'O villalar tam bir skandal'

İzmir İl Genel Meclis Başkanı Serdar Değirmenci, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la anılan Urla ilçesi Zeytineli köyündeki yıkım kararı bulunan kaçak villaların olduğu bölgeyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

'O villalar tam bir skandal'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.03.2014 - 22:14

İzmir İl Genel Meclis Başkanı Serdar Değirmenci, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la anılan Urla ilçesi Zeytineli köyündeki yıkım kararı bulunan kaçak villaların olduğu bölgeyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Konuyu araştırdıkça usulsüzlüklerin ortaya çıktığını belirten Değirmenci, “Biz bu işi takip edince bir baktık ki orda sonradan yapılan 4 villaya hiç ceza kesilmemiş. İdaremiz ne zaman kesmiş cezaları, 2010 yılında kesmiş, 2012 yılında da yıkım kararı almış. Demek ki bu 4 tane villa 2012 yılından sonra oraya kondurulmuş. Yani sayın Başbakanımızın oraya tatile geldikten ve o yeri gördükten sonra buraya 4 tane yeni villa yapılmış. Bunların ne tutanağı var, ne tespiti var, ne cezası var, ne de yıkım kararı var. Neden çünkü devlet memurları korkuyor. Daha önce villalara değenler hepsi yandı.” dedi. Değirmenci, bu kıyıların, bu bölgelerin yağmasına, talanına izin vermeyeceklerini belirterek dava açacaklarını söyledi.

5 Şubat'taki açılış konuşmalarında Urla’daki villalarla ilgili hem meclisi hem kamuoyunu bilgilendirdiğini belirten Değirmenci, “Çünkü bu direkt kendi yetki alanımıza giren bir konuydu, o yüzden bunu paylaşmıştım.” diye konuştu. Yeni gelişmeleri de tekrardan paylaşmak istediğini söyleyen Değirmenci İl Genel Meclisi mart ayı toplantısında şunları ifade etti: “Bildiğiniz gibi bu ruhsatsız ve kaçak durumda olan villalar önce il encümenimizce ceza kesildi, sonra yıkım kararı alındı. Daha sonra da yıkım kararına karşı villa sahipleri İzmir 4. İdare Mahkemesine il encümeninin kararının durdurulması, yürütmenin durdurulması ve iptali için dava açtılar. Mahkeme, villa sahiplerinin başvurusunu reddetti. Konu hala Danıştay aşamasındaydı. Bu arada İzmir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu bir karar alarak, bu 1. derecedeki sit alanında bulunan villaları 3. derece sit alanına yayma alanına aldı. Sadece 20 hektarlık bir alanı. Bu kararı alırken bilirkişi raporuna dayanarak bu kararı aldı. O günden bu yana hem benim girişimlerim hem İzmir’deki çeşitli kurum ve kuruluşların girişimleri bu bilirkişi heyetinin kimlerden oluştuğunu bir türlü biz öğrenemedik. Bu bilirkişi heyeti kimlerden oluşuyor. Bunlar bu raporu hazırlamak için ne kadar ödenek aldılar. Bu bilirkişiler muhakkak ki konularında uzman kişiler. Bu işin uzmanları, yani bir bilimsel raporun altına imza atan şahıslar neden kimliklerini saklar. Eğer bu rapor bilimselse bu rapor kamuoyundan niye gizlenir niye açıklanmaz. Bunu anlamak mümkün değil. Yani şeffaf devlet diyoruz, her tarafta devlet şeffaf olacak diyoruz, ama kapalı kapılar ardında karar alınıyor. Bu karar herkesin istemesine rağmen kamuoyuna açıklanmıyor, paylaşılmıyor.”

3. derece sit alanına çevrilmesi kararı alındıktan sonra itiraz için 15 gün süre askıya çıktığını kaydeden Değirmenci, sözlerine şöyle devam etti: "Kanun gereği bu kararlara sadece Valilik ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Kurumu itiraz edebilir. Bunun dışında başka kurumun itiraz etme hakkı yoktu. Bu süreç dolduktan sonra ancak bu kararın iptali için dava açılma hakkı var kanunda. Şimdi 3. derece sit alanına çevrildikten sonra tabi olay tamamlanmış olmuyor. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 20 hektarlık arazinin kurul kararına göre planını hazırlayıp Bakanlığa göndermesi ve onaylaması gerekiyor. Ondan sonra o 20 hektarlık alan yasal hale gelecek. Benim bildiğim kadarıyla İzmir’de binin üzerinde aynı şekilde alınmış yıkım kararı var. Ama sadece ‘Urla villaları’nın bulunduğu 20 hektarlık alana uygulama var.”

"4 YENİ VİLLA YAPILMIŞ HİÇ CEZA KESİLMEMİŞ"

Değirmenci, bu olay meydana çıktıktan sonra oraya giderek basın açıklaması yaptıklarını ve görüşlerini açıkladıklarını dile getirdi. Şimdiye kadar gözden kaçan önemli bir olayı dün öğrendiğini söyleyen Değirmenci şunları söyledi: “Yani bu villalar konusunu deştikçe altında başka yolsuzluklar çıkıyor. Bu villaları yapanlardan bir tanesi yeni bir şey yapılmadı demişti. Bakıldığında yeni villalar yapıldığı görüldü. Böylece o kişinin doğru söylemediği ortaya çıktı. Biz bu işi takip edince bir baktık ki orda sonradan yapılan 4 villaya hiç ceza kesilmemiş. Tespitli tutanağı yapılmamış, yıkım kararı alınmamış. Bu daha önce ceza kesilen, yıkım kararı alınan villalar bundan önce yapılan villalarmış. İdaremiz ne zaman kesmiş cezaları, 2010 yılında kesmiş, 2012 yılında da yıkım kararı almış. Demek ki bu 4 tane villa 2012 yılından sonra oraya kondurulmuş. Yani Sayın Başbakanımızın oraya tatile geldikten ve o yeri gördükten sonra buraya 4 tane yeni villa yapılmış. Bunların ne tutanağı var, ne tespiti var, ne cezası var ne de yıkım kararı var. Neden çünkü devlet memurları korkuyor. Daha önce villalara değenlerin hepsi yandı. Şimdi gidip o tutanağı tutmaktan devlet görevlileri korkuyor. Neden korkuyor, Başbakan oraya geldi, orda tatil yaptı veya telefon tapelerinde olduğu gibi o villalar onlara yapılıyor. Böyle devlet anlayışı olur mu? Böyle bir uygulamayı kabul etmek mümkün mü? Bu tam bir skandal. Ben buradan görevini yapmayan devlet görevlilerini de göreve davet ediyorum. Diğer sade vatandaşa ne uygulandıysa, bundan öncekilere ne uygulandıysa yeni ortaya çıkan 4 kaçak villaya da aynı uygulama yapılmalıdır. Tabi bundan sonra bu uygulamayı yapabilirler. Giderler tutanakları tutarlar, tespitini yaparlar, cezayı keserler, yıkım kararını da alabilirler. Ama bu arada da bakanlık orası için yeni bir plan yapıp bakanlığa onaylatıp bu yeni yapılanlarla birlikte bunlar yasal hale gelebilir. Ama burada iz bıraktılar, biz varız. Bunu yasal yollardan bu 3. dereceye çevirme kararına İzmir’deki bir kısım çevreci kuruluşlarla ve avukatlarla dava açıp bu kıyılarımızın, bu bölgelerimizin yağmasına, talanına izin vermeyeceğiz. Mahkemelerde bu işin iptali için ne gerekiyorsa onu yapacağız.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler