Metin Feyzioğlu'ndan ilk açıklama
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu danıştay törenindeki gerginlik sonrası konuştu. Başbakan'ın tepkisini değerlendiren Feyzioğlu, "Üzüldük ve şaşırdık. Biz Yunus Emre gibi kavgaya değil, yapmaya, yapıcı olmaya gittik" dedi.
Feyzioğlu, Başbakan Erdoğan'ın tepkisine üzüldüğü ve şaşırdığını dile getirerek; "Çünkü biz Yunus Emre gibi kavgaya değil, yapmaya, yapıcı olmaya gittik. Her satırı yapıcı olan bir konuşmadır. Konuşmanın içeriğinde bazı hususlara, bazı cümlelerin içeriğine katılmamak mümkündür. Biz de Başbakan'ın cümlelerinin bir kısmına katılmıyoruz. Ama kendisine 'edepsiz' ve 'yalancı' demiyoruz. Herhalde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde veya dünya barolar tarihinde bir başbakan barolar birliği başkanına hiddetine hakim olamayarak ilk kez ayağa fırlayıp edepsiz ve yalancı dedi. Deme sebebi ne biliyor musunuz? Van'la ilgili. Geçen gün buraya Van'dan depremzede aileler geldi. Dediler ki 'Evsahiplerinin tamamı evlere yerleştirildi.
Feyzioğlu'ndan gerginlik sonrası ilk açıklama - VİDEO
Kiracıların bir kısmı kurayla ev buldu kendilerine, bir kısmı bulamadı.' Biz de bunu onların selamı olarak Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a iletmeyi sosyal hukuk devleti görevi gördük. Bu konuda da bir yönetmelik değişikliğiyle işin çözülmesi mümkün. Şimdi 'sen bunun gerçeğini biliyor musun? O öyle değil.' Bu cümle orda sarf edilmez. 'Bunun doğrusu, sizin bildiğiniz gibi değil, böyledir' denir. Biz de bildiğimizi koyarız. Yani bu ülkede her şeyi bilen sadece bir kişi var sanıyor Başbakan. Kendinden başka kimsenin, hiçbir şey bildiğini anlaşılan artık kabul etmiyor" diye konuştu.
"BEN BİR SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMAM"
Suç duyurusunda bulunmayacağını belirten Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü; "Üslüp, son derece üzücü hale gelmiş. Ben, bana ve temsil ettiğim camiaya edepsiz ve yalancı denmesini hem üzüntüyle karşılıyorum. Hem de bulunduğumuz mevkiinin ağırlığı, ciddiyeti sebebiyle kimseye dönüp, hele hele ülkenin başbakanına dönüp edepsiz ve cevaben edepsiz ve yalancı demiyoruz. Niye bulunayım ki? Bu sözün altında onu söyleyen ağırlığını yaşar. Ben bir suç duyurusunda bulunmam. Son derece yapıcı bir konuşmaydı. Konuşmanın içinde kumpasa karşı birlikte mücadele edelim var, gelin Meclis soruşturması açalım var. ÖYM'lerin kaldırılması ve tahliyelerin sağlanması için bizzat Cumhurbaşkanı'na ve Başbakan'a teşekkür var. Sizlerin çıkardığı kanun sayesinde Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu ihlal kararı genel görevli mahkemede sonuç doğurdu ve çok sayıda sanık çıktı var. Başbakan'ın bir şiir okuduğu için niyet okuma yöntemiyle mahkum edilmesinin acısını yüreğimizde taşıyoruz var. 60 darbesinin idamlarının acısından söz eden cümleler var. Bunların yanına Gezi'de öldürülen evlatlarımızı koyduk diye mi öfkeleniliyor? Biz diyoruz ki bu topraklardaki acı artık bitsin. Acıyı bitirmek için ne yapacaksınız? Hakaret mi edeceksiniz birbirinize? Yoksa acıları yarıştırmaktan vazgeçip artık çözüm mü olsun diyeceksiniz? Burada hangi satır kırıcı bir cümledir? Hangi satırı yapıcı olmaktan uzaktır? Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruyu siz getirdiniz, teşekkür ederiz dedik. Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin bu bireysel başvuru sonunda vermiş olduğu kararları niye bu kadar öfkeyle karşılıyorsunuz var. Ama AYM'nin önceki siyasi tınısı yüksek olan 367 gibi kararlarının da yanlış olduğu ve AYM'nin siyasi karar vermeye meyletmeye başladığı anda karşısında duracağımızı da söyledik."
"TEK BİLEN BENİM, TEK KARAR VERİCİ BENİM ŞEKLİNDE"
Danıştay törenindeki konuşmasında Dışişleri Bakanlığı'ndaki dinleme iddialarını değindiğinin altını çizen Feyzioğlu; "Dışişleri Bakanlığı'nda çekilen kasetin bir casusluk faaliyeti olduğunu da ifade ettik. Ama müsade edin içeriği itibariyle de Türkiye'nin dış politikasını maceracı bir dış politikaya sürüklendiği gerçeğini de görmezden gelmeyelim. Ama önceliği casusluk faaliyetine verdik. Bu casusluk faaliyeti sebebiyle kaç askerimiz, polisimiz şehit edilmiştir cümlelerini görmezden gelip, ayağa fırlayıp 'Ne hakla sen burada konuşuyorsun? Kanundan kaynaklanan bir konuşma yetkin yok, bir tüzük mü yapmışlar ne yapmışlar. Ona göre konuşuyorsun, hepimizi azarlıyorsun. Van'la ilgili yalan söylüyorsun, edepsizlik yapıyorsun' cümlesi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın en yapıcı söylemlere, anlamlı bir kısmı teşekkür içeren ama içinde yine de çok nazik bir şekilde 'Bunu da böyle yapalım, bunu böyle düzeltelim' şeklinde yapıcı öneri getiren eleştirilere kendini kapadığı anlamına geliyor. Bu çok üzücü, tek doğru benim, tek bilen benim, tek karar verici benim şeklinde" dedi.
"HAKERET İÇERMEYEN BİR KONUŞMA YAPILIYORSA BUNU SAYGIYLA KARŞILASIN"
Feyzioğlu, konuşmasının uzun olduğu eleştirilerine yanıt vererek; "Diyorlar ki Danıştay Başkanı 25 dakika konuştu sen 45 dakika konuştun. Danıştay Başkanı da 40 dakika konuşsaydı. Danıştay Başkanı'nın ne kadar konuşacağını ben bilemem. Bizim elimizde TV'ler yok, gazeteler yok, sermayesini bir şekilde havuzlara attırıp oluşturduğumuz medya örgütleri, kuruluşları yok. Bizim konuşabileceğim yerler, adli yargı yılı açılışı Yargıtay'da, Danıştay açılışı bir de Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümü. Onun dışında af buyurun, televizyonu açıp da sayın Başbakan'ın konuşmasına denk gelmediğiniz herhangi bir 15 dakikanız var mı? Yani biz başta Başbakan olmak üzere bu ülkenin siyasilerinin her konuşmasını televizyondan dinlemek zorunda kalıyoruz da bizim yılda 2 kere yaptığımız konuşmaya mı tahammül edilemiyor? Biz Başbakan'ın meydanlardan yaptığı konuşmalara, televizyonlara çıkıp yaptığı konuşmalara çıkıp cevap veriyor muyuz? Böyle bir imkan var mı? Lütfen burada da 'cevap veremediğim yer de oturmayayım' psikolojisini aşsın, hakeret içermeyen bir konuşma yapılıyorsa bunu saygıyla karşılasın" ifadelerini kullandı.
"BAŞBAKAN, YARIN, BİRAZ DAHA SOĞUKKANLI DÜŞÜNÜR VE KONUŞMAYI OKURSA..."
Öğreneceğimiz hususlar var. Ben yine iyi niyetli yaklaşıyorum. Başbakan, bu akşamı geçirdikten sonra yarın, biraz daha soğukkanlı düşünür ve konuşmayı okursa, nerede kapattığını bilmiyorum çünkü dinlemeyi ve öfkesini biriktirmeyi. O konuşmanın içinde kendisine çok yol gösterecek cümlelerin olduğunu, çok yapıcı bir konuşma anlayıp 'ben nasıl oldu da kendimi kaybettim, ayağa fırladım, Türkiye Barolar Birliği Başkanı'na hiç haketmediği cümleleri sarfettim' diyeceğini umut ediyorum. Derse Başbakan gibi davranmış olur.
Kılıçdaroğlu'ndan gerginliğine ilk açıklama
'Anlayamadığımız şekilde sövüldük, sayıldık'
TBB'de, Danıştayın 146. kuruluş yıl dönümü töreninde yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulunan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisini "yalancı ve edepsiz" gibi sözlerle itham ettiğini söyledi. "Devlet geleneğinde bugüne kadar hiç rastlanmayan şekilde bir davranıştır bu" diyen Feyzioğlu, şöyle devam etti: "Şaşırdık, 'hangi cümle, hangi paragraf Sayın Başbakan'ı söylediği sözleri duymayacak hale getirmişti acaba' dedik. Biz, savunma adına iki yerde konuşma yapıyoruz. Birincisi adli yıl açılışı, ikincisi de Danıştayın kuruluş yıl dönümü. Biz, sözlerimizi yapıcı kelimelerle ve üslupla açıklıyoruz. Bu kadar yapıcı bir üsluba tahammülsüzlük gösterilmesi gerçekten anlaşılan bir durum değildir. Anlayamadığımız şekilde sövüldük, sayıldık. Konuşmanın neredeyse büyük bir kısmı iletişimsizliğin giderilmesi gerektiği üzerine kurulmuştu, diyalog eksikliğinin bu sorunlara yol açtığından söz ederken, bir iletişim kazasının biz de kurbanı olduk herhalde."
Ne kadar az hukuksuzluk yapılırsa kendilerinin de konuşma süresinin o kadar kısalacağına değinen Feyzioğlu, "Önümüzdeki yıl o kadar az hukuksuzluk yapsınlar, biz de çıkalım beş dakika içinde, 'hepimizin Danıştay günü kutlu olsun' diyelim, inelim. Ama hukuksuzlukları söylemek zorundayız. Sayın Danıştay Başkanı birtakım hukuksuzlukları söylemeyi ihmal etti veya farklı düşünüyor diye bizim de aynı şekilde düşünmemize gerek yok" diye konuştu.
'Danıştay'ın görevi tarafsız kalabilmektir'
TBB Başkanı Feyzioğlu, daha sonra soruları yanıtladı. Danıştay Başkanlığının açıklamasına ilişkin görüşleri sorulan Feyzioğlu, şunları söyledi: "Bu saate kadar gecikmiş olması da durumu açıklığa kavuşturuyor, polemiğe girmem. Sayın Başkan, objektif bir gözlükle bu yazıyı, konuşmayı okursa siyasi olmadığını görür ama objektif gözlükle okuması lazım. Danıştayın karar verirken daima objektif gözlük taktığına biz inanmak isteriz. Bu kadar açık bir konuşmayı da objektif gözlükle değerlendirebilmesini dileriz. Danıştay'ın görevi, tarafsız kalabilmektir, konuğuna 'edepsiz, yalancı' diyen kişi Başbakan da olsa 'yanında yer almak' demek değildir. Sayın Danıştay Başkanından benzer bir açıklamayı Sayın Başbakan'a 'konuğuma neden edepsiz ve yalancı dedin' diye sorgulamasını da beklerim. Ama edepsiz ve yalancı kelimeleri Danıştay Başkanı için hakaret teşkil etmiyorsa artık diyeceğim bir şey yok."
'Süre aşımı edepsizlik ve yalancılık değildir'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Cübbeni çıkart, siyaset yap" sözü anımsatılarak "Tiyatro" nitelendirmesine ilişkin düşüncesi de sorulan Feyzioğlu, "Önceden yazdığımız doğru ama önceden yazmak tiyatro değil. Sayın Başbakan da konuşmalarını önceden yazıyor biz, kendisine 'tiyatro oynuyor' demiyoruz" ifadesini kullandı.
Konuşması için "Hakaret ve edepsizlik var" denilemeyeceğini söyleyen Feyzioğlu, "Süre aşımı edepsizlik ve yalancılık değildir. Bu süreler aşılır, çok büyütülecek bir şey değil, bir tek onu bulmuşlar" dedi.
"Hukuki her konuda, açıklamayı kim yaparsa yapsın, hoşuna gitmiyorsa Sayın Başbakan, 'cübbeni çıkar da gel' diyor" ifadesini kullanan Feyzioğlu, cübbesini onurla ve gururla taşıdığını vurguladı.
Feyzioğlu, konuşmasında "Günlük siyaset"le ilgili yer bulunmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "(Dışişleri Bakanlığının en gizli mahfillerinde konuşulan, yapılan görüşmeleri gizlice kayda almak casusluk suçudur) cümlesi mi siyasi gelmiş onlara. Bunların yayınlanmasını mı istiyorlar, tedavüle çıkmasını mı istiyorlar anlamadık, gerçekten şaşkınlık içindeyiz. Biz, her söylediğimizi Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, mahkeme içtihatlarına dayandıracak bilgi birikimine evelallah Türkiye Barolar Birliğince sahibiz. O yüzden 'cübbeni çıkar da gel' cümlesi artık sanıyorum miadını doldurmuş bir cümledir. Hukuk konuşanlara Sayın Başbakan'ın başka bir cümleyle karşılık vermesi naçizane öneririm."
'Ülkemin Başbakanına dava açmam'
Metin Feyzioğlu, dava açmayı düşünüp düşünmediği sorusuna ise "Ben, ülkemin Başbakanına hiçbir şekilde tasvip etmesek, kabul etmesek ve aynı seviyede cevap vermeyi reddetsek de bu konuda dava açmayı doğru bulmam. Çünkü mahkemeler, kararlarını millet adına verirler. Bu olay milletin gözünün önünde cereyan etmiştir, en yüksek mahkeme olan millet, kimin ne dediğini sanıyorum görmüştür" yanıtını verdi.
Milletin bu konudaki düşüncesine saygı göstereceklerini belirten Feyzioğlu, "Bütün nezaketiyle konuşma yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanına, geçiniz Barolar Birliği Başkanını, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına yine bir başka vatandaş olan Başbakanın, Başbakanlık yetkisini, sıfatını kullanarak 'edepsiz ve yalancı' demesi, bu eşitler arası ilişkiyi bozmuştur" dedi.
Konuşmasının, "Yapıcı ve çiçek uzatıcı" olduğunu savunan Feyzioğlu, şöyle konuştu: "Pek çok yönüyle inandığımız için bu çiçekler, başka bir şey için değil. Yeni derin devletle, paralel yapılanmayla bir mücadele yürüttüğünü gördüğümüz için, bu mücadelenin, hukuka uygun sınırlar içinde yapılması gerektiğini, aksi takdirde yeni canavarlar yaratılacağını söyleyen bir uyarıydı. Kim uyaracak kendisini, kim uyaracak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni? Yargı mensupları uyarmayacak mı? Türkiye Barolar Birliği bunu söylemeyecekse nerede söyleyeceğiz.?"
'Söyleyecek sözümüz olamaz mı?'
Feyzioğlu, hiçbir siyasi partiden bir teklif almadığını, konuşmasının Cumhurbaşkanlığı seçimine bağlanmak istendiğini dile getirerek, şöyle dedi: "Ne olursunuz içeriğine bakın. En son paragraf da o kadar yapıcı ki, '76 milyonun cumhurbaşkanını seçiyoruz, bu süreç 30 Mart seçimleri gibi kırıcı geçmesin, çünkü seçilen cumhurbaşkanı 76 milyonu kucaklayacak.' Bir belediye başkanı seçmiyoruz, bu uyarı idi. Bu da hukuki bir uyarıdır çünkü ilk defa halk oylamasıyla cumhurbaşkanı seçiliyor. Halk oylamasıyla cumhurbaşkanı seçilirken nasıl bir propaganda yürütülmesi gerektiği konusunda söyleyecek sözümüz olamaz mı, bunu söyledik. Henüz isimleri belli olmasa da bütün adaylara başarılar dileyerek, seçilecek olan cumhurbaşkanımıza da seçimden önce bir defa bunu ifade etme imkanımız olmadığı için başarılar diledik. O sırada patladı zaten Sayın Başbakan. Van paragrafı geçtiğinde patlamadı."
Van Valisi Aydın Nezih Doğan'ın konteyner kentle ilgili açıklamaları anımsatılan Feyzioğlu, "Söyledikleri mi okumuş mu? Çünkü benim söylediklerimi Sayın Başbakan Afyon'da doğruladı. O zaman benim söylediklerim kadar Sayın Başbakan'ın söylediklerinin de doğru olmadığını söylüyor ki bu, ben söyleyince yanlış, Başbakan söyleyince doğru gibi garip bir durum ortaya çıkarıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Feyzioğlu, kendisinin de aynı şeyleri söylediğini belirterek, "Ayrıldığımız nokta şu, Sayın Başbakan diyor ki 'Mal sahiplerine verdik, öbürleri de kiracı, kiracıların da bir kısmına verdik. 'Zaten evleri yıkıldığında kiracılardı dolayısıyla gitsinler kirada otursunlar.' Biz de diyoruz ki, 'Bu deprem öyle bir şey ki bir kere her gün olmuyor, olduğu zaman da ev sahibi, kiracı ayrımı yapmıyor, tepene yıkılıyor. Bunu sarıp sarmalak için 70, 80 metrekarelik bir ev yapacaksınız, vereceksiniz, ne var çok mu zor?' Bir başka yerde deprem olursa da yine mal sahibi, kiracı ayrımı yapmayalım" ifadesini kullandı.
'Bari sessiz kalsaydı daha isabetli olurdu'
Feyzioğlu, "Danıştayın resepsiyonuna katılmayı düşünüp düşünmediği"nin sorulması üzerine, "Bundan sonraki programlarına katılırız, bu akşamki resepsiyona katılır mıyız bilmiyorum, konuşuruz arkadaşlarımızla. Sanmıyorum. Sayın Danıştay Başkanı zaten bizim yaptığımızı tasvip etmemiş, kendi evinde misafirine edepsiz ve yalancı denilmesini yerinde görmüş. Ama bizim sözlerimizi doğru görmemiş" diye konuştu.
Danıştay Başkanı'nın açıklamasını yadırgadıklarını belirten Feyzioğlu, "Bari sessiz kalsaydı daha isabetli olurdu. Kendi bilir, fark etmez. Devletle küslük olmaz, iş yapacağımız zaman iş yaparız. Birbirimizi seversek ne ala ama sevmek zorunda değiliz" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması