"Sahte evrak yapacak olsam niye imza atayım"

''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' iddialarıyla ilgili haklarında dava açılan ve Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın 10. duruşması görüldü.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.07.2010 - 07:36

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım katıldı.

Duruşmada, tutuksuz sanıklar İlhami Ümit Handan ve Özel Yılmaz da hazır bulundu. Hakkında yakalama kararı bulunan Dalan ise duruşmaya gelmedi.

Köksal Şengün'ün yıllık izinde olması nedeniyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin diğer heyetinin başkanı olan Kemal Can'ın başkanlık yaptığı duruşmada, tutuksuz sanık Özel Yılmaz savunmasını yaptı.

Duruşma, Yılmaz'ın daha önce alınan ifadelerinin okunmasıyla devam ediyor.


"Dalan'ın yurtdışına çıktığından bilgimiz olmadı"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını yapan Yılmaz, MİT görevlisi olması nedeniyle kanunun kendisine verdiği izin çerçevesinde savunma yapacağını söyledi.
Yılmaz, ''32 yıldır MİT'te, yurtiçi ve yurtdışı hizmetlerde başarılı görevler yaptım. Bugüne kadar hiçbir ceza ve ikaz almadım. Yaptığım çalışmalar nedeniyle iç ve dış makamlardan takdirler aldım'' diye konuştu.

MİT İzmir Bölge Başkanlığı görevine 8 Nisan 2009'da atandığını ifade eden Yılmaz, 1 ay sonra bir gazetede ''Bedrettin Dalan'a kaç dediği'' şeklinde haberlerin çıktığını dile getirdi. Bunun üzerine üst makamları ile temasa geçerek asılsız iddialar karşısında ne yapması gerektiğini sorduğunu belirten Yılmaz, kendisine beklemesinin söylendiğini anlattı.

Yılmaz, bu olay nedeniyle kendisi hakkında kurum tarafından bir soruşturma yapılmadığını vurgulayarak, Bedrettin Dalan ile sınırlı sayıda, bayram gibi özel günlerde karşılaştığını kaydetti.
Dalan'ın oğlu Barış Dalan'ın, diğer tutuksuz sanık İlhami Ümit Handan vasıtasıyla kendisini arayarak görüşmek istediklerini söylediğini ifade eden Özel Yılmaz, şöyle devam etti:
''Dalan'ın yurtdışına çıktığından bilgimiz olmadı. Oğlu aradığında da bilmiyordum. Makamlarıma görüşmek istediklerini ilettim. 'Sosyal tesislere çağır görüş, neticesini bildir' dediler. İstanbul'daki sosyal tesislere kendilerini davet ettim. 15-20 dakika, 1-2 bardak çay içme süresince sohbet ettik. Babasının 1 hafta önce sağlık sorunları nedeniyle yurtdışına gittiğini söyledi. Ergenekon'dan arandığını, tutuklanıp tutuklanmayacağını, bilgimiz olup olmadığını sordu. Oğluna 'Biz bu konunun dışındayız, bu konuyla alakamız yok, sadece davaya bakan savcılar ve emniyet görevlileri bilir' dedim. 'Cerrah bize yardımcı olur mu?' diye sordu. 'Cerrah bile bilmez' dedim. (Dalan'ın Ergenekon'dan aranması ile ilgili) Öğrenip öğrenemeyeceğimi sordu. Ben de münasip bir dille olamayacağını anlattım. Görüşmenin ertesi gün Ankara'ya yazılı bir şekilde bunları bildirdim. Ancak Dalan'ın 1 hafta önce değil de daha önceden gittiğini öğrendik. Hiçbir zaman için dışarıya bilgi vermedim. Dalan ile bu konuda görüşmedim.''

Rahatsızlığı nedeniyle İlhami Ümit Handan'ın kendisini aradığını ifade eden Yılmaz, ''Konuşurken 'Başkana veriyorum', dedi, Dalan da 'Geçmiş olsun' dedi. Dalan'ın hastanesinde anjiyo oldum. Stent takıldı. Parasını da ben verdim. Dalan ile 3-4 kere görüştüm. Siyasi görüşünü bilmem'' diye konuştu.


"Üzüntüm sonsuz"

MİT görevlisi Yılmaz, 30 yıllık teşkilat hayatı boyunca 3 tane müsteşar, 10 müsteşar yardımcısı ve 5 bölge başkanıyla çalıştığını belirterek, disiplinli ve düzenli yaşamı olduğunu, sabah 05.30'da kalkıp eşiyle 1,5 saat spor yaptığını, işinden çıkınca evine gittiğini, akşam 22.00'de yattığını, işi olması durumunda akşam çalıştığını, hayatına fazla kimseyi sokmadığını ve fazla kimseyi tanımadığını kaydetti.

Başbakanlığa bağlı olarak çalıştıklarını, bir hatası olması durumunda bunun bildirileceğini dile getiren Yılmaz, ''Örgüt mensubu olarak yargılanıyorum, üzüntüm sonsuz. Prensiplere aykırı hareket eden kimse Başbakanlığa iade edilir. Uygun görülürse meslekten ihraç edilir'' şeklinde konuştu.

Özel Yılmaz, ''Hiçbir sarhoş masasına meze olmadım. Prensipli yaşadım. Şu anda buradayım'' dedi.

Teşkilat mensuplarının çocuklarının üniversiteyi kazandıklarında, verilecek burslar nedeniyle üniversitelerden MİT'te çalışıp çalışmadıklarına dair sorular geldiğini söyleyen Yılmaz, bunlarla ilgilenmesi için kendisinin görevlendirildiğini anlattı.

Yılmaz, bu süreçte Yeditepe Üniversitesinden İlhami Ümit Handan ile görüştüğünü anlattı.
Duruşmada Yılmaz'ın daha önce alınan ifadelerinin okunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.

 

Yılmaz'ın çapraz sorgusu tamamlandı

''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının tutuksuz sanığı, MİT görevlisi Özel Yılmaz'ın çapraz sorgusu yapıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, savunmasının ardından eski ifadeleri okunan Özel Yılmaz, İzmir Bölge Başkanlığı görevine başladıktan sonra, terör örgütü PKK'ye ait 52 kilo 400 gramlık patlayıcının yerini tespit ettiklerini ve 6 saatte etkisiz hale getirdiklerini söyledi.
Daha sonra çapraz sorgusu yapılan Özel Yılmaz, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in ''Bedrettin Dalan ile samimiyetinizin boyutu nedir?'' sorusunu, ''Hiçbir samimiyetim yoktur'' diye yanıtladı. Özel Yılmaz, Pekgüzel'in ''Devam eden bir soruşturma ile ilgili bilgi toplama göreviniz var mı?'' sorusuna ise ''Hayır'' yanıtını verdi.

Özel Yılmaz, Pekgüzel'in ''Yeditepe Üniversitesi Hastanesinde anjiyo olduğunda Bedrettin Dalan'ın kendisini ziyaret edip etmediği, soruşturmaya ilişkin bir soru sorup sormadığına'' yönelik sorusuna, ''Asla, bir kelime bile konuşmadık. Kapıdan uğrayıp 'Geçmiş olsun' dedi. Bana oğlu geldi, İlhami Ümit Handan organize etti'' yanıtını verdi.

Tutuksuz sanık Yılmaz, küçük oğlunun burslu olarak Yeditepe Üniversitesi'nde okuduğunu kaydetti.

Özel Yılmaz, Bedrettin Dalan tek başına görüşmediğini ifade ederek, ''Yanında her zaman 7-8 kişi vardır. Daire Başkanı'nın kızıyla ilgili burs konusunu görüştüm, kabul etmedi'' diye konuştu.
Yılmaz, tutuklu sanık Serdar Öztürk'ün avukatı Demet Rençber'in ''Mehmet Eymür hakkında, CIA üyeleriyle görüştüğü ihbarı geldi mi? 15 Şubat 2008'de 35 CIA ajanının Türkiye'ye geldiği bilgisi var mı?'' şeklindeki sorularına ise Özel Yılmaz, ''Bilgim yok, bunları MİT Müsteşarlığı'na sorun'' diye yanıtladı.

Yılmaz, İstanbul'da güvenlik istihbaratında görevli olduğunu, görevlerde bölümleme yapıldığını, bu nedenle bilgi sahibi olmadığını anlattı.

İzmir'de her konuda bilgisi olduğunu ifade eden Özel Yılmaz, bu konuların MİT Müsteşarlığı'na sorulmasını isterken, sanık Serdar Öztürk ''Mahkemeye karşı devlet sırrı olmaz. Ne biliyorsanız söylemek zorundasınız'' diye konuştu.

Hüsnü Çalmuk'un, ''Hrant Dink'i İstanbul Valiliği'nde tehdit eden MİT'çi olduğuna'' ilişkin gazete haberlerini anımsatması üzerine Yılmaz, ''Bu tür haberlere devletim adına üzülüyorum'' dedi.

Özel Yılmaz'ın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından, duruşmada daha sonra sanıkların talepleri alındı.


Dursun Çiçek: Niye imza atayım

Tutuklu sanık Albay Dursun Çiçek, savunması sırasında, sahte belge olarak adlandırdığı dava konusu belge ve taklit imza ile ilgili şüpheleri ortaya koyduğunu belirtti.

İhbar mektuplarının, içerikleri birbirinden farklı konuları kapsadığı için bir kişi tarafından hazırlanmasının mümkün olmadığını, istihbaratçılar tarafından hazırlanabileceğini ifade eden Çiçek, 1 yıldır maddi, manevi ve hukuki baskı altında bulunduğunu ve mağdur olduğunu anlattı.
Çiçek, ''Millete değil, askere komplo davasına dönüştü. Bu olay irtica ve cemiyeti koruma, kollama davasına dönüştü. Bu süreçte zarar gören kurum, Türk Silahlı Kuvvetleridir'' dedi.

İrtica konusunun kendi alanı dışında olduğunu anımsatan Çiçek, ''Bu sahte belgeyi, parmak ve avuç izi bırakmadan hazırladığım, gönderdiğim iddiası insanlık dışıdır. Gizli ve sahte evrak yapacak olsam, niye imza atayım. 1 yıllık süreçte komplo altında olduğuma inanıyorum. Kurum olarak da inanıyoruz. Genelkurmay Başkanı da '1 yılımı çaldılar', dedi. Bu olay Türk yargı tarihine Albay Dursun Çiçek vakası olarak, kara leke olarak geçmiştir. Siz de bugün karar vereceksiniz. Ankara'ya ya serbest gideceğim ya da tutuklu gideceğim'' diye konuştu.
Çiçek, Genelkurmay Askeri Mahkemesindeki davasını da hatırlatarak, ''Orada da iddialara yanıt vereceğiz. Bizim anlımız açık'' dedi.
 

 

Duruşma 31 Ağustos salı gününe ertelendi

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada sanık ve avukatların taleplerine ilişkin mahkeme heyeti tarafından alınan ara kararlar, heyete başkanlık yapan Kemal Can tarafından açıklandı.

Tutuklu sanık Dursun Çiçek'in, Genelkurmay Askeri Mahkemesinde duruşması olması nedeniyle Ankara'daki Mamak Cezaevine sevk edilmesi yönündeki talebinin kabulüne karar verildi.

Mahkeme heyeti, sanık ve avukatların talepleri ile sanıkların tutukluluk hallerinin celse arasında değerlendirilmesine hükmederek, duruşmayı 31 Ağustos Salı gününe erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler