Lozan Onuru
24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Antlaşması, yarım yüzyıldır kimi çevrelerce tartışılmak istenilen tarihsel bir odaktır. 1923-1950 arasındaki Cumhuriyet dönemini “ret ve inkâr” edenlerin yeterli siyasal kazançlar elde ettiği bu ülkede işi temelinden baltalamak son gündemdir. Önce Kurtuluş Savaşı’nı yadsıyıp sonra da Lozan’a dönerek, “Olmayan zaferlerle dolu birkaç cephe çatışmasının ardındaki antlaşma niteliğindedir” şeklindeki yaklaşım, karşıdevrim cephesinin şimdiki söylemidir. Bu kalkışmanın adı da “Tarihi irdelemek ve demokrasiyi yerleştirmek için her şeyi eleştirmek gerekir” yöntemiyle ortaya konulmaktadır. Böyle bir saptırmaya karşın dile getirilecek gerçekler ise vardır ve çoktur:
Lozan düşmanları, Cumhuriyet ve devrim olgusunun kötücül karşıtlarıdır. Onlar, “Türk’ün makus talihinin yenildiği” İnönü Savaşlarıyla, “Sakarya” ve “Dumlupınar” utkularını küçümseyerek yok sayanlardır. Onlar, “Safsata ve hurafelerle” yoğurularak yüzyıllarca süren bir yönetsel tavrı esas alanlardır. Onlar, “Halk önderliğindeki” yükselişi önemsemeyenlerdir. Onlar, emperyalizmin sömürgen yandaşlarıdır. Onlar, çağcıllık ve toplumculuk kavramlarını içlerine sığdıramayanlardır. Onlar, hanedanlıklar özlemiyle iç ve dış oligarşilere biat edenlerdir. Onlar, bu ülke ve ulusun apaçık düşmanlarıdır.
İrdeleme: Tarihte “Lozan Antlaşması”nın taşıdığı değer kadar önemli bir sözleşme pek azdır. “Kadeş” Antlaşması’ndan sonraki en uzun ömürlü uluslararası antlaşma Lozan’dır. “Mazlum ulusların” zulme karşı direnç belgesi Lozan’da doğmuştur. Lozan; “Yedi düvele” karşı bir halkın can pahasına kazandığı evrensel hukuk belgesidir. Lozan, “Sevr” yandaşlarının 86 yıldır sindiremedikleri ulusal onurdur.
Bu ülke Lozan’da yaşamsallık bulan bir devrimci ulusal anlayışın ürünüdür. “Tam bağımsızlığı” ilke edinerek kapitülasyonları, dış ayrıcalıkları, emperyal sarkmaları ve iç hıyanetleri silip atan antlaşmanın adı Lozan’dır. Lozan, koruyuculuklar altında, manda yönetiminde, idari ve ekonomik vesayet altında yaşamayı kökünden kesen ve Atatürk’ün deyişiyle, “Tarihte misli görülmemiş bir hesaplaşmanın” ucundaki başarıdır.
Lozan’dan sonra kurulan devrimci Cumhuriyet, kula kulluk yapan kağşamışlığı, boyun eğiciliği ve yaranıcılığı kaldırmıştır. Lozan’dan sonra, siyasal erkte bağımsızlık, ekonomide kamuya yararlı atılımlar, sosyal ölçekte uygarlaşma ve kültürel anlamda ise öze dönerek kendi ulusal değer yargılarına ulaşmak vardır.
Kurtuluş ve kuruluşun hangi koşullarda olduğunu bilmeyen veya anlamak istemeyenler, Lozan’dan rahatsızdırlar. Çünkü bu antlaşmadaki tam bağımsızlıkçı ruh, “Sevr” yandaşlarına yabancıdır, uzaktır. Lozan’dan sonra getirilen ve ülkemiz anayasalarında özenle korunan devrim yasalarını çekiştirmek, tartışmaya açmak ve hatta kaldırmaya yeltenmek bazıları için amaçtır. Lozan’da maddi temelleri atılan Cumhuriyetle, karşıdevrimcilerin didişmeleri de bu yüzdendir.
Lozan’ın 86. yıldönümünde genel görünüm şudur: Cumhuriyetin toplumsal dokusu bozulmuştur. “Sosyal devlete” dayalı ekonomik yapı, liberal kaosa terk edilmiştir. Kültürel kazanımlar çiğnenmiştir. Siyasal arenanın aldatıcı ve kandırıcı koşullarında; dışa bağımlı, iç coşkuları köreltilmiş kitleler yaratılmıştır. Ama öbür yandan Lozan esaslarına bağlı devrimci Cumhuriyet yurttaşlarının azimli duruşları, geleceğe ilişkin güvence değerini yine taşımaktadır.
“Egemenlik kayıtsız koşulsuz halkındır” anlayışındaki “Kemalist Aydınlanma” sisteminin derin kökleri, ülke ve ulusun sağlıklı bilincinde yer eden yaşamsallığını sürdürmektedir. Demokratik aydınlanmanın da adı olan Kemalizm, Lozan’da yaktığı meşaleyi dosta ve düşmana karşı elinde tutmaktadır.
Sonuç: Lozan’ın 86. yıldönümünde Atatürk’ün deyişiyle, “Büyük işlerin yetenekli yapıcısı” İsmet İnönü’yü saygıyla anıyoruz. Sevr’e karşı Lozan olgusunu koruyup kollamanın sorumluluğu içinde olduğumuzu ulusça bir kez daha anımsıyoruz.
Ertuğrul KAZANCI Eğitimci, Hukukçu
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!