Rektörler, yazarlar, generaller davası
Üçüncü davayla birleştirilen ikinci Ergenekon davasının yeni duruşması bugün yapıldı. Mahkemede Tuncay Özkan'ın savunması gerilim yarattı. Hakimle tartışan Özkan’a diğer sanıklar alkışlarla destek verdi.
Üçüncü iddianame ile birleştirilen ikinci Ergenekon davasının bugünkü oturumunda, sanıklar ve avukatları, yargılamayı uzatarak mağduriyete neden olacağı gerekçesiyle 4 bin sayfayı aşan iddianamelerin okunmamasını talep etti. Mahkeme heyeti iddianamelerin “çok kısa ve özetlenerek” okunmasını karar verdi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün tutuklu sanık Tuncay Özkan’ı alkışlayan izleyicileri salondan çıkarmak istemesi tartışmalara neden oldu. Duruşmaya katılamayan Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un avukatları, sağlık durumunun yargılanmaya uygun olmadığını belirterek, Eruygur hakkındaki yargılamanın durdurulmasını talep ettiler.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Cezaevi’nde görülen 108 sanıklı ikinci Ergenekon davasının üçüncü oturumuna, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, gazetemiz Ankara Temsilcisi ve yazarı Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan’ın da aralarında bulunduğu 49 tutuklu sanık katıldı.
Tutuklu sanıklar emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal, İnönü Üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu ile Fahri Kepek ise duruşmaya gelmedi.
Oturuma, emekli orgneraller Hurşit Tolon, Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz, emekli Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal Şenel, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, gazeteci yazar Yalçın Küçük, Erol Mütercimler, ATO Başkanı Sinan Aygün, eski 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Mustafa Yurtkuran ile 32 tutuksuz sanık geldi.
Tutuksuz sanıklardan gazetemiz yazarı Erol Manisalı ise kemoterapi tedavisinin devam etmesi nedeniyle oturuma katılamadı. Mahkeme başkanı Köksal Şengün, ikinci ve üçüncü iddianamelerin birleştirilme kararını okuduktan sonra üçüncü iddianamede yer alan sanıkların kimlik tespiti yapıldı.
Emekli Tümgeneral Erdal Şenel, kimlik tespiti sırasında babasının adını değiştirdiğinden haberdar olmadığını ifade etti. Tutuksuz sanık emekli Deniz Kurmay Albay Hüseyin Vural, uzakdoğu kaptanlığı yaptığını, geçenlerde Nijerya’da saldırıya uğrayan geminin kaptanı olduğunu belirtti.
İddianame okunmasın
Tuncer Kılınç’ın avukatı Hasan Gürbüz, 3 bin 500 sayfayı bulan iddianamelerin avukatlar ve sanıklar tarafından okunduğunu belirterek “İddianame okunmadan savunmalara geçilmesini talep ediyorum. Aksi halde tutuklu sanıkların mağduriyetini yol açacaktır. İddianamenin okunmaması usul eksikliği olarak değerlendirilmez” diye konuştu.
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Prof. Dr Mehmet Haberal’ın avukatı Köksal Bayraktar, CMK’nın 191. maddesinin “yargılamada aleniyet sağlanması” için iddianamenin okunmasına hükmettiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Bütün avukatlar ve sanıklar iddianameyi okudular. Basında tefrika halinde her gün yayınlanıyor. Aleniyet unsuru gerçekleşti. Yararların dengesi açısında iddianame okunmamalıdır. Kişi hak ve özgürlükleri çok daha yararlıdır. Özet halinde dahi okunmadan savunma aşamasına geçilmesi gerekir.”
Avukat Bayraktar ayrıca müvekkili Prof. Haberal’ın tutuklandığı 17 Nisan 2009’dan sonra üst üste kalp krizi geçirdiğini, 6 aydır İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde tedavi gördüğünü, Haberal’a “taşikardi” teşhisi konulduğunu söyleyerek, Haberal’ın hastaneden çıkarılmasının hayati risk taşıdığına ilişkin raporu olduğuna dikkat çekti.
Avukat Ali Rıza Dizdar da müvekkili Levent Ersöz’ün bacağının çok kötü durumda olduğunu belirterek, fotoğraflarını heyete sundu. İddianamenin okunmasının yargılamayı uzatarak özgürlükleri kısıtladığını belirten Dizdar’ın “İddianame yerine geçen bir belge okunsun” sözleri üzerine Başkan Şengün “O belge nedir, onu da söyleyin” dedi. Dizdar, “İddianamenin kısa bir özetini okuyabilirsiniz” diye yanıt verdi.
Dalga dalga operasyon
Prof. Yurtkuran’ın avukatı Yahya Şimşek de müvekkiline kanser teşhisi konulduğunu ve tedavisinin başlayacağını ifade ederek duruşmalardan vareste tutulmasını istedi. Gürbüz Çapan’ın avukatı Armağan Güner ise “Dalga dalga yapılan operasyonlarda gözaltına alınanla tutuklanmış, sanıkların birbiriyle ilgili oldukları belirtilmemiştir. Suç isnatları farklıdır, iddianame hiçbir sanığı doğrudan ilgilendirmemektedir. Bu nedenle iddianamenin tamamının okunmasının kimseye yararı yoktur” diye konuştu.
Özkan: Suçumu bilmek istiyorum
Söz alan gazeteci Tuncay Özkan “Bu davadan bulunmaktan çok büyük üzüntü duydum. Bugün adli yılın açılışı günü. Hukuk sistemimizle ilgili eleştirilerle açıldı. Generaller, emekli öğretmenler, polisler, torunlarına bakanlar, yazarlar, aydınlarının burada bulunması kadar hiçbir şey beni bu kadar üzmedi” diye konuştu.
Birinci Ergenekon davasında iddianamenin özetlendiğini anımsatan Özkan “Demek ki yasalar size bir serbesti tanıyor. Bir yıldır tutukluyum. Cumhuriyet Mitinglerine ‘sözde’ diyen, başsavcı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘bindirilmiş kıtalar’ sözcüğüne atıfta bulunan, Başbakanın’ın atadığı savcıların hazırladığı bu iddianame ile yargılanıyorum” dedi.
Özkan’ın duruşmada “suçum ne” diye mahkeme heyetine sorması üzerine savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in “İhtas-ı rey olur” şeklinde mütalaada bulunduğunu anımsatarak şöyle devam etti:
“Tutukluluk halim ihsas-ı rey değil mi? Ergenekon'un birinci kısmında Danıştay dosyasını yeniden başlattınız. Süleyman Esen adlı bir şeyh müridini serbest bıraktınız. Beni neyle suçluyorsunuz da Süleyman Esen’e ‘buyur git kardeşim’ dediniz. Basında ‘Danıştay davası müsamereydi’ diye yazıyor. Sizin için ne yazacaklar? Bu televizyon yayınlarını neden durdurmuyorsunuz? Bir senedir her gün 3 kez tecavüz ediliyor bana. Ergenekon hukukun labirentlerinden biri değildir. Mahkeme labirentin duvarını yıkıp aydınlatmak zorundadır.”
Tuncay Özkan, “Süleyman Esen’i vicradınızda nasıl bir yer açıp gönderdiniz de Tuncay Özkan hakkında böyle bir karara varmadınız” diye sordu.
AKP’ye karşı bangır bangır
“Cehalet Hiç Bu kadar Cüretkar Olmamıştı” adlı kitabının tasladığın mahkeme heyetine sunan Özkan, 26 yıllık gazeteci, namuslu bir yurttaş olduğunu anlattı. Çok sayıda iddianame okuduğunu söyleyen Özkan “Ne zaman Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı cebir ve şiddetle karşı çıkmışım. Ne zaman bu suçları işlemişim. AKP’ye karşı olduğumu bangır bangır bağırdım. Ne zaman siyasi mücadelemi silahlı mücadeleye dönüştürmüşüm” diye devam etti.
“Benim suçumu bana söylemek zorundasınız” diyen Özkan “İddianameyi okuyalım mı demek keyfiyetini sanıkların lehine kullanın” diye konuştu.
Salonda gerginlik
Danıştay sanıklarından Süleyman Esen’in tahliyesini eleştirmesini sürdüren Özkan, “Fethullah Gülen’in şeyh müridi, bombaları temin eden Süleyman Esen’i neden tahliye ettiğinizi, Mustafa Kemal’in müridi, aydınlanmanın yolcusu Tuncay Özkan’ın neden tuttuğunuzu açıklayın” diye konuştu.
Özkan’ın açıklamalarının ardından izleyicilerin alkışlaması üzerine Başkan Köksal Şengün, jandarma komutanından sanıkların aileleri dışındakilerin salondan çıkarılmasnı istedi. Buna tepki gösteren Tuncay Özkan ayağa kalkarak “Bunu yapamazsınız” diye bağırdı. Başkan Şengün, uyarılarına karşın oturmayarak bağırmaya sürdüren Özkan’ın da salondan çıkarılmasını istedi.
“Beni dışarı atamazsınız, çıkmıyorum” diyen Özkan’a Başkan “Öyle bir dışarı atarım ki buranın adabından sorumlu olarak oturun yerinize diyorum. Burası alkış yeri değil. Tansiyonu yükseltmek kimseye fayda sağlamaz” dedi. Bazı sanık avukatlarının da ayağa kalkarak bağırmaları üzerine salonda kargaşa ortamı oluşması üzerine Başkan Şengün “Bu sergilediğiniz tavır değil” diyerek duruşmaya ara verdi.
Aradan sonra yeniden söz alan Özkan, “Beni seven insanlar alkışlamasınlar” deyince Başkan Şengün, “Burası mahkeme, alkış gönülden olur” dedi.
İddianameler özetlenecek
Oturuma katılan diğer sanık ve avukatlarının iddianamelerin okunmamasını istemeleri üzerine Başkan Şengün, “Birinci davadan avukatlar var aranızda. Talep üzerine birinci iddianameyi özetledik. 11 ay sonra itirazlar başladı. Yeniden okunmasını istediler” diye konuştu. Başkan Şengün, sanık ve avukatlarının talebi üzerine iddianamenin çok kısa bir şekilde özetlenerek okunacağını açıkladı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, ikinci iddianamenin özet kısmını okumaya başladı.
Eruygur yargılanmasın
Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un avukatı Filiz Esen, müvekkilinin Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi ve GATA doktorları tarafından muayene ve tetkiklerine ilişkin raporları bir klasör halinde mahkeme heyetine sundu. Esen, mahkemeye dilekçe vererek, Eruygur’un sağlık durumunun yargılamaya uygun olmadığını belirterek “Eruygur hakkındaki yargılamanın iyileşene kadar durdurulmasını” istedi.
'Cemil Bayık’ı vururdum’
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavisi süren tutuklu sanık Levent Ersöz, avukatı aracılığıyla mahkemeye gönderdiği dilekçede, hayatını başkalarının yardımıyla sürdürdüğünü kaydederek, “Adaletten kaçmak gibi bir niyetim yok. Tek düşüncem sağlığıma kavuşup adalete yardımcı olmaktır” dedi. Adli kontrol uygulanarak tahliyesini talep eden Ersöz, gizli tanık ‘İlk Adım’ın “Levent Ersöz, PKK yöneticisi Cemil Bayık ile 2 kez Hezil çayı kenarında görüşüp zarp alıp-verdiler” iddiasının gerçek dışı olduğunu savundu. Ersöz, “Görüşmenin geçtiği iddia edilen çayın genişliği 20-50 metre arasındadır. Mevsim durumuna göre çayın en dar yerinde bir kamyonun suya kapıldığını 1992 yılında gözümle gördüm. Böyle bir yerde zarf alıp verilmesi mümkün değildir. Ben Cemil Bayık isimli teröristi gördüğümde yakalayıp adalete teslim ederim. Çatışma ortamında karşılaşsaydık da vururdum. Benim görevim budur. Kesinlikle görüşmedim” dedi.
Gizli tanık ‘İlk Adım’ın Gaffar Okkan’ın öldürülmesi talimatını verdiği yönündeki iddialarının da iftira olduğunu söyleyen Ersöz, “Bu şahsın iftiralarına muhatap olduğum yıllarda Şırnak İl Jandarma Komutanı’ydım. Komutanlığımızın tüm personeli, bir yıl içinde, terör örgütleriyle ve yolsuzluklarla mücadele edip başarılı olmuştur. Bu şahsın o dönem yapılan operasyonlarda menfaatinin kesildiği ve haksız kazanç temin edemediği için iftira yolunu seçtiğini düşünüyorum” dedi.
‘Ergenekon’dan haberim yok’
Duruşmada yasalar izin verirse bu şahsın kimliğini açıklayacağını kaydeden Ersöz, terörle mücadelenin en kritik dönemi olan 1991 ve 1992'deki çalışmalarının hepsinin yasalara uygun olduğunu savundu. Bu çalışmaları nedeniyle hedef haline getirildiğini, söyleyen Ersöz, “Sözde Ergenekon terör örgütü hakkında İstihbarat Başkanlığı yaptığım dönemde, öncesinde ve sonrasında hiçbir bilgim olmadı. Böyle bir yapı içinde kesinlikle yer almadım” dedi.
İddianame okunurken Avukat Ahmet Çörtoğlu, savcıların mahkemenin “kısa özet” okunması kararına karşın savcıların uymadığını ifade ederek tepki gösterdi. Avukat Ali Rıza Dizdar da “Kısa özet dediniz. Savcılar La Fontaine gibi okuyor. Sıkıldık, kısa bir ara verin” dedi. Mahkeme başkanı Şengün ise “İsterseniz çıkabilirsiniz, ara vermiyorum” diye yanıt verdi. Duruşmaya bugün devam edilecek.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Colani’nin arabası
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu