Poyrazköy davası duruşması sona erdi
Ergenekon soruşturması kapsamında Poyrazköy'de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin 5'i tutuklu 17 sanığın yargılandığı davanın duruşmasında, sanık Levent Bektaş'ın çapraz sorgusu yapıldı. Davaya yarın devam edilecek.
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Poyrazköy'de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin haklarında dava açılan 5'i tutuklu 17 sanığın yargılandığı davada savunma yapan emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, ''Benim vasıflarımdaki bir kişinin dere kenarında bir yere bu tip bir mühimmatı gömdüğünün iddia edilmesi, bana, SAT komandolarına ve TSK'ya hakarettir'' dedi.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde savunmasını yapan Bektaş, Türk Silahlı Kuvvetlerine yakışır bir şekilde görev yaptığını ve başarılı çalışmalarından dolayı çeşitli ödüller aldığını ifade ederek, ''hamaset veya kendini yüceltme amacında olmadığını, sadece kim olduğunu ve suçlamalarla arasında uçurumlar bulunduğunu ortaya koymak için bunları anlattığını'' söyledi.
Bektaş, SAT komandolarının çok iyi yetiştirilmiş askerler olduğunu, çok iyi silah ve tahrip uzmanı olarak yetiştirildiklerini anlatarak, ''SAT komandosu olmak ölüme gönüllü olmak demektir'' dedi.
Beylikdüzü'ndeki evine 22 Nisan 2009 tarihinde saat 07.30'da terörle mücadele ekiplerinin bir hücre evine baksın yapar gibi girdiğini söyleyen Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Terörle mücadele ekipleri, kapı açılır açılmaz süratle içeri girdi. Herhalde bir direniş bekliyorlardı ancak ben direnmedim. Aramalar sırasında kendilerine her konuda yardımcı oldum. Ruhsatlı silahlarımı kendi elimle teslim ettim. Zaten silahlarda yapılan incelemede herhangi bir suç unsuru bulunmadığı ortaya çıktı. Dizüstü bilgisayarımı da kendi ellerimle teslim ettim. Bu sırada beni telefonla arayan avukat arkadaşım Serdar Öztürk, dijital bilgilerin mutlaka kopyasını almamı söyledi. Ben de polislerden el koydukları dijital bilgilerin kopyasını istedim ancak teknik yetersizlik nedeniyle bunu yapamayacaklarını belirttiler.''
Sevk edildiği mahkeme tarafından, ''terör örgütüne üye olmak'' başta olmak üzere bazı suçlamalar nedeniyle tutuklandığını ifade eden Bektaş, yapılan suçlamaların asılsız olduğunun yargılama sonucunda ortaya çıkacağını söyledi.
İddianamede, ''darbeye zemin hazırlamak''la suçlandıklarını hatırlatan Bektaş, bugüne kadar bütün darbelerin TSK tarafından yapıldığını ancak TSK'nın en üst makamlarından, böyle bir şeyin mümkün olmadığının defalarca tekrarlandığını vurguladı.
''Bu, sağlıklı bir insanın düşünemeyeceği bir eylem"
Bektaş, iddianamede öne sürülen suikast planlarıyla bir alakasının bulunmadığını kaydederek, Koç Müzesi'ndeki denizaltıda düzenleneceği iddia edilen bombalı eyleme ilişkin, ''Bu sağlıklı bir insanın düşünemeyeceği bir eylem. Böyle bir şey olamaz. Bu plana ilişkin veriler, iddianamede deliller arasında yer alan DVD'ye sonradan yüklenmiştir'' diye konuştu.
Bugüne kadar Koç Müzesi'ne hiç gitmediğini ifade eden Bektaş, ''söz konusu DVD'de delil diye sunulan notların Erhan Gül ile yapılan görüşme kaydı başlığı altında yer aldığını ancak kendisinin bu isimde bir tanıdığının olmadığını'' söyledi.
Söz konusu iddiayla ilgili ihbar mektubunda, müzede olduğu öne sürülen patlayıcının fotoğraflarının da bulunduğunu kaydeden Bektaş, bu eylem planının, deliller içinde yer alan DVD'deki inceleme sırasında ''T. Cihan Bey'den... Erhan çalışmalarım'' adlı bir klasörde bulunduğunu belirterek, ''Burada da Erhan ismini görüyoruz. Bu komployu yapanların, Cihan Bey diye müstear isim kullanarak, iddianamede geçen suç delillerini çeşitli zamanlarda çeşitli yerlere yüklediğini gösteriyor'' dedi.
''Kafes eylem planı da iddianamedeki deliller arasında yer alan DVD'ye sonradan yüklenmiştir'' diyen Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bütün planlamalar Ergenekon davasında olduğu gibi, plan aşamasında ortaya çıkartılıyor. Planlanan faaliyetlere yönelik ele geçirilen malzemeler hep ihbar mektuplarıyla bulunuyor. Bulunan mühimmatla suçlanan kişiler arasında hiçbir bağlantı yok. İhbar mektubunu yazanlarla suç unsurlarını gömenler aynı kişiler, aynı merkez. Dijital medyalara sonradan yapılan yüklemelerle suçlamalar yöneltiliyor.''
''Mühimmatın 'biri gelsin beni burada bulsun' şeklinde gömüldüğünü'' öne süren Bektaş, görgü tanıklarının da ifadelerinde durumu böyle anlattıklarını ancak SAT komandosu vasıflarına sahip bir kişinin böyle bir gömme yapmasının imkansız olduğunu söyledi.
Bir ihbar mektubunda ise mühimmatın gömüldüğü yerden kendilerinin kaçarken görüldüğünün anlatıldığını belirten Bektaş, söz konusu bölgedeki baz istasyonu kayıtları incelendiğinde orada olmadığının ortaya çıkacağını ifade etti.
Birinci ihbar mektubunun ardından Mustafa Levent Göktaş ile yaptığı telefon görüşmelerinden dolayı hakkında soruşturma açıldığını belirten Bektaş, ''Mustafa Levent Göktaş, benim tanıdığım kahraman subaylardan biridir. Kendisine de bir araç satmıştım. Göktaş ile yaptığım görüşmelerim iftira komplosunun ilk ayağını oluşturmuştur. Daha sonra ise ihbar mektubu yazılarak bizler suçlandık. Beykoz'da gömme işlemini yapanlar bu ihbar mektubunu yazmışlardır. Poyrazköy'de gömülen mühimmat ise 23 Şubat ve 16 Nisanda kolluk güçlerine gelen 2 ihbar mektubu arasında gömülmüştür'' şeklinde konuştu.
Amatörce gömme iddiası
Dünyanın en zor kurslarından ikisini bitirdiğini ifade eden Bektaş, ''Benim vasıflarımdaki bir kişinin dere kenarında bir yere bu tip bir mühimmatı gömdüğünün iddia edilmesi, bana, SAT komandolarına ve TSK'ya hakarettir. Böyle amatörce bir gömme işlemini SAT ihtisaslı hiçbir kimse yapmaz. Bu sadece suç unsuru oluşturmak için yapılan bir gömme işlemidir'' dedi.
İhbarın yapıldığı iki elektronik postanın kim tarafından gönderildiğinin tespit edilemediğini kaydeden Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Buradaki arkadaşlarla benim Mustafa Levent Göktaş'a bağlı olarak Ergenekon adına hareket ettiğimiz söyleniyor. 1992-1993 yıllarında tanıdığım Mustafa Levent Göktaş, üç altın madalya ile ödüllendirilen kahraman bir subaydır. Göktaş, Güneydoğu Anadolu'da yıllarca ekibiyle birlikte mücadele etti. Böyle bir şey olsa Göktaş'ın yıllarca tanıdığı, güvendiği ekibi var. Bizim onun ekibi olduğumuz şeklindeki iddialar, hayatın olağan akışına aykırıdır.''
Keçilik mevkisinin çok geniş bir alan olmasına rağmen söz konusu mühimmatın Bedrettin Dalan'a ait arazide gömülü bulunduğunu ifade eden Bektaş, ''Böylece Dalan'ın da soruşturmaya dahil edilerek bir taşla iki kuş vurulduğunu'' savundu.
Bektaş, ''Bu, SAT grup komutanlığı ve Bedrettin Dalan'a yapılan bir komplodur. Dalan, bu işle ilişkilendirilmeye çalışılmıştır'' dedi.
SAT'ta hain çıkabilme ihtimali
Mühimmatın bulunduğu bölgeye sivil kişilerin de girdiğini, bazı kişilerce ABD Başkonsolosluğu'ndan bir araçtan inen kişilerin ve Rus uyruklu kişilerin de orada görüldüğünün iddia edildiğini söyleyen Bektaş, ''Gömülerin bulunduğu bölgeye siviller tarafından erişim sağlanabilmektedir. Yine de sivillerin oraya tek başlarına girmeleri zordur. O nedenle yıllarca yuvamız olan ve yıllarımızı verdiğimiz SAT birliğinde, SAT Grup Komutanlığında bir SAT personeli tarafından yardım olmaksızın oraya mühimmat gömülebileceğini düşünemem. Bu benim şahsi kanaatimdir. Beni en çok üzen SAT'ta böyle bir hainin çıkabilme ihtimalidir'' diye konuştu.
Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hayatım boyunca görmediğim insanların hayatına kast edecek, sözde kafes planı denilen haince bir plan, DVD'ye konulmuştur. Bunu ben de olayın başında gazetelerden öğrendim. Plandaki görev bölümünde de askeri teamüllerin dışında tamamen mantıksız çok büyük bilgiler var. Görev bölümünde danışma kurulu oluşturulmuştur. Ayrıca özel operasyon gücü komutanlığı ve 3 adet bölge komutanlığı vardır. Buraya bakıldığında normal askeri bir hiyerarşik yapının söz konusu olmadığı görülecektir. Hiçbir amiral, yarbay ve binbaşıdan emir almaz. Böyle bir uygulama olamaz. Bir plan varsa bile en üst seviyedeki komutan tarafından imzalanmalıdır. Buradaki düzen ise tam tersidir.''
''Kafes Eylem Planı''na gayrimüslim vatandaşların en çok yaşadığı bölgelerden olan Akdeniz bölgesinin dahil edilmemesinin dikkat çekici olduğunu belirten Bektaş, şöyle devam etti:
''Niye sadece Agos gazetesi abonelerine dikkat çekilmiştir planda? Bir yönlendirme olduğu açıktır. İnsanları yönlendirmeye çalışan bir kurgu var. Agos gazetesi ile hayatım boyunca ilgim olmadı. Adını da ilk kez merhum Hrant Dink'in öldürülmesi sonrası duydum. Agos gazetesi abonelerini niye bize karşı taraf haline getiriyorlar?''
Levent Bektaş, savunmasını yaparken barkovizyondan mühimmatın bulunduğu alanı ve SAT birliklerinin bulunduğu bölgeleri kuş bakışı fotoğraflar kullanarak gösterdi.
Bektaş tahliyesini talep etti
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, hazırladığı 153 sayfalık savunmasını tamamlayan Levent Bektaş, ''kaçma şüphesinin bulunmaması, soruşturma kapsamında hakkındaki delillerin toplanması, tutukluluk durumundan dolayı maddi-manevi zarar görmesi ve 27 Nisan 2007'den bu yana tutuklu bulunması'' gerekçeleriyle tahliyesini talep etti.
''Bu soruşturma 28 Şubat'ın rövanşı olarak görülüyor''
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Bektaş, 2007'de otomotiv sektöründe işe başladığını, ticarete başlayan bir kişinin ülkede siyasi ve ekonomik istikrarın bulunmasını isteyeceğini kaydetti.
Bektaş, şöyle devam etti:
''Bunlar düşünülürse, ben nasıl bir darbeye zemin hazırlayabilirim? TBMM'yi ortadan kaldırmayı düşündüğümle ilgili hiçbir somut bulgu ve delil yoktur. Biz bu devlet için defalarca ölümü göze aldık. Yıllarca ülkesi için çalışan biri, bir anda nasıl devlet düşmanı oluyor? Emekli olduktan sonra yaptığım işler de ortada. Kader birliği yaptığım arkadaşlarla görüştüğüm için örgüt bağlantım olduğu iddia ediliyor. Onlar benim arkadaşlarım. Yıllardır bu ülke ve millet için çalıştık. Onlarla görüşmem kadar doğal bir durum yoktur. Bana isnat edilen suçlar havada kalmaktadır. Adli sicili temiz olan, bu ülkeye yıllarca gönülden hizmet eden bir insanım.''
''Bunları söylemek için bir yıl bekledim"
Ofisindeki CD ve DVD'lerin bulunduğu yerlerin ortada olduğunu, iddia edildiği yönde düşünse bu malzemeleri ortada bırakmayacağını kaydeden Bektaş, DVD'lerden birinde olduğu belirtilen şifreleme programının kurulumunun da yanında olduğunu anlattı.
DVD 3'te bulunan ''Gündemim'' adlı belgeyi barkovizyondan mahkeme heyetine gösteren Bektaş, burada belgenin oluşturma tarihi olarak 27 Nisan 2009 yazdığını, oysa o tarihte Metris Cezaevinde olduğunu kaydetti.
''Bu belge, tutuklu bir insanın DVD'sinden nasıl çıkar, bunları söylemek için bir yıl bekledim'' diyen Bektaş, belgenin ek delil klasöründe de yer aldığını ve değiştirilmesinin unutulduğunu savundu.
Bu arada Bektaş'ın avukatı Celal Ülgen, mahkeme başkanından duruşmaya ara verilmesini talep etti. Duruşmaya ara verilmesi üzerine tutuklu sanıklardan Ergin Geldikaya, duruşma salonuna okul giysisiyle gelen oğluyla görüşmek için izin istedi. Geldikaya, mahkeme başkanının izniyle oğlu ve eşiyle bir süre görüştü.
Aranın ardından savunmasına devam eden Bektaş, iddianamede yer alan tapelerin suç delili olarak yansıtıldığını belirterek, ''Telefon konuşmaları aynı zamanda bizim örgütlü bir yapı olarak bir araya gelmediğimizin en önemli delillerindendir. Normal konuşmalardır'' dedi.
''Dünya ahmak örgütler listesine girer"
İddia edilen böyle bir örgütün ''dünya ahmak örgütler listesi''ne gireceğini savunan Bektaş, tanıdığı ve eski görev arkadaşları olduğu için diğer sanıklarla görüştüğünü anlattı. Bektaş, iddianamede adı geçen Doğu Perinçek'i tanımadığını ve hiçbir irtibatı olmadığını söyledi.
Levent Bektaş, şöyle devam etti:
''Kafes Operasyonu' diye bir tabirimiz yoktur. Böyle bir tabir kullanmam mümkün değildir. Kullansam, 'Kafes Harekat Planı' ismini kullanırdım. Çünkü biz öyle yazarız. Bizde operasyon ve eylem diye bir kelime yoktur. 'Kafes' denilen belge suikast planı değildir. Dikkatli okunacak olursa bu anlaşılır. Benim cuntacılık gibi şeylerle hiçbir ilgim yoktur. Hayatım boyunca herhangi bir siyasi düşünceye sahip olmadım. İddianameyle saldırılan benim ve arkadaşlarımın şahsından ziyade SAT Grup Komutanlığıdır. Yıllardır hizmet yaptığım devletim tarafından 12 aydır esir alındım.''
''Burada bulunma nedenim, sahte dijital veriler ve ihbar mektupları"
Bektaş, burada bulunmasının tek nedeninin, sahte dijital veriler ve ihbar mektupları olduğunu öne sürdü. Yakın arkadaşlarıyla yaptığı görüşmelerin iddianamede delil olarak yer aldığını savunan Bektaş, Mustafa Levent Göktaş'la bağlantısından dolayı Ergenekon soruşturmasıyla bağlantı kurulmak için kendisine bu suçlamaların yöneltilmiş olabileceğini kaydetti.
Bektaş, askeri, sivil ve adli geçmişinin ortada olduğunu vurgulayarak, ''Darbeci, cuntacı olduğuma dair bir emare var mı? Sadece maddi olarak düşünseniz dahi bu suçlamaların benimle bir alakası olmadığı ortaya çıkar'' dedi. Kimliği belirlenemeyen kişilerce gönderilen elektronik postalara çok fazla güvenildiğini kaydeden Bektaş, ''Bunun nedeni sorgulanmalıdır. Özellikle emniyet teşkilatı içinde. Maalesef suçlu olduğumuz ön yargısıyla bütün iddialara yaklaşılmıştır'' diye konuştu.
''Komşu bir ülkeden gelmiş olsaydık..."
''Ülkemizdeki adalet farklı platformlarda farklı şekilde tecelli oluyor'' ifadesini kullanan Bektaş, komşu bir ülkeden gelmeleri halinde ışık hızıyla hakim karşısına çıkacaklarını ve tutuksuz yargılanacaklarını öne sürdü. Bu sırada salondakilerden birinin ''Çadırda olacaktın'' diye bağırdığı duyuldu.
Bektaş, ''bazı subayların atılan iftiralar nedeniyle intihar ettiğini'' ve bunun tarihe geçtiğini kaydederek, ''Bu soruşturma 28 Şubat'ın rövanşı olarak görülüyor. Bu benim değerlendirmem değil. Ben şu anda geçmişimle yargılanıyorum. Kötü niyetli kişiler bu oyunları oturdukları karanlık odalarda bilgisayar başında yapmıştır'' şeklinde konuştu.
Levent Bektaş, Mehmet Akif Ersoy'un ''Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı?'' adlı şiirinden ''Cani geziyor dipdiri... Can vermede masum. Suç başkasınındır da niçin başkası mahkum?'' dizelerini okuyarak, 153 sayfalık savunmasını tamamladı.
Aradan sonra tekrar başlayan duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, Bektaş'a emniyet, savcılık ve nöbetçi hakimlikçe alınan ifadelerini kabul edip etmediğini sordu.
Eski ifadelerini kabul eden Bektaş, hakkında, ''tanıklara baskı uyguladığı'' yönünde 24 Mart 2010'da tutulan tutanağa ilişkin olarak da, Poyrazköy'de gömülü mühimmatla ilgili suçlamaları kabul etmediği için tanıklara ifadelerini değiştirmesi yönünde baskı uygulamasının da mantıksız olacağını kaydetti.
Duruşmada üye hakim Mehmet Karababa sanık Bektaş'a art arda sorular sorarken, Bektaş'ın avukatı Celal Ülgen mahkeme başkanına itirazda bulundu. Bunun üzerine hakim Karababa Bektaş'a sorularını tek tek sordu.
Karababa'nın, ''Bir operasyon planlanırken tüm personelin birbirini tanıması gerekir mi?'' sorusuna Bektaş, ''Eğer görev planlaması yapılıyorsa, bu plandaki insanlar birbirlerini tanır. Özellikle SAT'taki görevliler birbirlerini tanır. Başka birimleri ise bilmiyorum'' yanıtını verdi.
Bektaş, Karababa'nın, ''Birbirlerine bu kadar bağlı olduğunu söylediğiniz SAT'ta kim, hangi amaçla size komplo kurabilir?'' sorusu üzerine de ''Neden hedef seçildiğimi, suçlandığımı anlamış değilim. İfademde belirttiğim, 'SAT'tan bir kişinin mühimmatın gömülmesine destek verdiği' düşüncesi kişisel kanaatimdir. Mühimmat bulunan yer eğitim sahası olduğu için SAT eğitim timleriyle siviller karşı karşıya gelebilir. 'Hain olması' düşüncesi beni derinden yaralamaktadır. Aynı zamanda suçlanmama neden olan ihbar mektubunda, SAT'taki görevlilerin ilişkileriyle ilgili ancak içerden birinin bilebileceği detaylı bilgiler de vardır'' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Yılmazabdurrahmanoğlu'nun, ''İçerden bilgi verdiğini düşündüğünüz, bildiğiniz bir isim var mı?'' sorusunu Bektaş, ''SAT'ta düşmanım olacak bir personel olduğunu düşünmüyorum. Bunun için bir neden olması lazım. Ama ben bir neden bulamıyorum. Elimde somut bir delil olmadan kimseyi suçlayamam'' şeklinde yanıt verdi.
''Kafer eylem planı başka bir yerde hazırlanmış"
Bektaş, hakim Karababa'nın, ''Kafes planındaki terminolojinin askeri terminolojiye uymadığını söylediniz. Aynı zamanda içerden bir personelden destek alındığından da söz ettiniz. Size karşı komplo kuran kişi bu terminolojiyi kullanamaz mıydı?'' sorusuna karşılık da gönderilen ihbar mektuplarında çok farklı alanlarda görev yapanlara ait özel bilgiler olduğunu söyledi.
Levent Bektaş, ''Bu bilgiler, bir kişi tarafından temin edilen bilgiler değildir. İstihbarat çalışması sonucu elde edilir. Kafes eylem planı da böyle yapılmıştır. Ben savunmamda söz konusu belgenin bir merkezden hazırlandığından bahsettim. İçerde olabilecek kişi bu merkezde yer almıyor. Sadece destek vemiş. Yani Kafes eylem planı başka bir yerde hazırlanmış. Bu bilgiler bir subayın verdiği bilgiler değil. İstihbarat çalışması sonrası hazırlanmış bilgiler. Bu benim kanaatim'' şeklinde konuştu.
Hakim Karababa'nın, ''Sizi özel kılan bir husus var mı?'' sorusunu Bektaş, ''Kendimde hiçbir vasıf görmüyorum. Kimseyle çekişme içerisinde değildim. Aklıma gelen tek neden şudur; Mustafa Levent Göktaş'ı tanıyorum. Benim büyüğümdür, kendisini seviyorum. Onunla gurur duyuyorum. 'Ergenekon' davası sanığı Levent Göktaş ile benim 130 telefon konuşmam tespit edilmiş. Onunla bağlantım ve gelen ihbar mektubuyla ilgili tutuklandım'' yanıtını verdi.
Levent Bektaş, hakimin ''(Bilgisayarımda suç verisi yok. Komplo belgesi DVD'ye eklendi) dediniz. DVD'ye ekleyen, bilgisayarınıza neden eklemesin?'' sorusunu da Bektaş, ''Kendimi bilişimde cahil olarak nitelendiriyorum'' şeklinde yanıtladı.
Bilgisayarı çok fazla bilmediğini, sonradan tanıştığını ifade eden Bektaş, bilgisayarına da ekleme yapılabileceğini, eklenmemesinin nedenini bilmediğini söyledi.
Savcı Saraç'ın soruları
Duruşmada Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç da Bektaş'a, ''Bilgisayar konusunda cahil olduğunuzu söylediniz, ama savunmanızda oldukça teknik verilerle konuştunuz. Biraz çelişki gibi geldi bana. Biraz açıklar mısınız?'' sorusunu yöneltti.
Bektaş da ''Tutuklanana kadar cahil denebilecek seviyedeydim. Tutuklandıktan sonra cezaevinde günde 24 saatim olduğu için bilişim konusunda kendimi eğitmeye ve bilişimle ilgili yasal maddeleri incelemeye çalıştım'' yanıtını verdi.
Savcı Saraç'ın, ''Binbaşılık, emeklilik için erken bir rütbedir. Cevap vermeyebilirsiniz, ama neden emekli oldunuz?'' sorusunu, avukatının itirazına rağmen yanıtlayan Bektaş, 2001'de SAT kurs komutanlığı yaptığını, 2007'de SAT grup komutanlığı tayini için önünde rütbeliler bulunduğunu ve 4 yıl gerektiğini belirterek, bu nedenle emekli olduğunu söyledi.
Bektaş ayrıca, ailesine daha çok zaman ayırmak ve ekonomik işbirliği için de emekli olmaya karar verdiğini ve emekliliğinin sağlık problemleriyle ilgisi bulunmadığını aktardı.
Sanıklardan Mustafa Turhan Ecevit ile sık sık görüşmesinin nedeni sorulan Bektaş, ''Kendisiyle konuşmamın mahiyeti arkadaşlık çerçevesindedir. Terfilerle ilgili konuşmamızın mahiyeti dedikodu içeriklidir. Çünkü kendisi sık görüştüğüm biridir. O görüşmede astsubay arkadaşlarımızın sıkıntılarını konuşuyorduk'' ifadesini kullandı.
Bektaş, sanık avukatlarından Şeref Dede'nin sorusu üzerine, Türk Silahlı Kuvvetlerinden 2007'de ayrıldığını, 2009'da tutuklanana kadar Deniz Kuvvetleri'nden kimseyle bağlantısı bulunmadığını ve planda ismi geçen insanların neye göre seçildiğini bilmediğini aktardı.
''Planda onay yok, yazı var"
Avukat Dede'nin, ''Söz edilen planda bir onay var mı?'' sorusuna ise Bektaş, ''Yok ama bir yazı var; 'Uygundur.. Kadir Paşa, koordine etsin...' gibi ifadeler var. Bu planı hazırlayanların asker olmadıkları ortada'' yanıtını verdi.
Son olarak Cumhuriyet Savcısı Saraç'ın, ''Cezaevinde bilgisayarla ilgili bilgileri öğrendiğinizi söylediniz. Bir CD'ye bir belge eklenirken bilgisayarın hafızası hangi saat ve tarihi gösteriyorsa o ana göre kaydeder. Ben şimdi bilgisayarımın denetim masasına girip tarihi 1 Temmuz olarak kaydetsem, kaydettiğim veriler 1 Temmuz tarihli mi olur? Siz de değiştirmiş olabilir misiniz? Böyle bir şey mümkün mü?'' sorusu üzerine Bektaş ve avukatı Celal Ülgen teşekkür etti.
Bektaş, bu değişikliğin yapılabileceğini bildiğini ve bu konuyla ilgili olarak avukatlarının belgeleriyle gerekli açıklamaları yapacağını söyledi. Kendisinin, tarih değiştirebilecek kadar akıllı olması halinde gözaltına alınacağını da görmesi gerektiğini kaydeden Bektaş, öngörüyle böyle bir değişim yapılamayacağını dile getirdi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama