Marmara'da 'kadın' olmak

Tekirdağ'da, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, valilik tarafından Belediye Kültür Merkezi'nde panel düzenlendi. Ekuklu, panelde yaptığı konuşmada, Marmara Bölgesi'nde kırsal kesimde yaşayan kadınlara yönelik bir araştırmayı içeren çalıştay yapıldığını söyledi. Çağdaş toplumlarda kadının, ailedeki geleneksel rollerin dışında, sosyal ve ekonomik yaşamın en önemli parçası olduğunu belirten Ekuklu, kadının başta bilişim alanı olmak üzere, hizmet sektörü gibi alanlarda da hak ettiği yeri almak durumunda olduğunu ifade etti.

Yapılan çalıştayın en temel gerekçesinin, Türkiye'de kadının içinde bulunduğu durumun, özellikle kırsal alanda yaşayan dezavantajlı kadınlarca ele alınması ve öneriler geliştirilmesi olduğunu bildiren Ekuklu, çalıştayda elde edilen sonuçlardan yola çıkarak, var olan eşitsizliğin daha da derinleşmesinin önlenmesini hedeflediklerini söyledi.

Marmara Bölgesi'ndeki nüfusun yaklaşık yüzde 8'inin kırsalda yaşayan kadınlardan oluştuğunu belirten Ekuklu, şöyle konuştu:

''Toplam doğurganlık hızı Türkiye genelinde 2.16, Batı Marmara'da 1.38, Doğu Marmara'da ise 1.80'dir. Batı Marmara'da kadınların yüzde 6'sı, Doğu Marmara'da yüzde 4'ü, İstanbul'da yüzde 5'i, 15-19 yaş arasında anne olmuş. Marmara Bölgesi'nde ilk evlenme yaşı 21 ile 23 arasında değişmekte. Doğum öncesi bakım, doğumların yapıldığı yer ve doğum sonrası bakım açısından Marmara Bölgesi, ülke geneline göre iyi durumda. Bölge kadının yarısı şişman ya da kilolu. Bölgedeki her 10 kadından biri sigara içmekte. Marmara Bölgesi'nde kadınların yaklaşık yüzde 30'u hayatının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kalmış.''

Kadının ailede söz sahibi olması

Yapılan çalıştayla çeşitli sorunları saptadıklarını anlatan Ekuklu, bu sorunlar için çeşitli çözüm önerileri hazırladıklarını ifade etti. Kırsal alanda kadınların büyük çoğunluğunun sağlık güvencesine sahip olmadığını anlatan Ekulu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Kırsal alanda kadınlara yönelik sosyal aktiviteler yetersiz. Bu kadınlarda kas-iskelet sistemi hastalıkları ile dengesiz beslenmeye bağlı hastalıklar sık görülmekte. Görece olarak, diğer bölgelere göre az olmasına karşın, bölgede halen aile içi şiddet yaşanmakta. Sorunların çözümüne yönelik öneriler ise sosyal güvenlik sisteminde kadınların hakları tanımlanmalı. Tarımda kendi hesabına çalışan kişiler de iş yasası kapsamında değerlendirilmeli. Halk eğitim merkezileri, eğitim ve kurslar bakımından yeniden canlandırılmalı.

Eğitimler arttırılmalı. Bütün kadınlar, özellikle kırsal alandaki kadınlar, ekonomik ve toplumsal yönden güçlendirilmeli. Şiddet gören kadınların kırsalda da sığınabileceği mekanlar oluşturulmalı. Kadınlar, aile içinde ekonomik olarak söz hakkına sahip olmaları durumunda aile birliğinin bozulacağına inanıyor. Bu görüş ancak eğitimin arttırılmasıyla değiştirilebilir.''