"Müzakereler devam edecek"

KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, 18 Nisanda yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da Kıbrıs'ta müzakerelere devam edileceğini belirterek, ''Cumhurbaşkanlığı makamında kim olursa olsun elbette müzakereleri bir anlaşma olması niyetiyle devam ettirecek'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.03.2010 - 17:53

Aydın Üniversitesinde, ''Kıbrıs'ta müzakere süreci ve son gelişmeler'' konulu konferans veren Eroğlu, Kıbrıs'ta bir anlaşma sağlanması konusunun bugün de gündemde olduğunu belirterek, anlaşma sağlanabilmesi için her iki tarafın niyetinin de bu yönde olması gerektiğini söyledi.

Kıbrıs Türk halkının zorlu mücadelelerle bugünlere geldiğini, İngiliz ve Rum yönetimi altında Türk olduklarının unutturulmak istendiğini ifade eden Eroğlu, ''Kıbrıs Türk halkı, Türklüğüyle övünen bir halk. Türklüğü ile dün de övünç duydu, bugün de, yarın da duyacak. O topraklarda Türklük mührünün ortadan kalkmaması için ne mümkünse yapacaktır'' diye konuştu.

Derviş Eroğlu, zaman zaman ''Eroğlu barış karşıtı, çözüm karşıtı'' diye seslerin duyulduğunu dile getirerek, savaşı gören ve bilen bir kişi olarak, barış düşmanı olmasının mümkün olmadığını kaydetti.

Kıbrıs'ta barışın bulunduğunu, eksik olanın bir anlaşma olduğunu vurgulayan Eroğlu, dolayısıyla barış değil bir anlaşma arayışı içinde olduklarını söyledi.

Yılardır anlaşma metinlerine uymayan ve referanduma ''hayır'' diyen tarafın Rum kesimi olduğuna dikkati çeken Eroğlu, ancak dünyanın çözüm istemeyen taraf olarak Türkleri gördüğünü, Türkiye'yi ve Kıbrıs Türk halkını suçladığını kaydetti.

Eroğlu, ''(Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün nedeni nedir?) sorusunu AB ve BM Güvenlik Konseyi kendi kendine sorması gerekirken bize soruyor. AB, Rumların üyelik müracaatlarını kabul etmemiş olsaydı, bugün Rum tarafı müzakere masasına AB üyesi bir ülke olarak değil, Kıbrıs'ta Türklerle anlaşma mecburiyeti olan bir taraf olarak oturmuş olacaktı'' şeklinde konuştu.


''Haklı olan tarafız"

Bu konuda Türkiye'yi ve Kıbrıs Türk halkını suçlamaya kimsenin hakkı bulunmadığını ifade eden Eroğlu, kendisi hakkında, Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda müzakerelerin kesileceği yönünde çeşitli çevrelerce yorumlar yapıldığını anımsattı.

Eroğlu, ''Biz haklı olduğumuz bir davanın peşindeyiz. Dolayısıyla haklı olduğumuza inandığımız için müzakere masasından kaçacak bir durumda değiliz. Haklıyız, hakkımızı tescil ettirmek için müzakere masasında müzakereyi sürdüreceğiz. Ama Rum tarafı kaçarsa ona bir diyeceğimiz yok. O zaman dünya gerçeği görür'' diye konuştu.

''(Hristofyas geldi bizlerle barış yapacak) türküleri, Cumhurbaşkanı seçildiği günden beri söyleniyor'' diyen Eroğlu, ''Biz nasıl Kıbrıs Türk halkının seçtiği insanlarsak ve onların menfaatlerini korumak düşüncesindeysek Hristofyas da Rumların seçtiği devlet başkanı, dolayısıyla seçilen kişi bizi değil kendi halkını düşünecektir'' şeklinde konuştu.

Müzakerelerin iki yıldır devam ettiğini ve yargı meselesi dışında hiçbir sorun üzerinde anlaşılamadığını kaydeden Eroğlu, şöyle devam etti:
''Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da müzakereler devam edecek. Ben seçilsem de seçilmesem de Cumhurbaşkanlığı makamında kim olursa olsun müzakereleri bir anlaşma olması niyetiyle devam ettirecek. Yalnız şöyle bir gerçek var, (Türkler anlaşmaya mecburdur. Rum tarafının bir mecburiyeti yoktur). Böyle dendiği sürece Rum tarafı sizden taviz ister. Dolayısıyla ne kadar biz anlaşmaya mecbursak, Rum tarafı da o kadar mecburdur noktasına gelmediğimiz sürece Kıbrıs'ta bir anlaşma olması mümkün değildir. Tarafların iyi niyetle müzakereleri sürdürmesi gerekir. Bir tarafın anlaşma niyetiyle oturmasıyla olmaz. Biz yıllardır Rum tarafının iyi niyetle anlaşma masasına oturduğunu görmedik. Zaman içerisinde dünyanın da sabrı taşacak. Bizim de bir sabrımız var. Ömrümüz müzakerelerle geçti, daha da ne kadar geçeceğini bilemiyoruz. Ama bunun da bir sonu olması gerekir. Çünkü müzakere masasında Kıbrıs konusunda tartışılmayan, konuşulmayan konu kalmamıştır. Eğer anlaşmaya niyet varsa kısa zamanda anlaşma olur.''

Kıbrıs'ta iki devlet ve iki halk gerçeğinden hareketle bir anlaşmanın yollarının aranması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, ''Bunu ararken de (Bu devlet kurulurken ben ağladım) dememek lazım. (KKTC devleti kurulurken ben ağladım) derseniz, siz bu devleti müzakere masasında fazlasıyla savunamazsınız. KKTC'yi ancak bu devletin kuruluşunu ayakta alkışlayanlar savunabilir'' dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, ''Ben seçilmezsem AK Parti politikası da kaybeder'' şeklinde açıklamaları bulunduğunu ifade eden Eroğlu, devlet politikalarının kişilere bağlı olmadığını ve bu gibi sözlerle bir yere varmanın da mümkün olmadığını söyledi.

Seçim öncesinde ABD Dışişleri Bakanlığının Cumhurbaşkanı Talat'ı davet etmesinin ve AB'deki bazı açıklamaların seçimlere müdahale olduğunu savunan Eroğlu, ''KKTC devletiyle halkımızla demokratik yapımızla seçimlerimizle dünya oynamasın. Bize demokrasi dersi gereği yoktur. Bize gerçekleri gören taraflar lazımdır'' şeklinde konuştu.


''Nerede bunun adaleti?"

AB'nin KKTC'ye ambargo uygulamasını da eleştiren Eroğlu, şöyle devam etti:
''Sanki biz İran gibi atom bombası yapıyoruz, dünyayı tehdit ediyormuşuz gibi ambargo altındayız. Nerede bunun adaleti? Eşit egemen bir halkız. Eşit egemenler ancak birbiriyle anlaşma yapabilir. Yoksa bir devletle bir toplumun yapacağı anlaşmadan ortaya çıkacak azınlık haklarıdır. Onurumuzla bu topraklarda yaşayacak bir anlaşma istiyoruz. Bu bir sabır yarışıdır. Ama her sabrın da bir sonu vardır. Türkiye'yi ve Kıbrıs Türk halkını suçlamakla bir yere varılamaz.''

Konferansın sorular bölümünde, daha önce yaptığı ''Cumhurbaşkanı seçilirsem hükümete de başkanlık yapacağım'' açıklamasına açıklık getirmesi istenen Eroğlu, KKTC Anayasası'na göre Cumhurbaşkanı'nın zaman zaman Bakanlar Kuruluna başkanlık yapabileceğini belirterek, kendi tecrübesinden hükümetlerin yararlanması gerektiği düşüncesini ifade etmek için bu sözleri sarf ettiğini kaydetti.

Konferansın sonunda Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın, KKTC Başbakanı Eroğlu'na plaket sundu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler