Saatler Brecht'i gösteriyor
Dostlar Tiyatrosu'nun sahneye koyduğu 'Ben Bertolt Brecht'te Genco Erkal'a Tülay Günal eşlik ediyor.
Yeni oyunun heyecanı havada asılı… Prömiyerde yaşanan aksaklıklar, ikinci gecede oyunda değiştirilenler konuşuluyor. Bir yanda “iki güçlü adam”ın kanatları altında olmanın sevincini yaşayan Tülay Günal, diğer tarafta çok önemsediği ama 15 yıldır uzak kaldığı Bertolt Brecht’e kavuşmanın sevincini yaşayan, tiyatro duayeni Genco Erkal...
Saatleri Brecht’e ayarlayan bu ikili, Dostlar Tiyatrosu’nun yeni oyunu “Ben Bertolt Brecht” ile izleyicinin karşısında.
Erkal’ın, Brecht’in şiir, şarkı ve öykülerinden uyarladığı bu kabare, piyanist Yiğit Özatalay’ın canlı performansı eşliğinde sahneleniyor. Ama piyano bir anda bara, bir anda striptiz sahnesine dönebiliyor... Sahne tasarımını Ali Yenel, giysilerini Özlem Kaya, ışık tasarımını Yüksel Aymaz’ın üstlendiği oyunun koreografisi Tan Temel ve Sernaz Demirel’e ait. Oyunun müzik yönetmeni ise Emin Fındıkoğlu.
Hiç tanımayanlar, tiyatroya mesafeli duranlar için “Brecht tiyatrosuna giriş dersi” diye nitelendirebileceğimiz oyunu Erkal ve Günal ile konuştuk.
- 15 yıl sonra Brecht’i yeniden gündeminize alma sebebiniz nedir?
Genco Erkal: Son dönemde yaşanan ekonomik krizler, kapitalizmin getirdikleri, Brecht’in yazdıklarının ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi. Brecht’in her zaman gündemde olması lazım. Çağdaşımız olan, bize hep ışık tutacak bir yazar.
- Brecht’le tanışmanız ve sonrasında kurduğunuz bağ üzerine neler söylersiniz?
Şair dostum Teoman Aktürel, 1960’ta beni Brecht ve tiyatrosuyla tanıştıran isimdir. İlk Brecht oyunum 1966’ta Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Asaf Çiyiltepe’nin yönettiği “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi”ydi. Ardından “Kafkas Tebeşir Dairesi”ni iki kez farklı prodüksiyonla sahneledim. Sonra “Galileo Galilei”, ardından “Bay Puntilla ile Uşağı Matti”... Bunların yanında bir de zaman zaman yarı kabaremsi, şiir-şarkı derlemesi oyunlar yaptım. Bunların sonuncusu 15 yıl önce yaptığım “Yosma” adlı oyundu. Zeliha Berksoy için yapmıştum...
- Bugünkü oyunun temelleri 1986 yılında sahnelediğiniz “Ben Bertolt Brecht”le atıldı diyebilir miyiz?
Aslında temel 1978 yılında yaptığımız “Brecht-Kabare”dir. Sonrasında “Ben Bertolt Brecht” ve ardından “Yosma” geldi. Hepsinde kurgu biraz değişiktir. Şimdiki oyun sahneleme ve tiyatro anlayışı, şiirlerin ve şarkıların yorumları açısından bambaşka bir oyun. Bugüne daha yakın, kendimize özgü bir yorum getirdik.
- Oyun, Brecht ve tiyatrosuna giriş dersi gibi. Hangi eserlerden bölümler bir araya geldi?
“Üç Kuruşluk Opera” ağırlıklı olmak üzere “Mahagonny Şehrinin Yükselişi ve Çöküşü”, “Şvayk İkinci Dünya Savaşında” ve “Cesaret Ana”dan şarkılar, bölümler var. Onun dışında tek tek şiirler ve bir de “Bay Keuner’in Öyküleri” dizisinden bölümler yer alıyor.
- Diğer tek kişilik oyunlarınızda da bu tarz kolajlar yapıyorsunuz. Bu seçkileri hangi kriterlere göre nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Uzun yıllar hep bu işle uğraştığım için bu artık benim bildiğim bir alan. Bütün külliyatı okuyup notlar çıkararak büyük bir emekle birleştiriyorum parçaları. Yazıların fotokopilerini çekip keserim, onları peşi sıra dizip bir terzi gibi parçaları ekler çıkarırım. Önemli olan bir bütün oluşturabilmek. Bu oyunda üç ana bölüm oluşturdum, birinci bölüm genel olarak insanlık, dünyanın düzeni, haksızlıklar, ezenler ezilenler gibi genel bir bakış, sonra bu toplum ve kapitalist düzen içinde kadının konumunu anlatan bir bölüm ve son bölüm de savaş ve barış üzerine.
- Savaşı anlatırken sahnede birden oyuncaklar beliriyor. Bu da yine Brecht tiyatrosunun bir unsuru öyle değil mi?
Brecht’in tiyatrosu yabancılaştırma üzerinedir, insanları şaşırtır ve beklemedikleri bir imge karşısında soru sormaya yönlendirir. Savaş gibi korkunç bir olayın oyuncak gibi çok masum küçük bir şeyle anlatılması müthiş bir yabancılaştırma efekti.
- Nâzım Hikmet, Can Yücel, Karl Marx ve Bertolt Brecht... Sizin için önem taşıyan ve sahneye taşımak istediğiniz başka isimler de var mı?
İçimde hep bir ukte olarak kalan çok sevdiğim iki yazar var; Shakespeare ve Çehov. Onlarla da “hesaplaşmayı” çok isterim, ama maalesef çok kadrolu, büyük oyunlar ve bir özel tiyatronun üstesinden gelebileceği şeyler değil. Ama bir gün belki...
Bilgi için: 0 212 252 59 35
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'