Rum lideri: 'Israrcı olmayın'
Rum lideri Hristofyas, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının bugüne kadar müzakere masasına sundukları, en azından bazı konulardaki tezlerinde ısrar etmeleri halinde sadece aralık ayına kadar değil, sonrasında da çözüme ulaşılamayacağını söyledi.
Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, Kıbrıs sorununda aralık ayına kadar bir anlaşmaya varılması ve referanduma gidilmesi şeklindeki açıklamaları "rahatsız edici" olarak nitelendirdi.
Rum basınına göre Hristofyas'ın dün akşam Rum başkanlık sarayında düzenlenen, Yunan cuntasının darbesini ve Kıbrıs Barış Harekatı'nın yıl dönümünü "kınama" etkinliğinde yaptığı konuşmada, "Gerek Türk tarafı gerekse hem AB hem de bazı BM yetkililerinin, Kıbrıs sorununun çözümü için yürütülen doğrudan müzakerelerde aralık ayına kadar anlaşmaya varılması ve çözümün referanduma sunulmasına değinmelerinin kendilerini rahatsız ettiğini" söyledi.
"Müzakere sürecinin sıkı takvimler ve hakemlik içermediğinin uluslararası toplum tarafından kabul edildiği" görüşünü ifade eden Hristofyas, "Kıbrıs Rum tarafının geçen zamanın, halihazırda zor olan çözüm koşullarını daha da zorlaştırdığını bildiğini, bu yüzden de süreci oyalamadığını" savundu. Hristofyas, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının çözümün içeriğine ilişkin düzeltici hareketlerde bulunmaları halinde aralık ayına kadar çözüme ulaşılmasını ihtimal dışı görmediğini de ileri sürdü.
Hristofyas, "Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının bugüne kadar müzakere masasına sundukları, en azından bazı konulardaki tezlerinde ısrar etmeleri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Türkiye Milli Güvenlik Kurulu'nun resmen yaptıkları açıklamalarında ısrarcı olmayı sürdürmeleri halinde ise sadece aralık ayına kadar değil sonrasında da çözüme ulaşılamayacağını" savundu. "Belirttiği sebeplerden ötürü, barışa ulaşılabilmesi için uluslararası toplumun, AB müzakere süreci çerçevesinde Türkiye'ye baskı yapması gerektiğini" iddia eden Hristofyas, "Türkiye'nin Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve işlevsel bir çözüm bulunması yönünde işbirliği yapması için gerekli baskı araçlarının AB'de bulunmasından ötürü de Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini desteklediklerini" söyledi.
Türkiye'nin tam üyeliğine desteklerinin koşulsuz olmadığını ifade eden Hristofyas, Türkiye'nin sözde "Kıbrıs cumhuriyeti" topraklarını "işgali altında bulundururken tam üye olmayı bekleyemeyeceğini" savundu. Hristofyas, Güney Kıbrıs'ın aralık ayındaki tutumunun Türkiye'nin tutumuyla doğru orantılı olacağını da ifade etti. "Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün, BM kararlarında belirtildiği şekliyle siyasi eşitliğe dayanan, iki toplumlu, iki kesimli, tek egemenlik, vatandaşlık ve uluslararası kimliğe sahip federasyon temelinde olması gerektiğini" savunan Hristofyas, müzakere masasında sunulan tezlerin bu temele dayanması gerektiğini söyledi.
Çözümün, "üniter Kıbrıs devletini federal bir devlete dönüştüreceğini" iddia eden Hristofyas, federasyon ile konfederasyon arasındaki farklara değindi. Hristofyas, "Federasyon bir devlettir, konfederasyon ise devlet bile değildir. Kurucu kısımları devlettir. Bu yüzden, halkımızın yaşadığı soruna çözüm getiremeyecek konfederasyonu kesin bir dille reddediyoruz" dedi.
"Yeni ortaklık devleti tezini reddettiğini" de ifade eden Hristofyas, şöyle devam etti: "Federasyonun birimleri önceden mevcut değillerdir. İki liderin referanduma sunacakları anlaşmayı imzalamalarının ardından ortaya çıkacaklardır. Federasyonun birimleri anlaşmayı oluşturanlar değil, anlaşmanın sonucu olacaklardır." Hristofyas, federasyonun özelliklerine de değindiği konuşmasında "eşitlik" unsurundan bahsetti ve bunun "sayısal değil siyasi olduğunu" savundu.
'Çözüm birincil hukuk olamaz'
Hristofyas, konuşmasında, Kıbrıs sorununun çözümünün AB'nin birincil hukuku olamayacağını da ileri sürdü. Hristofyas, "Kıbrıs cumhuriyeti"nin 10'uncu protokole göre tüm topraklarıyla AB'ye üye olduğunu, "birleşik Kıbrıs cumhuriyetinin katılımının devamının bu protokol temeline dayandırılacağını" ifade etti.
Hristofyas, Kıbrıs sorununun çözümü sonrasında oluşacak, "birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB çerçevesinde garantilere ve garantörlere ihtiyaç duymayacağını, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin kendilerini güvende hissedebileceklerini" ileri sürdü.
"Garantörlük anlaşmalarının uluslararası nitelikte olduğu, bu yüzden de Kıbrıs'taki iki toplumun bu anlaşmalara ilişkin söz hakkı bulunmadığı" şeklindeki Türk yetkililerinin açıklamaları konusunda ise Hristofyas, "Söz konusu anlaşmaların sadece Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'yi değil, bu anlaşmalara imza koyan 'Kıbrıs cumhuriyeti'ni de ilgilendirdiği için uluslararası anlaşmalar olarak tescil edildiklerini" söyledi. Hristofyas, "Kıbrıslıları, Kıbrıslı Rumları ve Kıbrıslı Türkleri doğrudan ilgilendiren bu gibi konular iki toplum arasında da görüşülmelidir" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti