Sanat, Sanatçı ve Toplumlar
Sanat, duyguları yoğunlaştırarak yansıtıp insanları etkileme yeteneğidir. Bu eylem sözcüklerle yapılırsa şiir, çizgilerle yapılırsa resim ya da karikatür, diğer bir dalda, örneğin ezgilerle yapılırsa müzik alanında bir sanat yapıtı oluşur. Sanatçı, evrimin sağladığı ayrıcalıklı özel yeteneklerini diğer insanlara yapıtlarıyla sunarken onlarla duygu düzeyinde iletişim kurar.
İnsanda kişisel özellikleri belirleyen beynimizin korteks bölümü (Latince Cortex-Kabuk), sanatçılarda, onlara özgü bağlantılar (Latince, Synaps) oluşturduğundan, sanatçılar, başkalarınca görülemeyeni görmek, sezilemeyeni sezmek ve duygularını yoğun olarak dışa vurabilmek ayrıcalığını taşırlar. Bu özellik üstün kişilerde genellikle çok yönlü olup onlara sanatın birçok dalında yeteneklerini dışa vurabilmeyi olanaklı kılar. Örneğin Leonardo da Vinci resimde olduğu gibi yontuda, yazın sanatında ve bilimde eşsiz düzeyde yapıtlar yaratmıştır. Benzer olarak büyük şairimiz Nâzım Hikmet de sadece şiir alanında değil, resim, görsel sanatlar ve sosyal konularda birçok nitelikli yapıt bırakmıştır. Bu nedenle Horace’ın “Resim gibi şiir” tanımlaması ve Simonides’in, “Resim, dilsiz şiir; şiir, konuşan resimdir” özdeyişi, sanatın çok yönlü bir nitelik taşıdığı gerçeğini vurgulamaktadır.
Fransa’da Lescaux ve İspanya’da Altamira mağaralarında bulunan, büyük olasılıkla 15.000 yıl öncesinde çizilen resimleri yapan insanlar da dahil, tüm çağlar boyunca sanat yapıtlarını oluşturanlar duygularını dışavurma yeteneğinde olan ve sonraki kuşaklarla ölümsüz, evrensel bir dille iletişim kurabilen özel yetenekli insanlardır.
Ünlü sanat tarihçisi E.H. Gombrich’in, acısı hep içimizde yaşayan terör kurbanı Bedrettin Cömert tarafından dilimize çevrilen “Sanatın Öyküsü” yapıtında belirtildiği gibi, sanat yapıtlarının nitelikleri, sanatçının yetenekleri kadar, onun yaşadığı toplumun düzeyiyle de ilgilidir. Grek uygarlığının ünlü yontucuları Praxiteles ve Fidias’ın Atina’nın altın çağı olan Perikles döneminde yapıtlarını oluşturmaları, Ayasofya’nın Jüstinyen döneminde yapılması, “Rönesans” ve “Aydınlanma Çağı”nın sanatsal zenginliği bu gerçeğin kanıtlarıdır. Bizim tarihimizde de Mimar Sinan’ın Kanuni çağında yapıtlarını üretmesi, sadece varlıklı olmakla örtüşen bir rastlantı olarak alınamaz. Cumhuriyet dönemimizde “Kemalist Devrim”in sağladığı özgür ve çağdaş eğitim uygulanan ortamda yetişen sanatçılarımızın yüksek nitelikli ve çok sayıda olmaları da aynı gerçeği yansıtmaktadır.
Bilim aklın, sanat duyguların ürünüdür. Beyinsel gelişiminde kusur olmayan herkes istekli olur ve çaba harcarsa her türlü bilgiyi öğrenebilir ama sanatçı olmak için sadece o konuda bilgili olmak yeterli değildir. Sanatçı olabilmek için kişiye özel yetenek, duygu zenginliği, ayrıca ürettiği yapıtlarla çevresi ve toplumla iletişim kurarak etkileyebilme gücü gereklidir.
Büyük sanatçı Leonardo da Vinci’ye erişilmezliğinin gizemi sorulduğunda, “Saper vedere” (Görmeyi bilmek) diye yanıtlamıştır. Bu tümce bütün sanatçıların başarılarının gizemini yansıtmaktadır.
Gerçekten de sanatçıların özel yetenek ve sezgileriyle kazandırdıkları yapıtlar, evrensel bir iletişim aracı, evrensel bağımsız bir dil oluşturur. Bu dili aklımızla, öğrenilen bilgilerle değil, sezgilerimizle algılayabilir, ilkel tutkulardan soyutlanmış bir tutumla özümseyebiliriz. Duygu ve sezgileri dogma ve çağdışı kısıtlamalarla küntleşmiş olanların sanatçı ve sanatı, tüm nitelikleri ile algılayabilmeleri beklenemez. Bu nitelikteki kişilerin bir bakan olmayı aşarak Da Vinci ustanın belirttiği gibi, gören birisi olabilmeleri için düşünsel özgürlüğe erişmeleri, dogmatik tutkulardan soyutlanmaları gerekir.
Sanatçılarla toplumun çoğunluğu arasındaki aykırılık nedeniyle birçok üstün yetenekli sanatçı, yaşadığı toplumların çok ötesinde yapıtlar verdikleri zaman, yaşadıkları çağda anlaşılamamış, çok sonraki kuşaklar aynı düzeye erişince yapıtları yüceltilmiştir. Bizim toplumumuzda da yaşadığı çağda bazılarınca dışlandığı halde sonradan değeri anlaşılarak yüceltilen pek çok sanatçı sayabiliriz.
Ülkemizde son dönemde zaman zaman öne çıkan, sanat galerilerine ya da tek tek sanat yapıtlarına yapılan saldırı ve haksız eleştiriler, toplumumuzun sanat konusunda hâlâ geçmişteki özgürlük kısıtlayıcı ve bağnaz nitelikli alışkanlıkların sürdürüldüğünü göstermektedir.
Çağdaşlıktan uzak toplumlardaki yönetimler de sanat ve sanatçıyı özümseyemeyen kitlelerin seçimi olduklarından, belirli bir düzeyi aşamazlar; sanat ve sanatçılar onların sezgi ve düşünce ufuklarının ötesinde yer alırlar. Bu nedenle sanatsal kişiliği olmayan yöneticilerin, sanat yapıtlarını eleştirirken kendilerinde bir algılama yanılgısı olup olmadığını düşünmeleri gerekir. Ayrıca her türlü aşırılıkları önlemek öncelikle yönetimlerin gö- revi olduğundan, sanat ve sanatçıların başlıca güvencesi de çağdaş yasaları yansız uygulayan yönetimler olmalıdır.
Günümüzün uygar topluluklarında yönetimlerin çağdaşlığının ölçütü, bilim ve sanata verdikleri değer, bilim adamları ve sanatçılara tanıdıkları hoşgörü ve özgürlük alanının kapsamıdır. Sanatçılar hiçbir zorlama ile yönlendirilmeye çalışılmamalı, inanç ve tutkular etkisiyle çalışmaları kısıtlanmamalıdır.
Olumsuz yönde uygulanan zorlamalar toplumlarda sanatın güdükleşmesine, Nazi dönemindeki Almanya’da olduğu gibi ülke değerlerinin dışlanmasına neden olur. Unutulmamalı ki tüm toplumlar için geçerli olan, “Sanat da tıpkı bilim ve aşk gibidir; ya özgür olarak vardır ya da yoktur” özdeyişi çağlar boyu geçerliliğini hep korumuştur ve gelecekte de koruyacaktır.
Kaynaklar: Gombrich, E. H., Sanatın Öyküsü. Remzi Kitabevi. 1992.
Hof, İ. M., Avrupa’da Aydınlanma. Afa İntermedia. 1995.
İbabnez, F.M., Felsefe Öyküleri. İmge Kitabevi. 1996.
Cassirer, E., İnsan Üstüne Bir Deneme. Yapı Kredi Yayınları. 1997.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi