Psikiyatristlerden liderlere seçim öncesi tavsiyeler

Dünya Psikiyatri Birliği (WPA) Başkanı Prof. Dr. Mario Maj, seçim süreçlerinde, politikacıların, çok hırslı, çok provoke edici davranması, toplumda daha hırslı daha agresif davranışların ortaya çıkmasına sebebiyet verebildiğini ifade ederek, politikacılara ve topluma makul ve sakin olmayı ve başkalarının düşüncelerine saygı göstermeyi tavsiye etti.

Psikiyatristlerden liderlere seçim öncesi tavsiyeler
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.06.2011 - 14:01

WPA tarafından Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Nöropsikiyatri Derneği işbirliği ile Yeşilköy'deki WOW Otel'de düzenlenen Dünya Psikiyatri Birliği Tematik Konferansı, bu akşam yapılacak açılışla başlayacak.

12 Haziran Pazar gününe kadar sürecek konferansa ilişkin aynı yerde düzenlenen basın toplantısının ardından bir gazetecinin, ''Türkiye'de 12 Haziran'da yapılacak genel seçimler öncesi siyasetçilerin meydanlardaki sert tavırları, toplumun ruh sağlını nasıl etkiliyor?'' sorusu üzerine WPA Başkanı Dr. Mario Maj, dünyadaki bütün ülkelerde seçim süreçlerinde siyasetçilerin benzer tutumlar gösterdiğini ifade etti.

Seçim olan ülkelerde rekabetin çok yüksek olmasının siyasetçilerde negatif eğilimlerin ortaya çıkmasına yol açtığını vurgulayan Maj, bu kötü eğilimlerin kuşkuculuk, herkesin kendisi hakkında kötü şeyler yazacağı gibi paranoid pozisyonlar olabileceği gibi tam tersine megalomanlık, kendisini büyük görme, küçük dağları ben yarattım tarzında tutumlar olabileceğini kaydetti.

Dr. Mario Maj, şöyle devam etti:

''Seçim süreçlerinde, politikacıların, çok hırslı, çok provoke edici davranması, toplumda da daha hırslı daha agresif davranışların ortaya çıkmasına sebebiyet verebiliyor. Psikiyatrist ve ruh sağlığı uzmanlarının, bu konuda yapabilecekleri en iyi şey, politikacılara ve topluma makul ve sakin olmayı ve başkalarının düşüncelerine saygı göstermeyi tavsiye etmektir. Gelişmiş insanlar, çok iyi biliyoruz ki kendi düşüncelerimiz dışında başka insanların başka düşünceleri olabilir ve bu düşüncelerin bizim düşüncemizle aynı olmaması onların yanlış olduğu anlamına gelmez.''

''Politikacılar, yerine getiremeyecekleri vattleri vermemeli"

Dünya Psikiyatri Birliği 2. Başkanı Pedro Ruiz de seçim gibi dönemlerde psikiyatri ve ruh sağlığı uzmanlarının politikacılara sükunetin yanı sıra dürüst olmaları ve doğru söylemelerini önermeleri gerektiğini dile getirdi.

Ruiz, ''Politikacılar, seçimlerden önce ileride yerine getiremeyecekleri ve yapamayacakları vaatleri vermemelidirler. Çünkü bunlar toplumda güvensizlik duygusu yaratır. Farklı toplumsal kesimlerin katılımını engellemeyecek tutum içinde olmalıdır'' diye konuştu.

Dünya Psikiyatri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Levent Küey ise aynı konuda, önemli olanın toplum içinde ''günah keçisi'' gruplar yaratmamak olduğunu belirterek, ''Bu durum, kültürel ayrımcılıkla doğrudan bağlantılı bir durumdur. Toplumda eğer belli gruplar damgalanır, ayrımcılığa tabi tutulur ve genel sürece katılımı sağlanmazsa bu kuşkusuz gerilimi artıracak durumdur'' görüşünü aktardı.

Türkiye'de ruh sağlığı hizmetlerinin hangi seviyede olduğuna ilişkin bir soru üzerine Küey, ruh ve beden sağlığının birbirinden ayrılmayacağını vurgulayarak, ''Bir ülkedeki 0-1 yaş arası bebek ölüm hızı aynı zamanda o ülkenin ruh sağlığının da göstergesidir. Çünkü, 6 aylık bebeğini kaybeden bir annenin ve diğer akrabalarının ruh sağlığından söz etmiş oluyoruz'' ifadelerini kullandı.

Sağlık için evrensel kabul edilen her türlü kriterin ruh sağlığı için de kriter olarak kabul edilebileceğine işaret eden Küey, kişiyle kişinin toplum varoluşu içinde kendi hayatı üzerindeki kontrol ve söz hakkının derecesi o kişinin ruh sağlığını belirlediğini söyledi.
Küey, depresyonun nedenleri arasında, kişinin kontrol odağını kendi elinde hissedememesi olduğunu anlatarak, yani çaresizlik ve dış etkileri maruz kalmanın da ruh sağlığı üzerinde önemli etkisi bulunduğunu kaydetti.
 

Konferanslar

Doç. Dr. Levent Küey, Dünya Psikiyatri Birliği Tematik Konferansına ilişkin bilgi verirken de Dünya Psikiyatri Birliğinin, 117 ülkeden 135 ulusal psikiyatri meslek örgütünü ve 200 bin psikiyatr uzmanını barındıran uluslararası düzeyde en güçlü tıp kuruluşlarından biri olduğunu ifade etti.

Konferansa, dünyadan 60'ın üzerinde ülkeden, bine yakın bilim insanı katılacağını aktaran Küey, bilimsel programda, ''yeme bozuklukları'', ''antidepresan ilaçların depresyon tedavisindeki tartışmaları'', ''hamilelik ve doğum sonrası depresyon'', ''toplumsal eşitsizlikler ve ruh sağlığı ilişkileri'', ''savaş ve çatışma ortamında ruh sağlığı'', ''kentleşme ve ruh sağlığı ilişkileri'', ''göç ve ruh sağlığı'', ''intihar yaygınlığı ve önlenmesi'' gibi önemli ve güncel birçok konunun tartışmaya açılacağını kaydetti.

Dünya üzerinde ruh sağlığı problemi yaşayan kişi sayısının 500 milyon civarında olduğunu dile getiren Doç. Dr. Küey, her 7 kişiden 1'i her yıl ruh sağlığı problemi yaşadığını, her 4 kişiden 1'inin de yaşamı boyunca ruh sağlığı problemiyle karşı karşıya kaldığını belirtti.

Dünya Psikiyatri Birliği (WPA) Başkanı Prof. Dr. Mario Maj de doğal afetler sonrası toplum sağlığının korunmasına yönelik, Dünya Psikiyatri Birliğinin 2008'de bir çalışma başlattığını ve bu konuda temel olarak iki stratejinin benimsendiğini vurguladı.

Maj, bunlardan birinin ''eğiticilerin eğitimi'', diğerinin bu konuda uzmanların duyarlılığını artırmak olduğunu aktardı.

2009'da Cenevre'de, Dünya Sağlık Örgütünün katkılarıyla bir eğitim kursu düzenlendiğini anlatan Maj, bu eğitimi alanların afet gibi durumlarda toplum sağlığına yönelik çalışmalar yapmak üzere ülkelerinde meslektaşlarının eğitim verdiklerini ifade etti.

En son Japonya'da deprem, tsunami ve nükleer felaket olmak üzere peşi sıra 3 büyük afetin yaşandığını anımsatan Maj, globalleşmenin sonucu olarak bir ülkede yaşanan felaketin dakikalar sonra o ülkeye en uzak noktadaki insanlar tarafından bile duyulduğunu söyledi.

Nükleer felaketlerin ne kadar uzak da olsa insanlar açısından travmatize edici olduğuna işaret eden Maj, örneğin Çernobil felaketinden sonra İtalya'da kürtaj oranlarının çok arttığını kaydetti.

Afet durumlarında toplumun ruh sağlığına yönelik çalışmaların o bölgenin özellikleri göz önüne alınarak düzenlenmesi gerektiğine dikkati çeken Maj, sözlerini şöyle tamamladı:

''Birçok yardım kuruluşunun içine düştüğü hata, afet bölgesine apar topar gitmek... Bunlardan bir kısmı ya geri döner bir kısmı da bakım gerektiren bir duruma düşer. Örneğin Haiti depreminde oranın lokal dillerini iyi bilen uzman çalışması örgütledik. Japonya'da ise başta nükleer afetlerde, Çernobil'de çalışmış bir uzman görevlendirildi. Deprem gibi doğal afetler, kadınları ve çocukları daha çok etkiler. Bu nedenle Japonya'da pratisyen hekim, çocuk doktoru, kadın doğum doktoru gibi birçok alandaki uzmanlar nükleer afetlerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri konusunda eğitilmektedir. Japon devleti de bu konuya çok ciddi destek veriyor.''
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler