Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılarının Yetkilerinin Sınırları -II-

Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılarının Yetkilerinin Sınırları -II-
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.02.2010 - 06:55

Özel yetkili cumhuriyet savcılarının CMK 250. madde kapsamındaki suçlardan dolayı, bu kişilerle ilgili soruşturma yapma yetkileri bulunmamaktadır. Somut ve açık düzenlemeye karşın, norma, yanlış anlam verilerek soruşturmanın yapılması hallerinde her tür hukuksal sorumluluğun gerekeceği ve bu yönde görüş veren izin mercilerindekilerin de aynı kapsamda değerlendirilmelerinin zorunlu olması karşısında soruşturma makamı resen harekete geçmelidir.

 

Bir il valisinin CMKnin 250/1-b maddesinde yazılı bir örgütün faaliyeti çerçevesinde seçim suçu işlemesi halinde özel yetkili cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını kabul etmek o dönemde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınmamış yetkinin kullanılmasına cevaz vermek anlamına gelirdi. Bu husus CMK 250/1-b maddesinin varlığına karşın, verilen örneğe bağlı olasılıkta yapılan düzenlemelerden sonra dahi soruşturma yapabilme yetkisi özel yetkili cumhuriyet savcına verilmemiş; 298 sayılı kanunda, 5728 sayılı kanunla yapılan değişiklikle ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınmıştır. (298 S.K. m.174)

Yetkileri yok

Ağır cezalık ve suçüstü halleri anılan düzenlemelere istisna oluştururlar. Bu takdirde de genel yetkili Cumhuriyet Savcıları soruşturma yapmaya yetkilidirler. Özel yetkili Cumhuriyet Savcılarının bu halde de yetkileri bulunmamaktadır.

Öte yandan 5235 sayılı Kanuna göre (m.16/1) savcılık teşkilatının ancak kurulmuş mahkeme nezdinde görev yapabileceğine ilişkin kural göz önüne alındığında, özel yetkili cumhuriyet savcısının nezdinde görev yaptığı mahkemede açamayacağı bir dava için soruşturma yapamayacağı açıktır. Soruşturma yapacağı, ancak nezdinde görevi söz konusu olmayan Yargıtayın ilgili ceza dairesinde dava açacağını akla getirmek ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına veya Başsavcı vekiline dahi verilmemiş yetkinin özel yetkili cumhuriyet savcısına verildiğini kabul etmek olur ki bunun da abesle iştigal etmek olduğu açıktır.

Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinin 3. fıkrasının ikinci cümlesi özenle ve dikkatle okunarak birinci cümle ile bağlantısı incelenmelidir. İkinci cümlede, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler denildiği halde gerek değişiklikten önce ve gerekse değişiklikten sonra askeri mahkemelerin görevlerine vurgu yapılmaktadır. Değişiklik öncesi savaş ve sıkıyönetim hali olmasa dahi bu halleri de kapsayacak şekilde askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklı tutulmuş. Değişiklikten sonra ise anılan mahkemelerin 250/1. madde kapsamındaki suçlar yönünden sadece savaş ve sıkıyönetim halinde görevlerine ilişkin hükümler saklı tutulmak suretiyle askeri mahkemelerin görev alanı daraltılmıştır.

Görüldüğü üzere CMKnin 250/3. madde fıkrasının ikinci cümlesi iki ayrı düzenleme getirmektedir; ve esasen ikinci cümlede Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler denildikten sonra askeri mahkemelerin görevlerine ilişin hükümler arasında İLE bağlacı konulmuştur. İkinci cümlenin birinci hali başlı başına bir düzenleme olup hükümlere vurgu yapılmakta, devamındaki askeri mahkemelerin görevi gibi Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın göreviyle ilgili sınırlama yapmaksızın cümlede hükümler ibaresiyle bu kişilerle ilgili soruşturma ve kovuşturma usullerinin bir bütün olarak korunduğu öngörülmektedir.

Aksine bir yaklaşım, anılan kişilerle ilgili düzenlemeleri yani hükümleri ikiye bölerek söz gelimi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararı aranmaksızın (A.Y. m. 105/son), Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyelerini, Meclis soruşturması ve kararına (A.Y. m. 100) gerek kalmaksızın CMK. 250/1. maddesinde yazılı suçlardan birini işledikleri iddiasıyla soruşturma altına alarak Yüce Divanda dava açmak yetkisinin özel yetkili cumhuriyet savcısında olduğunu kabul etmek anlamına gelir ki, öncelikle somut normun ve bu konudaki başta anayasa olmak üzere tüm diğer düzenlemelerin böyle bir yorumu olanaksız kıldığı belirtilmelidir. Anayasa Mahkemesinde ve Yargıtayda yargılanacak kişiler hakkında soruşturmayı özel yetkili cumhuriyet savcılarının yapamayacaklarına ilişkin düzenleme, bu kişilerin kamudaki konumlarından ve görevlerinin niteliğinden kaynaklanmaktadır.

Sonuç:

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilerle ilgili soruşturma usulleri özel olarak düzenlenmiş olduğu için genel kanunun somut düzenlemesinin (CMK. 250/3) de bu şekilde yapılması, yasa yapım tekniğinin gereğidir.

Bu nedenle soruşturma başlıklı CMKnin 251. maddesi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişileri ilgilendirmemektedir. Bir başka ifadeyle özel yetkili cumhuriyet savcılarının CMK 250. madde kapsamındaki suçlardan dolayı, bu kişilerle ilgili soruşturma yapma yetkileri bulunmamaktadır.

Somut ve açık düzenlemeye karşın, norma, yanlış anlam verilerek soruşturmanın yapılması hallerinde her tür hukuksal sorumluluğun gerekeceği ve bu yönde görüş veren izin mercilerindekilerin de aynı kapsamda değerlendirilmelerinin zorunlu olması karşısında soruşturma makamı resen harekete geçmelidir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler