Mısır eski rejimle hesaplaşıyor
Mısır'da değişim yanlıları ile eski rejim taraftarları arasındaki hesaplaşma seçim sandıklarında ve mahkeme salonlarında devam ediyor.
Değişim yanlıları "karşı devrim" ihtimalinin halen çok yüksek olduğuna dikkati çekerken, kurulu düzenin devamından yana olanlar ise eskiye dönmenin zaten mümkün olmadığını ve dönüşümü askeri elitin bizzat gerçekleştirebileceğini iddia ediyor.
Mısır'da 2 Haziran'da görülen davada devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ve sabık içişleri bakanı Habib el-Adili müebbet hapis cezası alması, Mübarek'in iki oğlu ve Adili'nin 6 yardımcısının ise beraat etmesinin ardından, değişim yanlıları ile eski rejime destek vermiş kesimler arasındaki çekişme sürüyor.
Mübarek'e verilen ceza ve kamu vicdanı
Seçimin birinci turunda yarış dışı kalan eski cumhurbaşkanı adaylarından Hamdin Sabbahi ve Abdulmunim Ebu'l-Futuh, Mübarek'le ilgili yargı kararının siyasi olduğunu ve kamu vicdanını teskin etmediğini belirtirken, geçen Cumartesi ve Pazar geceleri Tahrir Meydanı'nı dolduran ve sayıları bir milyonun üzerine çıktığı tahmin edilen protescuların tepkileri tüm dünyada yankı buldu.
İskenderiye, Asvan, Asyut ve Port Said gibi kentlerde de göstericiler sokağa inerken, 25 Ocak 2011 devrimiyle neticelenen Tahrir olaylarında hayatını kaybedenlerin yakınları ise mahkeme kararına tepki göstererek Tahrir'e döndü.
Karar duruşması tam da cumhurbaşkanlığı seçiminin iki turu arasına yerleştirilmiş olan Mübarek davası, uzmanlar tarafından "zaman ayarlı siyasi bomba" olarak nitelendiriliyor.
Müslüman Kardeşler bu kez daha net
Siyasi gözlemciler Müslüman Kardeşler'in Mübarek davası konusunda takip edeceği çizginin, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu açısından hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.
Müslüman Kardeşler'in, devrim sırasında ve sonrasındaki tutumlarına kıyasla bu kez sokağın nabzını yeterince hızlı ve dinamik bir şekilde tutabildiği görülüyor. "Devrim esnasında yanar döner bir tavır takınmak", "Tahrir'e inme konusunda tutuk davranmak", "devrimci gençliğe yeterince destek vermemek", "mensuplarının Tahrir Meydanı'na gitmesine engel olmak" gibi bir dizi suçlamaya maruz kalan Müslüman Kardeşler'in son gelişmeler üzerine çok daha net ve güçlü bir tavır sergilediği görülüyor.
Müslüman Kardeşler gerek Kahire'de gerek diğer şehirlerde Mübarek davasını protesto eden ve kimi gözlemcilerce "ikinci devrim dalgası" olarak nitelendirilen eylemlere etkin ve organize biçimde katılamaya ve Mısır siyasetinde bir boşluk oluşmamasına özen gösteriyor.
Ancak Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Hatim Bicatu, Müslüman Kardeşler'in meydanlardan çekilmemesi halinde cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun ertelenebileceği sinyalini verdi. Şimdi Müslüman Kardeşler'in ilki bu akşam, ikincisi ise Cuma günü düzenlenecek "Milyonluk gösteri" isimli eylemler konusunda nasıl bir tavır sergileyeceği merakla bekleniyor.
Bu arada Müslüman Kardeşler'in Hürriyet ve Adalet Partisi'nden (HAP) bir milletvekili geçtiğimiz Pazar günü parlamentoya sunduğu bir yasa tasarısıyla, Mübarek ve ekibinin 1981 yılından itibaren işledikleri suçlardan yargılanmalarını mümkün kılacak bir yasal düzenleme talep eti. HAP lideri ve cumhurbaşkanı adayı Muhammed Mursi de, cumhurbaşkanı yetkilerine kavuşur kavuşmaz bir komisyon kuracağını ve son 30 yıldaki bütün kanun dışı uygulamaları mercek altına alarak yargıya sevk edeceğini vaat etti.
HAP Genel Sekreteri ve Mısır Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Isam el-Aryan ise parlamento muhabirlerine yaptığı açıklamada, "Mübarek'i mahkum ettirecek dellillerin mahkemeye sunulmamış olduğunu, gerçek yargılamanın henüz başlamadığını" vurguladı.
"Ne asker ne İhvan, İşte devrim, işte meydan!"
Tahrir Meydanı'nı önemli kılan, sadece sloganların atıldığı ve gösterilerin yapıldığı bir meydan olmaması; aynı zamanda politika üretilen bir tartışma platformu olması. Tahrir'de atılan "Ne asker ne İhvan, İşte devrim, işte meydan!" sloganı da, bu platformun önemi nedeniyle ilgi çeken bir slogan.
Bazı siyaset bilimciler, Mübarek davası kararının Mısır'da rejim üzerinde çekişmekte olan iki güç yani asker ve Müslüman Kardeşler arasındaki psikolojik ve taktik savaşın konusu olduğu iddiasında.
Kahire Üniversitesi Anayasa Hukuku Profesörü Cabir Nassar, "Müslüman Kardeşler'in Yüksek Askeri Konsey'le Ahmet Şefik'i cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtma konusunda anlaştıklarını" öne sürüyor. Nassar'a göre, Şefik'in cumhurbaşkanlığına karşılık Müslüman Kardeşler'in parlamentoyu kontrol etmesine müsaade edilecek.
Kimi analistlere göre ise, Müslüman Kardeşler'le askeri elit bir formül üzerinde anlaşmışlardı. Buna göre parlamentoda çoğunluğu Müslüman Kardeşler elinde tutacak, buna mukabil cumhurbaşkanlığı makamı asker kökenli bir adaya bırakılacak, böylece "güçler dengesi" sağlanacaktı. Planın birinci aşaması söz konusu mutabakata göre işledi ve Müslüman Kardeşler yüzde 40'a varan bir çoğunlukla parlamentoya birinci parti olarak girmeyi başardı. Ancak planın ikinci aşaması uyarınca Müslüman Kardeşler'in cumhurbaşkanı adayı göstermemesi gerekiyordu. Nitekim, Müslüman Kardeşler cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarmayacağını ilan etmişti.
Fakat, Müslüman Kardeşler'in yönetim kurulu üyesi Abdulmunim Ebu'l-Futuh cumhurbaşkanlığına bağımsız aday olmasıyla gelişmeler farklı bir seyir izledi. Ebu'l-Futuh, Müslüman Kardeşler'den ihraç edilirken, Hayrat Şatır aday ilan edildi. Yüksek Askeri Konsey, Hayrat Şatır'ın adaylığını veto edince de Müslüman Kardeşler bu sefer yedek aday Muhammed Mursi'yi devreye soktu.
Müslüman Kardeşler'e yakın kaynaklar Mübarek davasının aslında, kendilerini köşeye sıkıştırmak ve devrimci gençlik nezdinde itibarsızlaştırmak amacıyla kullanıldığı iddiasında. Bu görüşe göre, Müslüman Kardeşler'le askeri elit arasındaki anlaşma bozuldu ve artık kılıçlar kınından çıktı. Burada önemli olan Müslüman Kardeşler'in Mübarek davası sonucuna verdiği tepkiyidi. Çünkü Müslüman Kardeşler, "yargı kararına saygılıyız" tarzında bir açıklama yapmış olsaydı ya da Tahrir'in nabzını tutmakta biraz gecikmiş olsaydı, ikinci turdaki şansı ortadan kalkacaktı.
Boykot çağrılarına, seçimde usulsüzlük yapıldığı iddialarına ve Mübarek davasıyla ilgili kuşkulara rağmen, Mısır'da cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu HAP adayı Muhammed Mursi ile Mübarek'in son başbakanı Ahmet Şefik arasında 16-17 Haziran tarihlerinde yapılacak. Yurt dışındaki Mısır vatandaşları içinse 3 Ocak Pazar günü cumhurbaşkanlığı seçimi başladı ve oy kullanma işlemi devam ediyor.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti