda bence bir sorun yok. Bu konuda sorun, 'örgütsel bir suç mu değil mi' noktasında düğümleniyor. Savcılığın verdiği bilgilerde hakim diyor ki, 'bir örgüt bağı bulamıyorum'. Bu olabilir mi? Olabilir ama bir delil sorunu var. Toplumdaki genel kanaat, bunun arkasında bir örgüt var. Yoksa 3 tane çocuğun yapacağı bir şey değil. Verilen ceza idam olmadığına göre, en ağır ceza müebbet. Sorun 'örgütsel' tarafında. Yargıtay bunu nasıl çözecek bekleyip göreceğiz."