Özerklik savaşı
PYD ile El Nusra arasında daha önce de çatışmalar yaşanmış olsa bile son günlerdeki diğerlerinden farklı olarak 'final çatışması' özelliği taşıyor.
Türkiye kamuoyunda PKK’nin Suriye’deki kolu olarak kabul edilen Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) zaman zaman özellikle ÖSO içerisinde de yer aldığına inanılan cihatçı El Nusra Cephesi ile sık sık çatışmış olması, PYD’nin de çatıştığı bu güç gibi Suriye rejimine muhalifi olduğu düşünüldüğünde garip karşılanıyor. İlk akla gelen, bu iki gücün, faaliyet gösterdikleri alanlarda hâkimiyet kavgasına girişmiş olmaları.
El Nusra’nın (benzeri diğer örgütler gibi) Türkiye tarafından yönlendirildiği, PYD’nin de bundan hep yakındığı bilinmedik bir durum değil. Şimdi bu yakınma, PYD ile El Nusra arasında sıcak çatışmaya döndü. Daha önce de zaman zaman bu tür çatışmalar yaşanmış da olsa özellikle son günlerde yaşanan diğerlerinden farklı. Çünkü Suriye’nin, bir yıl önce terk ettiği bölgelerde hâkimiyet kuran PYD liderliğindeki Kürt nüfusun özerklik ilan etmeye hazırlanması, bu ilandan önce orada Suriye’ye muhalif Türkiye destekli unsurların bölgeden çıkarılmasını gerektiriyor. PYD ile El Nusra arasındaki çatışma, bu nedenle yoğunlaşmıştır ve bu bir “final” çatışması özelliği taşımaktadır.
Çünkü Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, bir yıl önce hiç beklenmedik bir anda özellikle Türkiye için sorun olacak şekilde, ülkenin kuzeyini Kürtlerin denetimine bırakması, aynı zamanda Kürt muhalefetinin cihatçı muhaliflere katılmasını önledi. Şimdi o bölgelerde ilan edilecek bir özerklik, bu özerkliği korumak isteyen PYD’nin doğrudan doğruya Türkiye’yle de artık savaşır bir pozisyona girmesine neden olacak. Türkiye’nin Suriye konusundaki anlamsız politikasının tehlikeli sonuçlarının ilkidir bu.
Üç temel özellik
Suriye Kürtlerinin konumlarını belirleyen üç temel özellik var. Birincisi, inançlarıyla, inanç önderlerine sıkı sıkıya bağlı olmaları. Özellikle iki ad Suriye Kürtleri üzerinde çok etkili oldu hep. Suriye Başmüftüsü iken geçen aylarda öldürülen büyük İslam âlimi Kürt asıllı Ramazan el Buti ile eski başmüftülerden yine Kürt asıllı Keftaro, Suriye Kürtlerinin etkisinde kaldıkları en büyük dini liderler. Bu nedenle Suriye Kürtleri, hakları için rejimle çatışmalı oldukları halde, özellikle El Buti’nin başmüftü olarak, Suriye rejiminin yanında olunması gerektiği yolundaki fetvasının da etkisiyle Suriye muhalefetinin içinde yer almadılar. Bulundukları bölgenin yönetiminin Esad tarafından kendilerine verilmesi de bu muhalefetin içinde yer alma olasılıklarını ortadan kaldırdı.
Suriye Kürtlerinin ikinci temel özelliği, bölgenin en eski ve en etkili partilerinden biri olan, Halid Bagdaş’ın liderliğini yaptığı Suriye Komünist Partisi’nin (SKP) “Kürt entelijansiyası” üzerindeki etkisi. Söz konusu parti, ülke halklarını oluşturan bileşenlerin ortak bir cumhuriyette yaşamaları konusunda kararlı bir politika izledi. Antiemperyalist müdahalelere karşı “anayurt savunması” tezini de yıllardır başarıyla işleyen parti, Kürtleri kurulacak demokratik bir Suriye’nin ana unsurlarından biri olarak gördü. Suriye Kürtleri ülkede politika yapma olanağını çoğunlukla bu parti içinde bulduklarından, partinin programına Kürtler arasında hâlâ ciddi bir bağlılık var. Partinin seküler çizgisi de Kürtler arasında hayli taraftar toplamış durumda. Bu çizgiye El Buti ile Keftaro’nun ılımlı İslami yaklaşımı da destek verdiği için El Nusra tarzı selefi yaklaşım, Kürtler arasında rağbet toplamadı. Halep bölgesinde yaşayan Kürtlerin Alevi olmalarının da bunda büyük payı var elbette.
Suriye Kürtleri açısından önemli üçüncü özellik ise kimliksiz binlerce Kürt olmasına rağmen, sayıca az olsalar da ticarette, sanayide, sivil toplum kuruluşlarında etkin olan Kürt unsurların varlığı. Sisteme entegre olmuş bu unsurlar devletten de ekonomik olarak pay almış durumda. Bu konumun rejim değişikliği ile elden çıkması tehlikesi de her an var. O nedenle rejim yanlısı olmak bu kesimler için alınacak en gerçekçi tutum.
Kamışlı’nın stratejik önemi büyük
PYD - El Nusra çatışmasının Kamışlı yakınlarında yoğunlaşması da dikkat çekici. Burada önemli petrol kaynaklarının olduğu biliniyor. PYD’nin burada El Nusra’yı yenilgiye uğratması çok önemli. Buradan merkezi Irak hükümetinin denetimindeki bölgelere geçişi kolaylaşmış olacak. PYD ile El Nusra arasındaki çatışmaların yoğunlaşması Kürt Özerk Bölgesi’nin Suriye muhalifi gruplardan temizlenmesi amacına yönelik. Bu artık kesin. Çatışmanın tek nedeninin bu olduğu söylenemez. Beşşar Esad sonrası bir Suriye’de -ki bunun olması artık çok zor gibi- El Nusra ile PYD’nin bir arada olmalarına birçok nedenden ötürü olanak yok. Bunlardan en önemlisi PYD’nin temsil ettiği Kürtlerin kendilerini kesinlikle Suriyeli olarak tanımlamalarıdır.
PYD’nin devlet bağı
PYD’nin kendisi de devletle dolaylı bağı olan bir yapılanma. Suriye’deki tüm Kürtleri temsil ettiği iddiasında. Devlet ile PYD arasında her zaman bir köprü olageldi. Özellikle 80’li yıllardan kalma dinamikler sonucu PYD’nin ülkenin kuzeydoğusunda mahalli komiteler kurarak örgütlenen milisler şimdi bu komiteler aracılığıyla dışarıdan gelen muhaliflere karşı savaşıyor. Başından beri böyle bu. PYD’nin temsil ettiği Kürt tabanı, Suriye devletinin de üzerinde etkin olduğu tabanla aynı. Bu nedenle PYD asla ÖSO başta olmak üzere Suriye silahlı muhalefetinin içinde yer almadı.
Türkiye'den sevkıyat kolaylaşır
Şam Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Yuva, PYD-El Nusra çatışmasını değerlendirirken adı Türkçe “kaynağın başı” anlamına gelen Resulayn bölgesinin Halep vilayeti ile Kürtlerin yoğun yaşadıkları, zengin petrol bölgesi olan Haseke vilayeti arasında önemli bir güzergâh olduğunu belirterek bölgenin aynı zamanda Rakka vilayetine (Suriye’nin en önemli barajının olduğu mıntıka) açılan kapı olduğuna dikkat çekiyor. Yuva, “Bu bölgeyi kontrol eden kuvvet stratejik önemde olan bu üç bölgeye kolay sarkabilir” diyerek şu bilgileri veriyor: “El Nusra ve benzeri örgütler Türkiye’ye sıfır nokta olan bu kenti kontrol ettikleri takdirde Türkiye üzerinden silah ve militan sevkıyatını çok kolay yapabilirler. Bu gerçeklik PYD ve benzeri Kürt oluşumları için de doğrudur.”
Yuva’ya göre Suriye devleti PYD’nin El Nusra ve benzeri oluşumlarla savaşını desteklemektedir. Yuva, “Ayrılıkçı veya etnik söylemlerin PYD için bölgede etkin sonuç oluşturmayacağını” da vurgulayarak “Çünkü bölge yoğun Arap kabileleri ve köklü ve kalabalık Süryani toplulukları ile doludur. Ayrıca az miktarda da olsa Türkmen toplulukları vardır. Bir başka önemli husus özellikle Afrin bölgesinde yaşayan Kürtler Alevidir. Konumları itibarıyla ayrılıkçı söylemlerden uzaktırlar, ayrıca da dini-dar oluşumlarla bir arada olmazlar. Bu da PYD’nin daha dikkatli davranmasını zorunlu kılmaktadır” diyor.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'