Muammer Aydın sert çıktı

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, ''Siyasi iktidarın, kendini anayasada belirlenen çizgiler içine çekmek yerine, anayasayı kendi çizgilerine çekmek istediğini'' öne sürerek, ''Anayasalar her gelen iktidarın kendine doğru yontacağı metinler değildir'' dedi.

Muammer Aydın sert çıktı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.11.2008 - 14:03

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, İstanbul Barosu'nda düzenlediği basın toplantısında, güncel konulardaki hassasiyetlerini belirtmek istediklerini belirterek, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde önceden planlanmış sinsi ve gizli planın yeniden gündemde olduğunu söyledi.

Aydın, şöyle konuştu: ''Ulusal birliğimizi ve üniter yapıyı bozmaya çalışan bu eylem ve tavırlardan kazançlı çıkanların kimler olduğunu ve emperyalist güçlerin bu olaylardaki etkilerini iyi anlamak gerekir. Yaşanan olayların ABD'nin Büyük Orta Doğu Planı çerçevesinde uygulamaya geçilen alt planlarından yalnızca biri olduğu açıktır. Kamuoyuna AKP-DTP çekişmesi gibi sunulmak istenen olay aslında bu denli basit değildir. Gerçekte birileri perde arkasında kendi güçlerini test etmekte ve bir taşla iki kuş vurmayı amaçlamaktadır. Yaşanan olayları halka maletmek elbette doğru değildir. Ancak bu tür olayların zamanla halk içinde kökenlerin savaşına dönüşeceğini, 21. yüzyılda kökenlerin savaşının utanç verici olduğunu ve uzlaşılmaz engeller doğuracağını da akıllardan çıkarmamalıyız.''

''Kepenk kapatmak, araba yakmak ve başkaldırı senaryoları düzenlemenin demokratik tepkiler olarak yorumlanamayacağını'' anlatan Aydın, ''yasa dışı örgütün bölgede halk üzerinde büyük baskı ve tehdit oluşturduğunu, bunun önüne geçmek için gerekli yasal önlemlerin sivil halkın hak ve özgürlüklerini zedelemeden ivedi şekilde alınması gerektiğini'' söyledi.

Aydın, ''Demokratik cumhuriyet'' tartışmalarıyla Cumhuriyet'in nitelik ve içeriğinin değiştirilmek istendiğini ifade etti. Aydın, bu söylemdeki amacın ''ulus devlet anlayışına son verilerek, yerine 'bölgeli devlet' ya da 'federe devlet' modelinin getirilmesi olduğunu'' dile getirerek ''Bu konuda hem siyasi zümre içinde, hem dışarıda gerekli işbirliği sağlanmıştır. Bu işbirliğinin ürünü modeller ülkemize dayatılmakta ve terörün sonlandırılması için olmazsa olmaz çözüm önerileri olarak sunulmaktadır. Oysa bu modellerle amaçlanan terörün değil, ulusal Kurtuluş Savaşı ile kurmuş olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'nin sonlandırılması ve Misak-ı Milli sınırlarının parçalanmasıdır'' diye konuştu.

''Bir diğer önemli sorunun da siyasi iktidarın yargı ve Anayasa Mahkemesi kararları karşısındaki tutumu olduğu'' görüşünü dile getiren Aydın, şunları kaydetti: ''Siyasi iktidar, kendini anayasada belirlenen çizgiler içine çekmek yerine, anayasayı kendi çizgilerine çekmek istemektedir. Bilindiği üzere, anayasalar kolayca değiştirilen, her gelen iktidarın kendine doğru yontacağı metinler değildir. Anayasa bir toplum için uzlaşma sözleşmesidir. Toplumun ve kamunun birçok kurumuyla kavgalı olan bir anlayışın anahtar sözcüğü 'uzlaşma' olan anayasayı değiştirirken ortak akılla hareket etmesini beklemek iyi niyetli ve boş bir beklentidir.''

 

Adli tıp raporu

Hüseyin Üzmez davasındaki Adli Tıp Kurumu raporunun ''yargı bağımsızlığı ilkesinin yara aldığı bir boyut olduğunu'' ifade eden Aydın, ''bilimsel olarak irdelenmesi gereken raporun düzenlenmesinde sıradışılık varsa sorumluları hakkında soruşturma açılması ve kurumun yara almasının önüne geçilmesi gerektiğini'' söyledi. Cinsel suçlardaki sorunun cezaların azlığı olmadığını dile getiren Aydın, ''Sorun, çocuk cinselliği ile ilgili toplumsal bakış açısı ve ceza yasası düzenlemelerinin çakışması nedeniyle yasa uygulayıcılarının takdirlerini toplumsal düzeni korumaktan yana kullanmalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle çocuklara yönelik cinsel istismar suçu yeniden tanımlanmalıdır'' dedi.

Aydın, özellikle yabancı sermayeli bankaların kredilerini geri çağırmaya başladığı, çeklerin de üzerlerindeki tarihten önce tahsil edildiği ya da arkasının yazdırıldığı yönünde ciddi yakınmalar olduğunu öne sürerek, bu tavrın düzeltilerek reel sektör ile küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin tehlikeden kurtarılması gerektiğini ifade etti.

 

Sorular

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Aydın, eski York Düşesi Sarah Ferguson'un SHÇEK yurtlarında yaptığı gizli çekimlere ilişkin bir soru üzerine, Türkiye'den yetkililerin başka bir ülkeye giderek o ülkenin sorunlarını deşifre etmesi gibi bir olaya hiçbir zaman tanık olmadığını kaydetti.

Aydın, ''İngiliz düşesinin, yahut ABD büyükelçisinin, Avrupa'dan heyetlerin gelip de Güneydoğu'da incelemeler yapmasını ve buralarda özel görüşmeler yapmalarını, benzeri tavırlarını anlayabilmek mümkün değildir. Bunun adına demokrasi diyemez hiç kimse. Ancak biz kendimizi kendimiz denetlemeliyiz. Her şeyden önce bunu biz kendimiz yapmalıyız'' dedi.

''Ergenekon'' davasına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Aydın, baro olarak süreci başından beri izlediklerini belirterek, davanın arkasından gelecek bir iddianamenin daha geciktirilmeden hazırlanması gerektiğini söyledi.

Aydın, davanın görüldüğü mahkeme salonunun da şüphelilerin adil yargılanma hakkına kavuşması için cezaevi sınırları dışına çıkarılması gerektiğini savundu.
Aydın, anayasanın değiştirilemeyecek ilk 4 maddesinin tartışılmasına ilişkin bir soruya da şu yanıtı verdi:
''Birileri istedi diye anayasanın ilk 4 maddesi değiştirilemez. Bu ülkenin kuruluş değerlerine uygun olan anayasal düzenlemeleri değiştirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Atatürk bu Cumhuriyeti kurarken üzerinde durduğu Cumhuriyet'in ilkeleri, Atatürk ilke ve devrimleri ve laiklik ilkesi hiçbir zaman değiştirilemeyecektir diye düşünüyoruz. Bir Anayasa yapılmak isteniyorsa, bu ülkenin kuruluş değerlerine sahip çıkarak, değiştirilemeyecek değerler olduğunu kabul ederek ve ortak akılla hareket ederek bir anayasa değişikliği yapmak lazım. Tartışmak istiyorlarsa biz onu fikir özgürlüğü içinde değerlendirelim, ama bunu yapmaya da hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini ifade edelim.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler