'Maço tavırlardan' yakındı

Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Meclis Genel Kurulu'nda milletvekillerine hitap etti. Wulff'un konuşmasını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dinledi.

'Maço tavırlardan' yakındı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.10.2010 - 16:06

Türkiye'de bulunan Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Meclis'e gelişinde TBMM Başkan vekili Nevzat Pakdil tarafından karşılandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Wulff'tan bir süre önce Meclis'e gelerek, Genel Kurul salonundaki yerini aldı. Meclis Genel Kurulu salonuna Pakdil'le birlikte giren Wulff, milletvekillerine hitap ederken, konuşmasını Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dinledi. Wulff'un Genel Kurul'a hitabı yaklaşık 20 dakika sürdü.

Milletvekillerine hitap etti

Almanya Cumhurbaşkanı olarak TBMM önünde konuşmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu belirten Wulff, göreve geldikten sonra 3'ncü resmi ziyaretini Türkiye'ye yapmış olmaktan da mutlu olduğunu söyledi. Bu ziyaretin Türkiye-Almanya ilişkilerinin önemini yansıttığını vurgulayan Wulff, Almanya'nın, uzun süredir Türkiye'nin en önemli partneri olduğunu ifade etti. Bir çok Alman şirketinin Türkiye'ye yerleştiğini, Türkiye'nin ekonomik dinamizmine katkıda bulunduğunu belirten Wulff, aynı zamanda 4,5 milyondan fazla Alman'ın Türkiye'ye tatil için geldiğini söyledi.

"Türk-Alman Üniversitesinin temel taşını koymaktan mutluyum"

Ziyareti sırasında Türk-Alman üniversitesinin temel taşını koymaktan da büyük mutluluk duyduğunu, bunun bilimsel işbirliğinin gelişmesine katkı sunacağını ifade eden Wulff, Almanya ve Türkiye'nin, NATO üyeliğiyle de birleştiklerini kaydetti. Müttefik olarak iki ülkenin birbiri için sorumlu olduğunu dile getiren Wulff, "Günümüzde, 21. yüzyılda yeni tehditlerle karşı karşıyayız. Örneğin, terör, militan, ekstremist grupların yarattığı asimetrik tehdit, nükleer silahların yayılması, barışın tehdidi olarak ortaya çıkıyor. Bu tür görevleri, sorunları halletmek için çok yakın iş birliği içinde olmalıyız" diye konuştu.

"Kıbrıs sorununun çözülmesi gerekiyor"

Wulff, Kıbrıs sorununu da değerlendirdiği konuşmasında, "TBMM olarak, sık sık Kıbrıs konusu, sorunuyla ilgileniyorsunuz. Bizim düşüncemiz Kıbrıs sorunun çözülmesi gerektiği, buradaki kördüğümün çözülmesi. Burada sadece adanın ekonomik açıdan gelişmesine değil, aynı zamanda istikrar ve bütün bölgedeki, Doğu Akdeniz'deki iyi komşuluk ilişkilerine katkısı olacaktır" dedi.

"Ermenistan'la ilişkilerde desteğimiz sizin yanınızda"

Almanya'nın, Türkiye'nin komşularıyla olumlu ilişkiler sürdürme yönündeki çabalarını takdir ve sempatiyle takip ettiğini kaydeden Wulff, "Ülkenizle Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusunda desteğimiz, sizin yanınızdadır. Bölgenin istikrarı açısından açık bir sınırla, ortak bir gelecekte, tartışmalı konuların da göz ardı edilmediği bir ortam, çok önemli bir katkı sağlayacaktır. Bu yolda ilerleme konusunda sizi teşvik etmek ve cesaretlendirmek istiyorum" diye konuştu.

"Türkiye ve Almanya Ortadoğu'daki sürece yapıcı katkı sağlamalı"

Wulff, İsrail'le ilişkileri de değerlendirdi. Almanya'nın İsrail'e karşı da özel sorumluluklarının olduğunu belirten Wulff, İsrail'in var olma hakkı ve güvenliğinin hiçbir zaman tartışılamayacağını kaydetti. Wulff, "Demokratik ve yaşayabilir bir Filistin devleti kurulmalı ve İsrail'le barış içinde yan yana yaşamalıdır. Bu barış görüşmelerinde Türkiye'nin önemli bir rolü var. Zira bölgede çok önemli çok büyük bir saygılığına sahip. Müzakerelerin başarılı olması için Ortadoğu'da her iki taraf kendini aşmalı. Hem Almanlar hem Türkler bu konuda yapıcı bir katkı sağlamalıyız" diye konuştu.

"İran'ın ısrarı Ortadoğu'da nükleer yarışa yol açar"

Wulff, Genel Kurul'daki konuşmasında İran'ın nükleer programına da değinerek Türkiye'nin bu programa karşı durması gerektiğini söyledi. Wulff, "Siz de çeşitli tehlikeler ile karşı karşıyasınız. İran'ın nükleer bir güç haline gelme konusundan etkileniyorsunuz. Avrupa'nın elbette burada barışçıl bir amaç takip edildiği yönünde tereddütleri var. Ortadoğu'da bir nükleer yarışın başlamasını istemiyoruz. Partnerlerimizle diplomatik bir çözüm için çaba sarf ediyoruz. Aynı zamanda İran'ın harekete geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. BM'nin 1929 sayılı kararı, haklı olarak İran'ın uluslararası toplumun taleplerini yerine getirmemesi durumunda daha fazla yaptırım öngörüyor ve uluslararası toplum İran'a halen bu teklifi sunuyor" şeklinde konuştu.

"Türklerin de Cumhurbaşkanıyım"

Wulff, Almanya'da yaşayan Türk kökenli insanların Almanya'nın bir parçası olduğunu kaydetti. 1960'lı yıllarda Almanya'ya gelen Türklerin son derece zor şartlarda çalışarak ülkesinin gelişimine katkıda bulunduğunu, bu nedenle onlara teşekkür borçlu olduklarını kaydeden Wulff, şunları söyledi:
"Aradan geçen zaman içerisinde Türk kökenli birçok insan Almanya'da kalmaya karar verdi. Üniversiteye gidenler, şirket kuranlar, iş yerleri açanlar var. Birçoğu Alman vatandaşlığına geçti. Biz bunları destekliyoruz ve büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Burada yaşayan herkesin neredeyse Almanya'da akrabası olduğunu da görüyorum. Almanya'da yaşayan Türklerin de Cumhurbaşkanı olarak herkesin iyi niyetle ve aktif olarak Alman toplumuna katılmalarını bekliyoruz."


"Maço tavırlar..."

Almanya'daki göçmenlerle ilgili yaşanan sorunlara da değinen Wulff'un "maço tavırlar" ifadesi dikkat çekti. Wulff, "Sorunların ismini de koymak gerekiyor; bazıları devlet yardımı almaya devam ediyor, suç oranları yüksek ve maço tavırlar, eğitime destek vermeyen tavırlar da görüyoruz bazı göçmenlerde ama bu, sadece belirli bir göçmen grubuyla sınırlı değil. Bu konuları da görerek, karşılıklı açık ve saygılı bir diyalog yürüterek başarılı bir entegrasyona ulaşabiliriz. Kimse kültürel kimliğinden ve aidiyetinden vazgeçmek durumunda değildir. Önemli olan birlikte yaşamın kurallarına, o toplumun kurallarına saygı göstermektir ve onlara riayet etmektir. Bunlar, Alman anayasasıdır ve Alman anayasasında yer alan değerlerdir. İnsan haysiyeti, ifade özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği, dini açıdan ve dünya görüşü açısından tarafsız olan devlettir. İnsanların Almancayı öğrenerek Alman toplumuna entegre olmaları, Alman yaşam biçimini de kabul etmeleri gerekmektedir. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Avrupa Bakanı Bağış'ın son haftalarda özellikle Almanya'da yaşayan Türklerin entegrasyonuna yönelik ifadelerini büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Almanya'da Müslüman din öğretmenleri ve Almanca konuşan imamlar, başarılı bir entegrasyona bundan sonra daha da büyük katkı sağlayacaktır. Hep birlikte kökten eğilimlere karşı hareket etmemiz gerekiyor. Türkiye, bunu kabul etmeyeceği gibi Almanya'da da kökten dinci eğilimlerin güçlenmesini kabul edemeyiz" diye konuştu.

"Türkiye'nin üyeliğini destekliyoruz"

"Batıya bağlı olan Türkiye, Doğuda aktif ve istikrara yönelen bir komşuluk politikası yürüten Türkiye, Doğu ile Batı arasında köprü olan Türkiye, Avrupa için bir kazançtır" diyen Wulff, Almanya'nın Türkiye'nin AB'ye girmesini desteklediğini söyledi. Wulff "Türkiye'nin AB'ye giden yola devam etmesi özellikle desteklenmektedir ki bu yol Büyük Mustafa Kemal Atatürk tarafından açılmıştır. Biz Türkiye'nin AB'ye olan katılım müzakerelerinin adil ve ucu açık biçimde yürütülmesine yönelik karara bağlıyız ve aynı şekilde Türkiye'nin de yükümlülüklerini yerine getirmesine bekliyoruz" diye konuştu.

"İslam ülkelerinde Hıristiyanların dinini rahat yaşayabilme hakları var"

Almanya'da yaşayan Müslümanların kendi dini vecibelerini rahatça yerine getirmekte serbest olduğunu da ifade eden Wulff, şunları söyledi:
"Almanya'da sayıları artan camilerin sayısı da bunu göstermektedir. Aynı şekilde İslam ülkelerinde yaşayan Hıristiyanların da kendi dinini rahatça yaşayabilmelerine hakları olduğuna inanıyoruz. Kendi ilahiyatçılarının eğitim görmeleri ve kiliselerinin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Her iki ülkede ve bütün ülkelerde aslında insanların dinlerinden bağımsız olarak aynı haklar ve fırsatlardan yararlanmaları gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'de Hıristiyanlığın uzun bir geleneğinin olduğunu görüyoruz. Hıristiyanlık da şüphesiz Türkiye'ye aittir. Türkiye'de yapılacak daha fazla kiliseyi ve bu kiliselerde ayinlerin yapılmasını destekleyenlerin sayısının da arttığını memnuniyetle görüyorum. Bu tür gelişmelerin gerçekten desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü Avrupa'nın bir değerler topluluğu olarak anlayışında din özgürlüğü çok önemlidir. Farklı dinlerin birlikte barış içinde yaşamalarının bu dünyanın 21. yüzyıldaki en büyük görevlerinden olduğunu düşünüyoruz. Bu büyük gibi görünen görevin iyi niyetle ve saygıyla tahmin edeceğinizden çok daha kısa süre içinde çözülebileceğine inanıyorum."

Wulff, konuşmasını Atatürk'ün "Yurtta barış dünyada barış" sözleriyle bitirdi.

 

İLGİLİ HABERLER

Türban kırmızı halıda


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler