"Paket Recep Tayyip Erdoğan projesidir"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasanın mutabakat belgesi olduğunu, bir siyasi partinin zihniyetinin dayatmasıyla değiştirilmemesi gerektiğini belirterek, "Huzurunuza getirilen paket bir AKP projesi, Recep Tayyip Erdoğan projesi olarak gündeme gelmiştir" dedi.
Meclis Genel Kurulu'nda, Anayasa değişikliği teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler devam ederken ilk sözü CHP Genel Başkanı Deniz Baykal aldı. Tarihi bir görüşme yapıldığını söyleyen Baykal, Türkiye'nin yapılacak anayasa değişikliği ile tarihi birikimine ters bir istikamete doğru çekilmek istendiğini kaydetti. Anayasa değişikliği paketinin 1982 anayasasının birçok maddesini değiştirmeyi amaçladığını kaydeden Baykal, yürürlükteki anayasanın bugüne kadar 16 kez değiştirildiğini ve 17'nci kez değişime gidildiğini kaydetti.
Baykal, "Anayasa'nın zaman içinde sık sık kapsamlı bir şekilde değiştirilmekte olduğuna tanık oluyoruz. Bu en kapsamlı, en dikkate değer değişim paketlerinden birisi. Bunun sadece madde sayısı açısından değil anayasanın özünü, temelini ilgilendirdiği için bunun geçmiş değişikliklerden daha temel olduğuna inanıyorum" dedi.
"AKP projesi"
17'nci değişikliğin önceki 16 değişiklikten köklü bir şekilde farklı olduğunu dile getiren Baykal, şöyle konuştu:
"İlk kez Türkiye'de çok köklü bir anayasa paketi sadece iktidar partisinin, kendi gündeminin, kendi zihniyetinin kendi tercihleri doğrultusunda değiştirilmek istenmektedir. Bu ilk kez karşı karşıya kaldığımız bir olaydır. Bundan öncekiler elbirliği, işbirliğiyle gerçekleşmiştir. Şimdi bir siyasi parti mutfağının çalışmasıyla, kendi kadrolarının oluşturmasıyla Türkiye'ye bir anayasa değişikliği önerilmektedir. Bu en temel anayasa zafiyetidir. Anayasa mutabakat belgesidir. Bir siyasi partinin zihniyetini dayatacağı bir çerçeve olmamalıdır. Genel mutabakatı yansıtan bir belge olmalıdır. Huzurunuza getirilen paket bir AKP projesi, bu bir Sayın Recep Tayyip Erdoğan projesi olarak gündeme gelmiştir."
"Türkiye'yi parçalamaya yönelik tartışmaların kaynağı haline gelecek"
Anayasa değişikliğiyle ilgili toplumsal bir talebe tanık olunmadığını, bu değişikliğin toplumun değil AKP'nin talebi olduğunu dile getiren Baykal, toplumun önünde çok ciddi meseleler olduğunu, yolsuzluk, ekonomik ve sosyal konular, ulusal bütünlüğü tehdit eden meselelerle karşı karşıya olunduğunu belirtti. Baykal, "Bunlar Türkiye'nin gerçek meseleleri. Türkiye terörü, tırmanan çatışmayı, şehitleri konuşuyor. İşsizliği sarsılmakta olan toplumsal bütünlüğü aç yatan milyonlarca insanı konuşuyor. Böyle bir ortamda AKP Türkiye'nin gündemini anayasa değişikliği ile kilitledi. Anayasa değişikliği işsiz insanların, ekonominin, çiftçinin talebi değil. AKP'nin Erdoğan'ın projesi. Onun ihtiyacıdır. Siyasi partilerle paylaştı mı, bunun bir önemi yok mu? Anayasa Türkiye'yi birleştirir. Anayasa bütünlüğü etrafında hepimiz o tartışmaları götürürüz. Bizatihi anayasanın kendisi Türkiye'yi ayrıştıran, parçalamaya yönelik çok tehlikeli tartışmaların kaynağı haline gelecek. Bir siyasi partinin iradesiyle dayatılmış anayasa söz konusu olabilir mi? Geçmişte böyle bir dayatma yokken niye şimdi seçime 1 yıl kala, 'dediğim dedik' diye bir anayasa dayatmanın makul bir tarafı var mı?" diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın 'ben yaptım oldu diye bu işler olmaz, mutabakat lazım, yoksa önümüze gelir' dediğini belirten Baykal, "Anayasa Mahkemesi başkanı sürecin başında uyarı yaptı. Ancak paket AKP'nin iç işi olarak başladı, öyle kaldı. Anayasa bizi barıştıracak belgedir, siz çatıştıracak bir belge haline dönüştürmeyi başarmak üzeresiniz. Mutabakat belgelerini kırıp döküyorsunuz. Şimdi, el atmadık anayasa kalmıştı, kendi çıkarınız doğrultusunda Türkiye'ye dayatmak için bu yola girmiş bulunuyorsunuz" dedi.
"Türkiye'yi freni patlamış, bir arabaya döndürürsünüz"
Baykal, Anayasa değişikliği teklifinin tümü üzerinde yaptığı konuşmada, pakette yargıyla ilgili düzenlemeleri hatırlatarak, "Bu anayasa üç temel erkten yargı erkini özensiz, usule aykırı bir yaklaşımla iktidarın siyasi hegemonyasına sokma belgesidir. Elde kalmış, bağımsızlığından söz edebileceğimiz tek erkten kimliğini alma, başbakanın kişisel hegemonyasına sokma girişimidir" diye konuştu. Baykal, teklifi, 'yargı sisteminin, parlamentoya, iktidara bazen yanlış diyecek bir fren işlevini yerine getirecek işlevini' ortadan kaldırmaya yönelik olarak da nitelendirdi. Baykal, "Türkiye'yi frensiz, freni patlamış, tepetaklak, yokuş aşağı giden bir arabaya döndürürsünüz" uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanlığının fren işlevi'nin ortadan kaldırıldığını belirten Baykal, "Bugün Cumhurbaşkanlığı freni olmayan, bir süre sonra yargı freni ortadan kalkacak bir iktidarın karakuşi zihniyetine Türkiye'yi teslim etmek tehlikesi ortaya çıkacaktır" dedi. Teklifin yargıyı tahrip etmeye yönelik bir proje olduğunu, bunun yargıya savaş açılarak yapıldığını söyleyen Baykal, Başbakan Erdoğan'ı da yargıyı boy hedefi haline getirmekle suçladı. Baykal, "Bu girişim, üniformasız, apoletsiz bir darbeyle yargıyı işgal etme girişimidir. Başbakan yargıya 'cübbenizi çıkarın' diyor. Bu değişikliğe bakınca görüyoruz ki Başbakan yargıçlara Recep Tayyip Erdoğan cübbesini giydirmek istiyor. Kendi cübbesini yargıçlara giydirmek istiyor" diye konuştu.
Baykal, paketin halk oylamasına gitmesi halinde tümünün oylanacak olmasını da eleştirdi. Milletvekillerinin teker teker oy kullanabileceğini ancak halka bu hakkın tanınmadığını söyleyen Baykal, "Milletvekillerine bu hakkı tanıyorsun da niye halka bu hakkı çok görüyorsun? Bu, milli iradeye sığıyor mu, halka saygıya sığıyor mu, demokrasi anlayışına sığıyor mu?" dedi.
Milletvekillerine çağrı
Baykal, HSYK'nin 'çok ince mekanizmalarla Adalet Bakanı'nın mutlak denetimi altına alındığını' da savundu. Baykal,"Türkiye'nin bağımsız yargı oluşturmak konusundaki tarihi mücadelesi noktalanacaktır. Bürokratik bir yargı, bürokrata dönüştürülmüş bir hakim gerçeği Türkiye'ye bu anayasa ile dayatılacaktır" dedi. Siyasi parti kapatmalarına ilişkin düzenlemeyi de 'evlere şenlik' olarak nitelendiren Baykal, hülle partileri kurulabileceğini, siyasi partileri kapatmanın fiilen imkansız hale geleceğini ifade etti. Baykal, "Partiler şiddet, terör, bölücülük yapsalar, milis yetiştirseler, milisleri kamplara götürüp askeri eğitim verseler, genel merkezlerinin altına silah ve cephane deposu kursalar dahi kapatılmamaları mümkündür. Bu, hangi zihniyeti temsil ediyor, gerçekten anlamak mümkün değil. Bu, açıkça Türkiye'nin talebi olmaktan tamamen uzak, Sayın Başbakan'ın önümüzdeki seçim sonrasında ortaya çıkacak siyasi denge içinde kendisini ve AKP'nin üst yönetimini güvence altına alma ihtiyacı içinde çıktığı bir arayıştır" diye konuştu. AKP milletvekillerine çağrıda bulunan Baykal, 'AKP'li sağduyu sahibi milletvekillerinin bu gidişe fırsat vermemesinin tarihi bir sorumluluk olduğunu' belirtti.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti