Obama'yı bekleyen dış politika gündemi
ABD Başkanı Barack Obama'yı ikinci döneminde dış politika alanında başta Suriye krizi ve İran'ın nükleer dosyası olmak üzere Türkiye'yi de ilgilendiren yoğun bir gündem bekliyor.
Ülkedeki seçim atmosferi nedeniyle adeta askıya alınan Obama'nın yurt dışı gezileri ve yabancı konukların Washington ziyaretleri, seçimlerin neticelenmesiyle yeniden başlayacak.
Suriye krizinde yeterli inisiyatif almadığı şeklinde Türkiye ve bazı uluslararası çevrelerden eleştiriler alan Obama yönetiminin, yeni dönemde daha aktif bir tutumunun olup olmayacağı merak konusu.
Birçok gözlemci, ABD'nin Suriye politikasında çok büyük bir değişiklik beklenmemesi gerektiği görüşünde ama Suriye'de can kayıplarının artması ve Türkiye, Ürdün gibi komşu ülkelere sığınan Suriyelilerin sayısının daha da artmasıyla derinleşen kriz, ABD yönetimi üzerindeki baskının büyümesine neden oluyor. Dolayısıyla, seçimleri kazanmanın ve kampanya dönemini geride bırakmanın verdiği rahatlıkla Obama'nın, Suriye cephesindeki gelişmelere bağlı olarak yeni adımlar atıp atmayacağı önümüzdeki süreçte görülecek.
Bölgede yeni bir savaş istemeyen ABD yönetiminin şu ana kadar izlediği politika, Suriyeli muhaliflere silah dışındaki yardımların sağlanması üzerine kuruluydu. Ancak yönetimin, seçimden sonra şimdi bu politikada da bir değişikliğe gidip gitmeyeceği sorusu yanıt bekliyor.
İran dosyası ve İsrail ile ilişkiler
İran'ın nükleer dosyası ve bu konunun ABD-İsrail ilişkilerine yansımaları da Başkan Obama'yı meşgul edecek önemli konulardan biri olacak. Obama yönetimi İran konusunda askeri müdahale dahil olmak üzere tüm seçeneklerin masada olduğunu açıklamış olsa da, İsrail'deki Binyamin Netanyahu hükümeti Obama yönetiminin askeri müdahale seçeneğini daha caydırıcı kılan bir politika izlemesini istiyor. Obama yönetimi bu ısrara olumlu yanıt vermezken, İsrail'in İran'ı tek başına vurma planları böylesi bir olayın sonuçları konusunda Washington'u bir süredir endişelendiriyor.
BM Genel Kurulu sırasında seçim çalışmaları nedeniyle hiçbir liderle ikili görüşme yapmayan Obama'nın, Netanyahu'ya da randevu vermemesi, rakibi Mitt Romney başta olmak üzere, ABD'nin İsrail'le ilişkilerinin gidişatını iyi görmeyen bazı çevrelerin tepkilerine neden olmuştu.
Obama'nın yeni dönemde İran konusundaki çizgisini koruyup korumayacağı Amerikan ve dünya kamuoyunun en çok merak ettiği soruların başında geliyor.
Aynı şekilde, ikinci Obama yönetiminin İsrail'le ilişkilerinin genel seyri de mercek altında. İlk döneminde İsrail'i hiç ziyaret etmeyen ve bu ülkeye son ziyaretini 2008 seçim kampanyası döneminde yapan Obama'nın, ikinci döneminde bir ziyaret düzenlemesi ihtimali ise yüksek.
Obama, gerek Beyaz Saray'daki ilk döneminde gerek seçim kampanyası sırasında, kendi başkanlığı döneminde İran'ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyeceklerini ısrarla vurgulamıştı. İsrail hükümetinin, Obama yönetimine sık sık bu sözünü hatırlatması ve daha sert bir tutum sergilemesini yönünde ısrarcı olması bekleniyor.
Arap Baharı ve Müslüman dünyasına açılım politikası
Arap Baharı bağlamında Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde meydana gelen gelişmeler de Obama yönetiminin yakından takip etmeyi sürdüreceği konulardan.
Bölgedeki demokrasi taleplerine tam destek veren Obama yönetimi, ilk döneminde, İslam dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesi ve özellikle George W. Bush döneminde Irak savaşı nedeniyle bozulan imajını düzeltme yolunda gayret sarfetti. Göreve gelişinin ilk aylarında, rakibi Mitt Romney'nin ''özür turu'' olarak nitelendirdiği Ortadoğu turuna çıkan ve Kahire Üniversitesi'nden Müslüman dünyasına hitaben tarihi bir konuşma yapan Obama, tüm bu gayretlerine karşın İslam dünyasındaki ABD imajısına istediği şekli verebilmiş değil.
ABD'de çekilen ve Hz. Muhammed'e haraket içeren filmin İslam dünyasında yarattığı infialin de gösterdiği üzere, bölge halklarında ABD'ye karşı büyük bir hoşnutsuzluk söz konusu. Amerikan karşıtlığı, hakaret içeren film gibi olaylarda bir anda kendini güçlü biçimde gösterebiliyor. Bu nedenle Obama'nın ikinci döneminde Müslüman dünyasına yönelik yeni açılım politikalarına ne kadar ağırlık vereceği, özellikle bölge halkının yakından takip ettiği konuların başında geliyor.
Afganistan ve diğer konular
Obama'yı bekleyen konulardan biri de, tamamlanma aşamasına gelen ve Amerikan kamuoyundan gereken desteği bulamamış olan Afganistan'daki savaş meselesi olacak. ABD, 2014 yılına kadar bu ülkedeki askerlerini tamemen çekmeyi planlıyor ancak ülkedeki her bir Amerikan askerinin ölümü, ABD kamuoyunda geniş tepki uyandırmaya devam ediyor.
Afganistan cephesinde yaşanacak gelişmeler ve Obama yönetiminin atacağı adımlar da, yeni dönemin öncelikli konularından biri olacak.
Rusya'yla ilişkiler konusunda özellikle füze kalkanı dosyası önemini koruyor. Bir uluslararası zirvede açık mikrofonu farketmeyerek dönemin Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev'e füze kalkanı için ''Seçimden sonra daha esnek olabilirim'' diyen Obama'nın yeni dönemdeki politikası merak ediliyor.
Obama'nın, 2008 seçim kampanyasında sözünü verdiği ancak şu ana kadar gerçekleştiremediği Guantanamo cezaevinin kapatılması için yeni bir adım atıp atmayacağı da yanıt aranan sorular arasında. Obama seçim öncesinde, konunun hala gündeminde olduğunu söyleyerek sözünü unutmadığı mesajını vermişti.
Bunun dışında Obama'yı ikinci döneminde, Asya'ya açılım politikası ve Çin'le ilişkiler, terörizmle alakalı konular, küresel ısınma gibi birçok dış politika ve ulusal güvenlik konusu meşgul edecek.
Yeni dışişleri bakanı kim olacak?
Amerikan kamuoyunun gündemini meşgul eden bir konu da, yeni dönemde görevini bırakacağını açıklayan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın yerine kimin geleceği sorusu.
Şu ana kadarki haberlerde bu göreve gelebilecekler arasında, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı ve 2004 başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı olan John Kerry, ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Susan Rice, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Donilon'ın isimleri geçti.
Bu arada Obama'nın, yine sürpriz bir isme görev verebileceği spekülasyonları da yapılıyor. Sürpriz isimler arasında da, eski Cumhuriyetçi senatör Chuck Hagel, yine bir Cumhuriyetçi olan ve seçim kampanyasında Obama'ya destek veren George W. Bush döneminin dışişleri bakanı Colin Powell ve CIA Direktörü David Petraeus'ın adları dillendiriliyor.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması