'Mısır'da kaybeden statüko, kazanan değişimdir'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Mısır'da kaybeden baskı, kazanan demokrasidir. Mısır'da kaybeden korku, kazanan cesarettir. Mısır'da karamsarlık kaybetmiş, umut kazanmıştır. İnanıyorum ki, Mısırlı kardeşim, Mısır halkı, geçiş sürecini de başarıyla atlatacak, özgürlükçü, anayasal demokrasiye sahip, çoğulcu ve katılımcı bir idareyi en kısa sürede tesis edecektir'' dedi.

'Mısır'da kaybeden statüko, kazanan değişimdir'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.02.2011 - 16:32

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ordu Dernekler Platformunca Bağcılar Spor Salonu'nda düzenlenen ''3. Ordulular Sevgi Şöleni''ne katıldı. Burada konuşan Erdoğan, Tunus'ta, Mısır'da olaylar olduğunda, halk sokağa döküldüğünde, demokratik haklarını talep ettiğinde, bütün dünya susarken, sessiz, tepkisiz kalırken, kendilerinin çıkıp gerekli değerlendirmeleri, önerileri ve tavsiyelerini samimiyetle dile getirdiklerini ifade etti.

Halkın taleplerine, halkın haykırışlarına kulak verilmesi, gecikmiş reformların gerçekleştirilmesi, demokrasi için, özgürlük için adımlar atılması gerektiğini ifade ettiklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: ''Belirsiz açıklamaların, günü kurtaran geçiştirmelerin, soğuk değerlendirmelerin arkasına sığınmadık; dobra dobra içimizden geçeni, gerçeği, hissiyatımızı dile getirdik. Demokrasiyi kendileri için hak, başkaları için lüks görenlerin tersine, biz herkes için barış, özgürlük ve demokrasi istediğimizi cesaretle seslendirdik. Çifte standarda, bekle gör politikasına, bu samimiyetsizliğe, bu ayrımcılığa prim vermedik. Mısır'ın kaygısını, Mısır'ın hüznünü, Mısır'da akan kanın kederini paylaştığımız kadar, bugün de, Mısır'ın coşkusunu, heyecanını, Mısırlı kardeşlerimizle paylaşıyoruz. Dün kardeşlik hukukuyla Mısır'ın derdini dert edinirken, bugün de aynı şekilde kardeşlik hukukuyla Mısır'ın coşkusunu coşkumuz olarak görüyoruz. Mısır;da kaybeden statüko, kazanan değişimdir. Mısır'da kaybeden baskı, kazanan demokrasidir. Mısır'da kaybeden korku, kazanan cesarettir. Mısır'da karamsarlık kaybetmiş, umut kazanmıştır. İnanıyorum ki, Mısırlı kardeşim, Mısır halkı, geçiş sürecini de başarıyla atlatacak, özgürlükçü, anayasal demokrasiye sahip, çoğulcu ve katılımcı bir idareyi en kısa sürede tesis edecektir. Kalbimiz Mısır'la, hayır dualarımız Mısır'la, desteğimiz Mısır'la olmaya devam edecektir'' dedi. Yaşananların, Mısır karşısında sessiz, tepkisiz kalanlara, statükoyu savunanlara, demokrasiyi kendileri için hak, başkaları için lütuf görenlere ders olmasını diliyorum. Biz, Türkiye olarak, var gücümüzle barış demeye, var gücümüzle kardeşlik demeye, dayanışma demeye devam edeceğiz. Bölgede istikrarın, huzurun, refahın kazanması için çalışmaya, ter dökmeye devam edeceğiz. Büyük bir ülkeye, büyük bir millete yaraşan neyse, biz onu yaptık, onu yapmaya devam edeceğiz.''

 

'Bize dağları delmek yaraşır'

Erdoğan, buradan İstanbul'daki tüm Ordululara ve Ordu'daki vatandaşlara selam ve sevgilerini yolladığını dile getirdi. Orduluların kendilerinden hayır dualarını hiç eksik etmediğini ifade eden Erdoğan, Orduluların 12 Eylüldeki referandumda büyük oranında 'evet' diyerek kendilerine güçlü bir destek verdiğini kaydetti. Erdoğan, Ordu'nun tanıtımı için, Ordu'yu Türkiye'ye, dünyaya tanıtmak için kullanılan, ''Ordu oksijen şehridir, oksijen yurdudur, Ordu kalınacak şehirdir'' sloganına da işaret ederek, Ordu'nun yaylaları, kaleleri, camileri, hamamları, kümbetleri, fındığı ve zengin mutfağıyla görülmeyi, kalınmayı, yaşanmayı fazlasıyla hak ettiğini belirtti. Ordu'ya yapılan ulaşım yatırımlarıyla Türkiye'nin ve dünyanın Ordu ile bağlantısını yeniden tesis ettiklerini, yıllarca bitirilemeyen Bolu tüneli, Merzifon-Samsun yolu ve Karadeniz sahil yolunu tamamlayıp hizmete açtıklarını anlattı. Karadeniz'i doğrudan Akdeniz'e; bağlantı yollarıyla Anadolu'ya bağlayacak 653 kilometrelik yolun 133 kilometrelik bölümünün Ordu'da bulunduğunu anımsatan Erdoğan, dağları delerek çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Başbakan Erdoğan, ''Biz Ferhat'ız, Ferhat; siz Şirin'siniz; bize dağları delmek yaraşır. Deldik dağları Şirin'e ulaştık. Biz hani var ya, Ordu'nun dereleri var ya, 'Ordu'nun dereleri aksa yukarı aksa' diyoruz ya, işte biz o dereleri yukarı doğru akıttık ve akıtacağız. Hava ulaşımı noktasında Ordu'ya verdiğimiz sözü tutuyoruz. Kim ne derse desin, bizim ağzımızdan söz bir kere çıkar, çıkmıştır ve bu iş bitmiştir'' diye konuştu. OR-Gİ Havaalanı için yer tespitinin tamamlandığını, ihale aşamasında kullanılmak üzere ilk etapta 21 milyon lira Maliye Bakanlığı tarafından tahsis edildiğini ve belki mart ayında temel atacaklarını da anlatan Erdoğan, 81 vilayette, Türkiye'nin tamamında, yapamayacakları işin sözünü vermediklerini kaydetti.

Erdoğan, kim ne derse desin, kim hangi spekülasyonu yaparsa yapsın, kim hangi dedikoduyu üretirse üretsin, OR-Gİ Havaalanı'nı en kısa zamanda Ordu ve Giresun'a kazandıracaklarını ifade etti. Türkiye'nin içi boş vaatlerden, milletin, yalan siyasetinden, iftira siyasetinden, popülist siyasetten çok çektiğini de belirten Erdoğan, ''Bizim siyasetimiz hizmet siyaseti. Her zaman ifade ediyorum; biz, millete efendi olmak için değil, millete hizmetkar olmak için geldik. Üzerimizdeki emanetin farkındayız, idrakindeyiz. Bize oy versin ya da vermesin, 74 milyonun emanetini taşıdığımızın bilincindeyiz ve bu bilinçle hareket ediyoruz. Türkiye'yi büyütmek, ekonomiyi büyütmek, demokrasiyi yüceltmek, bu ülkenin itibarına itibar, gücüne güç katmak için 8 yıldır canla başla, gece-gündüz çalışıyor, koşuyor ve koşturuyoruz'' dedi.
 

'Siyasetimizde korku yok'

Erdoğan, bir Rizeli ve Karadenizli olarak baba ocağını terk etmenin, göç etmenin, büyük şehirde tutunma mücadelesi vermenin ne denli meşakkatli olduğunu çok iyi bildiğini de dile getirerek, babasının da 13 yaşında İstanbul'a geldiğini, memleketiyle de irtibatını hiç koparmadığını anlattı. Göçle birlikte büyük trajediler, acı dramlar yaşandığını, hasretin, özlemin, gurbetin üzerine, yokluk, ezilmişlik, dışlanmışlık eklendiğini de belirten Erdoğan, ''Bunları yaşadığımız için, bunları dinleyerek büyüdüğümüz için, tıpkı babalarımız gibi, doğduğumuz şehirde, büyüdüğümüz şehirde kendimizi gurbette hissettiğimiz için bu mücadeleye elimizi, bedenimizi, yüreğimizi koyduk. Hani diyor ya şair; öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya'' şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, bir yandan, İstanbul'u sahiplenirken, İstanbul'un derdine, meselesine çözüm üretirken, diğer yandan sılayı, diğer yandan baba ocağını, Anadolu'yu, Trakya'yı büyütmenin, oraları yeşertmenin, oraları ellerinden tutup ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiklerini de ifade ederek, artık Rizeli genç, Trabzonlu, Artvinli, Giresunlu, Ordulu gencin, şehrini, baba ocağını terk edip, zorunlu olmadıkça gurbete gitmesini istemediklerini de söyledi. Şu anda 81 vilayetin şantiye halinde olduğunu, yollarla, konutlarla, okullarla, hastanelerle, adalet saraylarıyla, kamu ve özel sektör yatırımlarıyla 81 vilayetin çehresinin değiştiğini de vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin 81 vilayetinden umut ve heyecan fışkırdığını kaydetti.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bizim siyasetimizde korku yok, bizim siyasetimizde korkutmak yok; bizim siyasetimizde dedikoduyla sanal korkularla, sanal tehditlerle ayakta kalma çabası yok. Bizim siyasetimizde özellikle başkalarının yaşam tarzına müdahale, yasaklama, kısıtlama yok. Bizim siyasetimizde istismar yok, kutsal değerleri, hassasiyetleri siyasete alet etmek yok. Bizim siyasetimizde karnından konuşmak, bizim siyasetimizde çark etmek, bizim siyasetimizde nabza göre şerbet vermek yok.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler