"Mesele Kılıçdaroğlu meselesi değil"

DSP Genel Sekreteri Süleyman Yağız, kendilerinin 2007 seçimleri öncesinde halkın yoğun talebini göz önünde bulundurarak seçimlere girmeme kararı aldıklarını hatırlattı ve "Bu kararı, bir vatan görevi olarak kabul ettik. Bunun sonucu olarak da yasal çerçeve içinde ve istekler doğrultusunda, CHP ile kurumsal değil, bireysel bir işbirliği gerçekleştirdik" dedi.

2009 yerel seçimleri öncesinde de yine toplumsal talep üzerine CHP'ye çok ciddi, kabul edilebilir bir öneride bulunduklarını ve CHP'ye 'CHP'nin belediye başkanı olduğu yerlerde biz aday göstermeyelim, DSP'nin belediye başkanı olduğu yerlerde de siz aday göstermeyin' dediklerini kaydeden Yağız, açıklamasında şöyle dedi:
"Fakat tarafsız gözlemcilerin bile çok makul olarak karşıladığı bu önerimiz, kendi içlerinde hiç tartışılmadan kabul edilmedi. Buna karşın biz, belli hassasiyetleri dikkate alarak Ankara Büyükşehir'de aday göstermedik. Onun dışında her yerde ve her kademe seçimlere girme kararı aldık. Böyle bir noktadan itibaren bir DSP'liye düşen, herhalde kendi partisinin adaylarını desteklemektir. Bir DSP'linin başka bir partinin adayını, adaylarını desteklemesi kabul edilemez. Ama tartışma konusu olan arkadaşlarımız, sanki böyle bir önerimiz, her yerde ve her kademe aday gösterme kararımız yokmuş gibi, kendi adaylarımız dururken başka adayları desteklediler. Desteklemekle kalmadılar, başkalarına da destek için çağrıda bulundular."

Bunlardan birinin Ahmet Tan olduğu belirten Yağız, "CHP'nin seçim otobüsünün üstüne çıkarak turlar attı. Bu kişi, bu tutumunu sürdürürken, 'Ben Ecevit'in son genel sekreteriyim' diye iddiada da bulundu. Oysa Ecevit'in son genel sekreteri de benim, partimizin şimdiki genel sekreteri de benim. Bu kişinin, CHP seçim otobüsüne binmesini de 'Ecevit'in son genel sekreteriyim' iddiasını da etik değerlerle bağdaştırabilmek mümkün değildir" dedi.