Politikacılardan uzakta politikaları tartışmak...

Politika dünyasının ilgi ve çekim alanına girmese de politikacıların ve medyanın hiç umrunda olmasa da Dünyanın Güney Yarım Küresinin bir ucunda, karlarla kaplı Ant Dağları ile Pasifik Okyanusu arasında uzanan Şili'de, başkent Santiago'da 91 ülkeden gelen bilimadamları, tam da kış ortasında ve olanca yoğunluğu ile "Dünya Politikalarını" tartıştı.

Politikacılardan uzakta politikaları tartışmak...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.07.2009 - 08:02

Dört gün süren “Dünya Politika Bilimi Kongresi” dün tamamlandı. Bugüne kadar gerçekleştirilen en geniş katılımlı kongreydi. 2.470 bildirinin sunulduğu kongrenin ana temasını “Küresel Memnuniyetsizlik / Değişim İkilemleri” başlığı oluşturdu. Kongre çerçevesinde 603 panel gerçekleştirilid. Program Başkanlığını ise bir Türk bilim adamı, Prof. Dr. İlter Turan yaptı.

Politika genel çatısı altında, hemen her yönüyle demokrasi, politik teoriler, kamuoyları, Latin Amerika, Türkiye, Hindistan, Asya, Avrupa, Amerika, seçim sistemleri, siyasal iletişim, liderlik, siyasal partiler, asker/sivil/demokrasi ilişkileri, suç ve güvenlik, vatandaşlık, kapitalizm, sosyalizm, politik gelişmeler, sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla politika, kamu politikaları, kültür, cinsiyet ve kimlik sorunları, temsiliyet sorunu, uluslararası siyasal ekonomi gibi konuların ele alındığı kongrede, dünyanın hemen her bölgesinden gelen bilimadamları yaptıkları çalışmaları ve gözlemleri birbirleriyle paylaştılar.

Türkiye “Türk Siyaset ve Dış Politikasında Sorunlar, Tartışmalar, Olasılıklar, Sınırlılıklar” konusu ile “Türk Politikasında AKP’nin Yerini Anlamak” başlıklı iki ayrı oturumda ele alındı. Bununla birlikte, “Ortadoğu, Avrupa Birliği ve Latin Amerika’da Karşılaştırmalı Perspektif ile Sivil-Asker İlişkileri” konulu paneller de Türk bilim adamlarının bildirilerinin yer aldığı ve Türkiye’ye özel tartışmaların gerçekleştiği paneller oldu.

Her panelde, bir “Tartışmacı” yer aldı. Konunun uzmanı olan tartışmacının görevi, yapılan çalışmaları eleştirip değerlendirmek, görüş, öneri ve eleştiirileri sıralayarak konuyu tartışmaya açmak. Sivil-Asker ilişkilerinin tartışıldığı ve üç değerli Türk bilimadamının yer aldığı panelin tartışmacısı Amerika’dan Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Dr. David Pion-Berlin’di. Profesör Berlin, Türkiye’de özellikle son 6-7 yılda yaşanan Asker-Sivil ayrışmasını, demokrasinin gelişimi ve sivilleşmesi anlamında Türkiye’nin aldığı yolu ve yasal düzenlemeleri, Hükümetle Genel Kurmay arasındaki sağlıklı ve demokratik zeminde gerçekleşen ilişkileri dinledikten sonra, sorduğu şu soru, günün en manidar sorularından biriydi doğrusu: “Hükümetle Asker arasında demokratik bir zeminden ve gelişmişlikten, aralarındaki iletişimin düzenliliğinden söz ediyorsunuz. Peki ama Başbakan ile Genel Kurmay Başkanınız her hafta düzenli olarak başbaşa görüşürken, bu sırada Savunma Bakanınız nerede? O neden görüşmüyor da Başbakan görüşüyor?”

Birbirine yakın birkaç üniversitede aynı anda gerçekleşen panellerde öylesine önemli konular, öylesine önemli deneyimler paylaşıldı ki bir paneli izlerken aynı anda birbirinden ilginç konuların konuşulduğu diğer panelleri kaçırmış olmak en büyük üzüntü kaynağını oluşturdu.
Peki dünyanın her köşesinden bunca bilimadamını koşarcasına Şili’ye çeken neden dünyada ekonomik ve siyasal düzenlerdeki yaşanan tıkanma ve bunalımlardı. Bildirilerin tamamı basılacak olsa birkaç ciltlik bir Ansiklopedi ortaya çıkar. Bu mümkün olmadığı için, organizasyon komitesi yalnızca bildiri ve çalışmaların özetlerini basmakla yetinmiş.

Şili’nin Devlet Başkanı bayan Michelle Bachelet’in gelip katıldığı ve konuşma yaptıktan sonra ayrıldığı bir oturum dışında, ne Şili’den neden dünyanın herhangi bir yerinden hiçbir siyasetçinin toplantıya katılmaması ilginçti. Oysa toplantılarda sunulan araştırma ve bilgiler, gerek siyasal partiler, gerek ülkeler ve gerekse uluslararası siyaset açısından son derece önem taşıyordu.

Söylendiğine göre Şili’de 64 üniversite bulunuyor. Türkiye’de olduğu gibi burada da üniversite öğrencilerinin sorunları aynı: Üniversite Harçları. Kongrenin ilk günü, ilk oturuma katılmak için Şili Üniversite’sine doğru yürürken, kibarca yanımda yürümeye başlayan ve elindeki kağıda yazdığı bir şiiri bana okumaya çalışan üniversiteli genç ile sohbet etme fırsatı yakalamaştım. Hayatında ilk kez bir Türk ile karşılaştığı için çok heyecanlanan bu genç şöyle diyordu:

“Şili’de Faşist Askeri yönetim varken, yalnızca belli ailelerin çocuklarının ve zenginlerin üniversiteye gitmelerine izin veriliyordu. Şimdi Şili demokratik bir yönetime kavuştu ve biz bu demokrasi için çok mücadele verdik ama bu defa da yalnızca parası olanlar üniversiteye gidebiliyor. Ben de bu nedenle bu harcı ödeyebilmek için yardım topluyorum”

Gördük ki muhteşem küreselleşme, dünyanın her yerinde tüm muhteşemliği ile hep aynı oyunu oynuyor. Panellerin gerçekleştirildiği Santiago’daki üniversitelerde aynı anda eğitimler de devam etti. Öğrenciler derslerine girip çıkarken, bilim adamları da aynı anda bir panelden diğerine koştu. Panel organizasyonlarında da öğrencilerden de yer almış. İçlerinde İngilizce bileni azdı. Ayak üstü konuştuğumuz bir öğrenci Türk olduğumuzu öğrenince heyeceleyerek söylediği sözcükler şunlar oldu: “Ali Sami Yen, Hasan Şaş, Galatasaray, Fenarbahçe, Beşiktaş.” Türkiye algısı adına bu da bir başarıdır aslında ama çok daha önemlisi futbolun hakikaten yalnızca futbol olmadığıydı.

Hukuk Fakültesi’nde okuyan öğrencilerin siyah takım elbise ve beyaz gömlek giyip şık kravatlar taktıkları Şili Katolik Üniversitesi’nden öğrencilere, neden böyle giyindiklerini sorduğumda, verdikleri yanıt bizi gülümsetti:

 

“Çünkü hukuk ciddi bir iştir ve ciddiyetle yapılmayı gerektirir.”

Çocuklar henüz ikinci sınıf öğrencileriydi ama belli ki meseleyi çoktan kavramışlardı. Aynı öğrencilere, “Size göre daha rahat giyinmiş, saç modelleri ve görüntüleri ile daha farklı görünenler hangi okulun öğrencileri” diye sorduğumda, “Onlar mı? Onlar gazeteci, televizyon muhabiri falan olacaklar, iletişim okuyorlar” dediklerinde de anlaşılan oydu ki İletişim öğrencileri her yerde aynıydı. Türkiye’de de Şili’de de…

Kongrede “Parti İçi Demokrasinin Siyasal İletişim Sürecine Katkıları” konulu çalışmamı sundum. Kongrenin son gün panellerinden biriydi. Aynı gün kapanış toplantısı gerçekleştirildi.
Peki tüm bu bilimsel çalışmalardan siyasetçiler neden yararlanmaz? İşte tüm katılımcıların merak ettiği soru buydu.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler