Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında

Bu başlık Kesmeşeke'in"Metin Kurt Yalnızlığı" isimli şarkısından. Kesmeşeker 20 yıldır, inatla, tutkuyla yaptığı müziğini şimdi yeni albümü "Doğdum Ben Memlekette" ile kutlarken Metin Kurt'a da bir selam veriyor. Biz de Kesmeşeker'in yaratıcısı Cenk Taner ve Metin Kurt ile bir araya geldik. Biri futbolu diğeri müziği sosyalizmle dolduran bu iki isim "Metin Kurt Yalnızlığı"nı anlattı.

Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.01.2012 - 10:06

Doksanlı yılları layıkıyla yaşayanlar bilir, hep bir özlem olur o döneme. Benim anılarım müziklidir hep ve her nota, her melodi, her söz bir zaman yolculuğunu başlatır. İşte Kesmeşeker de o yılların en güzel emanetlerinden biri. 20 yıldır, inatla, tutkuyla ve inanarak yaptıkları müziklerini şimdi yeni albümleri “Doğdum Ben Memlekette” ile taçlandırıyorlar.

Yedi yıl aradan sonra dönen Kesmeşeker artan beklentilere iyi de bir cevap veriyor. Üstelik yeni albümün kapağı futbolun devrimci muhalifi Metin Kurt. Tabii yalnızca kapak da değil, albümde “Metin Kurt Yalnızlığı” isimli bir parça var. Onu dinlemeden anlayamazsınız. Zaten grubun lideri, söz yazarı Cenk Taner de dinlemeden, okumadan, emek sarf etmeden anlaşılacak bir adam değil. O yüzden Kesmeşeker albümleri önce okunur, sonra dinlenir. Cenk Taner ve Metin Kurt biraraya gelince de uzun yıllar akıllardan çıkmayacak bir ortaklık çıkmış ortaya. Zaten “protokol tribünü önünde oynamam” diyebilen, futbolun elmas çarklarına çomak sokup, yönetimlere kafa tutan Metin Kurt’dan başka ne beklenirdi. İşte şarkıda geçen “Metin Kurt Yalnızlığı” da hep bu ezber bozmalardan. Metin Kurt kendisine yıllar sonra gelen bu müzikal destekten memnun: “Ben futbolu sosyalizmle doldurmak için uğraştım, bu çocuklar da müziklerini. O yüzden geç de olsa onlarla yolumuz kesişti”. Cenk Taner müzikli hikâyeler anlatıyor yıllardır. Biraz demlenmek için ara vermişler, iyi de gelmiş onlara. Bu arada hayata karışan Taner’in ikizleri olmuş. Birinin adı benimle aynı; Ali Deniz diğerinin Ali Güney. Ama müzik de onlarla büyümüş. Zira Kesmeşeker hep olduğu gibi; net, anlaşılır, mesafeli ve cephesinde. Taner’e göre Kesmeşeker bir grup değil aile. Arada çok gelen giden oldu. O yüzden aile şimdi çok geniş.

Bu aileye artık Metin Kurt da dahil, hatta onlarla konsere bile çıkıyor. Metin Kurt anlatıyor şimdi de: “Hayatla derdi olan bir grup Kesmeşeker, ben de hayatta derdi olan bir futbolcuyum. Yıllarca sporun, sanatın, tüketim toplumuna prototip modeller yarattığını savundum. Sistemin düşünen değil metalaşan harcamalar yaptığını anlatmaya çalıştım. 12 Eylül öncesi amatör sporcular derneği sendikalaşma sürecine girmişti. Ben de o sırada Sinema Emekçileri ile iletişimdeyim. Hatta bir gün onların merkezine gittim, adamların bir dövmedikleri kaldı. Beni anlamadılar, futbolcunun ne işi olabilirmiş orada diye çok laf ettiler, kovdular. Tabii çok bozuldum ama bende pes etmek yoktur. Yıllar sonra bir panelde konuşmacıydım ve biri söz aldı. ‘Paneli dinlemek için geldim, büyük bir özür borcum var bu delikanlıya’ dedi. Beni haşlayıp yollayanlar gelmişti. İşte ben o gün bu gün doğru yolda olduğumu biliyorum. Yıl 1978’di”.

Cenk Taner araya gidiyor: “Metin Kurt, ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’dan çok daha fazlasını söylemiş, mücadelesini vermiş bir futbolcu. Vicdanla, sömürü ile derdi var. Bunca para kazanıp şöhret olurken bunu düşünebilen kaç futbolcu var? Yok!”.

Ne de olsa Metin Kurt takımlar üstü bir sporcu. Ona göre zaman en doğru yargıç. Bu ülkede mücadele verenlerin de uzun zaman ceza sahasında yalnız kalması kaçınılmaz. “Futbol futboldur ama asla oyun değildir. Ben bunu bilir, bunu söylerim. Ben futbolu oyun olarak seviyordum, spor olarak para kazanıyordum. Çünkü aileme bakmak zorundaydım. Arsada güzel futbol oyun olarak heyecanlı, borsada çirkin ve kirli” diyor Metin Kurt. Belli ki onun döneminden bu döneme değişen bir şey yok. Kurt, aynı zamanda Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikası (Spor Emek-Sen) Başkanı. Söz topun peşine düşünce o da anlatmaya devam ediyor: “Futbol, uzun zamandır sistemin sporu. Şike de bugünün meselesi değil. Şimdi görünür oldu. ‘Ben bulaşmadım’ diyen doğru söyleyebilir, ama ‘yoktur’ diyen yalan söyler. Bu bataklığın kurutulması tek yol. Bunun için de kişilerle değil, bataklıkla uğraşılması gerekiyor. Futbolcu bu sistemde kurban. İyi yönetici iş bitiren, iyi futbolcu da işini bilen memur. Bilen, susan, çekinen herkes bu suça ortak. Şike, doping, siyaset, mafya bugün sporun uzantıları. Ayrıca endüstriyel spor tüm dünyada kitleleri uyutmak için kullanılıyor ve egemenlerin iktidar araçlarından biri. Ben de o yüzden mesafemi koruyorum, hâlâ. Teknik direktörüm ama yapmıyorum. Spor yazarıyım ama elim kaleme gitmiyor. Beni susturmak istediler hep, sesimi kestiler hatta. Programlar kaldırıldı, sansürlendi. Derdim, spor batakhanesinde gençlerin boğulmasını engellemek, toplumsal bir uyanışa öncü olmak”. Burada “Metin Kurt Yalnızlığı”nda birkaç mısra geliyor akıllara; “Kula kulluk etmezdin / Çok yanlış biriydin/ İnanmadığın her şey yedek kulübende/ Haydutlar ölmeden son bir dans / Ne dersin?” Başka söze ne hacet! Sonra da albüme ismini veren “Doğdum Ben Memlekette”den bir dörtlük; “Bu şehir soygunlarında / Umudumu cüzdanımda taşımam diyelim / Bu şiddet sabahlarında / Benzinin kurşunsuzmuş ne âlâ diyelim mi?”

Metin Kurt, Cenk Taner yani Kesmeşeker yoldaşlığı yılın ilk haftasında güzel bir başlangıç oldu. Bu albüm, “Aşk ve Para”, “Dipten” ve “Derinden”, “Tut Beni Düşmeden”, “İnsülin”, “İçinde İçindekiler Vardır”, “Kum”dan sonra grubun dokuzuncu çalışması. Cenk Taner’in de bir solo albümü vardı; “İzin Vermedi Yalnızlık.”

Kesmeşeker evreni, basın bülteninden derlenen, protest olsun diye marşa dönen şarkılardan çok ötede edebiyat metni olarak yazılmış, düşünülmüş. Onları yıllardır ayakta tutan da bu olsa gerek. Mesela “Her şey sermaye için sevgilim” şarkısı bile bunu anlatmaya yeter. Ve son söz Cenk Taner’den “Bugüne dek karşıma çıkan Kesmeşeker dinleyicileri beni yanıltmadı. Eseri yapanla eseri izleyen aynı özde. Ben ve Kesmeşeker dinleyicileri aynıyız. Bir frekans gönderiyoruz hayata, yirmi yıl boyunca dönüyor, dolaşıyor ve bulan buluyor onu”. Evet, tam da öyle. Şimdi “Metin Kurt” ile başlattıkları fırtına dinmesin, tek derdimiz bu. Belki de hayata gönderdikleri bu frekans bir gün sizin de kulağınıza, zihninize takılır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler