"Ne oldu sizin NATO dayanışmanıza?''

TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi ve CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen, ''Irak'tan İran'a saldıran teröristler bile yakalanıyor ama Türkiye'ye saldıran teröristler ne gözaltına alınıyor, ne yakalanıyor" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.12.2010 - 12:38

Türk Atlantik Konseyi'nin Antalya Belek'te düzenlediği 18. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı çerçevesinde gerçekleştirilen ''2020'ye Doğru NATO: Yeni Fırsatlar ve Zorluklar'' panelinde konuşan TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi ve CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen, füze savunma sistemine bakıldığında ilgili ülkelerin politikalarını tartışmayı bırakmak gerektiğini söyledi.

Hem NATO müttefiki ülkeler, hem de ortaklık yapılan ülkeler için füze savunma sistemine sahip olmanın gereklilik olduğunu belirten Öymen, ''Bunun gerekliliği ile ilgili sorun yok. Sorun bu sistemin nasıl yerleştirileceği ve nasıl yönetileceği'' dedi.

Sistemin Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne yerleştirilmesinden sonra radar sisteminin yerleştirilmesi için Türkiye'nin katkısının talep edildiğini hatırlatan Onur Öymen, şöyle konuştu:
''Niye bu radarları Türkiye'ye koyalım? Bu bir coğrafi gereklilik midir? Bu olmaksızın yapılamaz mı? Çek Cumhuriyeti ve Polonya'daki sistem kurulduğunda NATO, 'Bizim hedefimiz Rusya değil, hedefimiz İran ve Kuzey Kore' diyordu. Dahası, biz şunun da farkındayız ki, Alaska'da kullanılan füze savunma kapasitesi olan füzelerin 3 bin kilometre menzili var. Bu da şu demek, kısa menzilli radar sistemlerini Türkiye'ye kurmanıza gerek yok. Çünkü bu komşu ülkelerin bir çatışma anında ilk saldıracağı nokta olacak. Özellikle bu radarları nereye yerleştirmek lazım? Muhtemel düşmanın ulaşamayacağı yere yerleştirmek lazım. İsmini belirtmediğimiz ülkenin füze menzili 2 bin 500 kilometreyi aşmıyor. İlk soru şu oluyor, 'Niye bu radar sistemini kuruyoruz o zaman Türkiye'ye?' Sızdırılan belgelere bakınca şunu anlıyoruz: Bizim ABD'li dostlarımız bu radarları Türkiye'ye kurmakta ısrarcı. Niye peki? Bu füze sistemlerini bu füzelerin menzili dışına yerleştirmek daha mantıklı değil mi?''

Öymen, Türkiye'nin ortak füze savunma sistemine katılıp katılmaması gerekliliğini sorgulamadıklarını, ancak radarların Türkiye'ye kurulup kurulmamasını sorguladıklarını bildirdi. Geçmişte NATO ile füze konusunda Türkiye'nin ''acı tecrübeleri'' olduğunu vurgulayan Öymen, bunlardan en yakınının ikinci Körfez Savaşı'nda yaşandığını ve Türkiye'ye bu savaş sırasında ''Patriot'' füzesi verilmediğini hatırlattı.

''Teslim edilen terörist sayısı sıfır"

Onur Öymen, 1990 yılında yapılan Washington Zirvesi'nde terörizmin, Türkiye'nin taleplerine karşın tehdit konusu olarak 5. madde kapsamına alınmadığını anlattı.
Terörün 11 Eylül saldırılarının ardından 5. madde kapsamına alındığına dikkati çeken Öymen, ''11 Eylül saldırıları sonrasında, tek bir gecede, yarım saat içinde NATO bu durumu madde 5 kapsamında değerlendirdi'' dedi. Bu terörist saldırının NATO'nun ortak güvenliğine tehdit olarak görüldüğüne değinen Onur

Öymen, şöyle devam etti:
''Bu beni şaşırttı. Yeni stratejik konseptte buna herhangi bir atıfta bulunulmadı. Yani terörizmin madde 5 kapsamında bulunmasına ilişkin madde yok. Madde muğlak ifadelerle dolu. Terörizm madde 5 kapsamında değerlendiriliyor. Dayanışma kavramına atıfta bulunmak istiyorum. NATO kapsamında bizim anahtar kelimemiz 'Dayanışma'. Dayanışma olmadan NATO'nun gerekliliğini sorgulamak zorunda kalabiliriz. Dayanışma terörle mücadelede gerçek ve güçlü bir işbirliğini gerektirir.''.

''Terörle mücadeledeki işbirliği çıkmaz sokak gibi'' diyen Öymen, şöyle devam etti:
''Tek bir terörist bile iade edilmedi Avrupa ülkeleri tarafından. Bizim NATO müttefiklerimiz tarafından herhangi bir iade yapılmadı. Yani terörle mücadele konusunda bizim çok dikkatli olmamız lazım. Bazı Avrupalı liderler diyorlar ki, 'Biz kediye kedi' deriz. Herhalde bunlar, 'balistik kedilerden' bahsediyorlar. Ama teröristlere gelince, herhalde teröriste de 'kedi' diyor bunlar. Teröriste 'Terörist dememiz ve buna göre davranmamız lazım. Terörle mücadele konusunda müttefik bir ülke olarak daha iyi bir işbirliğini hakettiğimize inanıyorum. İttifakımızın Irak'ta 130 bin askeri bulunuyor. Bütün terör örgütleriyle mücadele ediyorlar, tek istisna var, o da PKK terör örgütü. PKK Türk topraklarına saldırıyor, insanları öldürüyor, Kuzey Irak'tan Türk topraklarına sızarak yapıyorlar bunu. Niye PKK bu konunun tek istisnası onu da anlayabilmiş değiliz. Irak'tan İran'a saldıran teröristler bile yakalanıyor ama Türkiye'ye saldıran teröristler ne gözaltına alınıyor, ne yakalanıyor. İşin detaylarına inince daha dikkatli davranmamız gerekiyor. Biz dayanışmadan şunu anlıyoruz, NATO odalarında, toplantı salonlarında dayanışmadan bahsetmiyoruz, NATO'da dayanışma göstersek bile, eğer bir başka örgütün, kurumun salonlarında, odalarında diğer ülkelere zarar verecek faaliyet içindeyseniz ne oldu sizin NATO dayanışmanıza?''

 

''AB'ye üyelik denince Türkiye Asyalı''

Onur Öymen, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi kendi savunma sistemlerinin planlama ve komuta kontrol sistemlerine dahil etmeyi düşünmediklerini de söyledi. Bunun da Türkiye açısından başka bir soru işareti olduğuna değinen Öymen, Türkiye'nin dayanışmaya her yerde ihtiyacı olduğunu ifade etti. NATO üyeliği ile AB üyeliği arasında da büyük bir karmaşa olduğunu belirten Öymen, şöyle konuştu:
''Bazı NATO ülkelerinin bazılarının liderleri, 'Türkiye asla Avrupa Birliği'ne üye olmamalı' diyorlar. Türkiye Avrupa ülkesi değilmiş onlara göre. 50 sene önce Avrupa Konseyi'ne katıldığımızda Avrupa ülkesiydik de, şimdi mi Asya ülkesi olduk? Türkiye birçok Avrupa örgütünün üyesiyken Avrupalı, AB'ye gelince bizim Avrupa ülkesi olmadığımızı keşfediyorlar. Kıbrıs Adası dünyanın hiçbir haritasında Avrupa kıtasında gösterilmiyor, ama üye olabiliyor. Bu sorular cevaplandırılması gereken sorular. Eğer birbirimizle dürüst konuşursak belki geleceğimizi, işbirliğimizi daha kolaylaştırabiliriz.''

''PKK konusunda işbirliği bekliyoruz''

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Mehmet Ceylan da, Öymen'in konuşmasının ardından söz alarak terörizm konusuna değindi. Türkiye Cumhuriyeti'nin terörizm yüzünden onbinlerce gencini kaybettiğine dikkati çeken Ceylan, Türkiye'nin NATO'nun güvenliğine ve savunmasına 50 yıldan fazla süredir katkıda bulunduğunu hatırlattı.
İttifak üyesi ülkelerden Türkiye'nin terörizm konusundaki sıkıntılarını azaltma noktasında işbirliği ve dayanışma beklediklerine değinen Ceylan, şöyle konuştu:
''Bu zamana kadar PKK terör örgütünün Avrupa'da çok büyük desteği var. Pek çok terörist Avrupa'da barınıyor. Şu ana kadar NATO üyesi ülkelerden dahi bir tane bile terörist Türkiye'ye teslim edilmiş değil. Bundan doğrusu rahatsızlık duyuyoruz. Hangi terörizmin 5. madde kapsamına gireceği, gelecek dönemde de NATO çerçevesinde tartışma konusu olacak. 11 Eylül saldırıları 5. madde kapsamına girebiliyorsa, PKK terör örgütü de bugün Türkiye'ye dışarıdan geliyor, dışarıdan bir tehdittir, bir NATO ülkesi olarak. Bu tartışma konusudur. Bu konuda daha fazla işbirliği bekliyoruz.''
 

Çağrı Erhan'ın konuşması

Türk Atlantik Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan da, farklı kesimlerden insanları biraraya getiren konferansın çok yararlı geçtiğini kaydetti.

NATO'nun sadece savunma amaçlı bir örgüt olmadığının da bu konferansta ele alındığını belirten Çağrı Erhan, ''NATO, küresel anlamda artık güvenlikten sorumlu bir örgüt haline dönüşmektedir'' dedi. Panelin tamamlanması ile birlikte konferans sona erdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon