Prof. Dr. Nilüfer Narlı: ‘Yeni kahramanlar yükselecek’
Dünya koronavirüsün etkisi altında. Hayatımız şimdiden değişmeye başladı. Günün birinde virüs hayatımızı tehdit etmeyi bırakıp, evlerimizden çıktığımızda dünya düzeni değişmiş olacak mı? En çok kimler etkilenecek? Otoriterlik riski var mı? Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı’ya göre dijital demokrasi otoriterleşmenin önünde engel olacak...
- Küresel salgın sonrasında yeni bir dünya düzeni kurulur mu?
Salgınlar tarihine bakıldığında büyük salgınların sosyal ve siyasal dönüşümlere yol açtığı görülmüştür. Örneğin İngiltere'de 14'üncü yüzyılda nüfusu kalabalık köylüler için yaşam çok zordu ve ucuz işgücü olarak son derece sağlıksız ve acımasız koşullarda çalışıyorlardı. Fakat 1347- 1351 yıllarındaki veba salgını bu köylülerin çalışma koşullarını onlar lehine değiştirmiştir.
Çalışan köylü nüfusu sayısının azalması emeğe olan talebi artırdı. Bu durum köylülerin sosyal mobilite kazanmasını, emrinde çalıştıkları lordun topraklarından ayrılabilmelerini kolaylaştırdı ve daha iyi ücretlerle başka bölgelerde çalışabilmelerinin önünü açtı. Köylülerin yüksek ücret talep etme hakları meşrulaştı ve bu süreç serfliğin sonunu getirdi.
Bu arada emek yoğun işler ve insan gücüne bağımlılığın olumsuz sonuçlarını görenler, emeğe bağımlılığı azaltacak icatlara yöneldiler. Ortaçağ'daki veba salgınının diğer bir sonucu din adamlarına ve kiliseye güvenin azalması ve din kurumlarının sorgulanması sürecidir. Bu süreç reform hareketi ile sonuçlanmıştır.
Tıpkı bugün Çin ve ABD'nin COVID-19 hastalığının kaynağı ile ilgili birbirlerini suçlamaları gibi, Ortaçağ Avrupası’ndaki veba salgını sırasında skolastik düşünceye bağlı olanlar veba hastalığının tarihin laneti, büyü veya cadı işi olduğu ve diğer dinler tarafından kendi dinlerine kasti bir saldırı olduğunu iddia etmişlerdir ve her din bir başkasını suçlamıştır.
ULUS DEVLET
- Dijital dönüşüm hızlanır mı?
Hızlanacaktır, aynı zamanda yeni icatlara yol açacaktır. Bu dönemde doğan ve erken çocukluk yıllarında olanlar yeni bir nesil grubu olacaktır. Yani dijital dünyaya doğan Z kuşağından farklı olarak, bu salgın hastalığı ve şu an süresini bilmediğimiz karantina deneyimini yaşayan bu yeni kuşağın psikolojisini ve insan ilişkilerini şekillendiren en önemli faktörler, COVID-19'un önlenmesi için alınan sosyal, ekonomik ve siyasi tedbirler olacaktır.
- Sosyal devletin önemi anlaşılır mı?
Bu salgın ile baş etme politika tercihlerini sosyal devlet uygulamaları yönünde yapan devletler veya salgını kendi haline bırakan devletler veya bu iki tercihin farklı kombinasyonlarını tercih edenler karşımıza çıkmaktadır. Bu tercihler salgın sonrası siyasetin şekillenmesini etkileyecektir. Ulus devlet vatandaşları bu salgının yarattığı normal olmayan koşulları istisnai bir durum olarak kabullenmişler ve kamu otoritesinin aldığı kararlara ve kısıtlamalara uymaktadırlar.
DEĞERLER SORGULANACAK
- Bu durum ileride siyasi otoriterleşmeyi kolaylaştırır mı?
Bu soru yerindedir. Fakat dijital demokrasi bu tür bir otoriterleşme önünde engel olacaktır. Bu salgın ulus devletin gücünü tekrar ortaya koydu. Salgın sonrası ulus devletler güçlerini korusa da küresel işbirliği ve dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç olacaktır. Bu salgın sonrası dönemde insan-doğa ilişkileri, doğainsan partnerliği anlayışı güçlenebilir. Bu salgın sonrası mevcut değerlerin güçlü bir biçimde sorgulandığı günler gelecek. Bu süreçte yeni liderler, yeni kahramanlar yükselecektir.
‘EMEKÇİLERİ KORUMAK KRİTİK ÖNEMDE’
- Evlerden çalışmaya başladık, eğitim uzaktan yapılıyor. Bu anlamda salgın, yeni bir düzenin başlangıcı olur mu?
Bu salgın sürecinde evden online çalışabilen, online eğitim alabilen ve verebilenler bilgi çağının imtiyazlı kitleleri. Onların üretimi kesintisiz devam edebilir, her ne kadar eve kapansalar da üretime devam edebiliyorlar. Hatta çok inovatif olabilirler. Fakat hizmet sektöründeki emekçiler, fabrika işçileri ve tarım işleri, tüm ev dışında çalışanlar için durum farklı. Bu kitle COVID-19 salgınına karşı daha korumasız ve kırılgan. Salgın sonucu sayıları azalabilir. Bu durum emek kıtlığına yol açıp üretime ciddi darbe vurabilir. Bu gruptaki emekçilerin korunması hem insani açıdan hem üretim açısından kritik bir önem arz eder.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza