Seçimlere Doğru (28.06.2013)
Türkiye, yaşama hakkına, düşünce ve ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüklerine duyarsız ve uyumsuz bir siyasi iktidarın yönetiminde seçim sürecine girmektedir. Çağdaş demokraside kefen edebiyatı, dinin, dini duyguların ve kutsallarının siyasi çıkar için istismarı yapılamaz. Medya özgürdür, yargı bağımsızdır. Sosyal devlet, oy karşılığında sadakaya dönüştürülmemiştir. Seçim sistemi, adaleti ve istikrarı sağlayacak biçimde düzenlenmiştir. Demokrasinin önkoşulu olan erkler ayrılığı, sisteme egemendir ve cumhurbaşkanı tarafsızdır. Bu nedenlerle siyasi partiler eşit koşullarda sandığa gitmekte ve yurttaşlar belirli bir süre için ülkeyi yönetecek siyasi iktidar seçimini yapmaktadır. Ülke halkının, seçim konusunda kaygısı ve kuşkusu bulunmamaktadır.
Doğrudur, demokrasi sandıktan ibaret değildir. Ancak sandık da oy kullanma süresi ile sınırlı değildir. Sandık güvenliği, oy kullanma öncesi ve sonrası yönünden önem kazanmaktadır. Ülkemiz, 2014 yılı Mart ve Ağustos sonuna kadar, yerel seçimler ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gerçekleştirecektir. Milletvekili genel seçiminin öne alınarak diğer iki seçimden biriyle birleştirilmesi olasılığı da göz ardı edilmezse, ülkemiz için önümüzdeki yıl seçimler yılı olacaktır.
Gezi Parkı olaylarına ilişkin siyasi iktidarın anlayış ve tutumu devamlı olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Sözlüklerinde uzlaşma, anlaşma, hoşgörü, kurallar, azınlık hakları, çoğulculuk sözcükleri bulunmayanların ayrıştırıcı, bölücü, kindar ve sözde dindar söylemlerini sürdürecekleri açıktır. Türk sözcüğünü, Türkiye Cumhuriyeti’ni, anayasadan çıkarmak ve üniter yapısını zedelemek ve laiklik ilkesini, hukuk devletini yozlaştırmak çabaları seçim sürecinde açık veya gizli olarak sürdürülecektir. O halde, önümüzdeki seçim döneminin ve sonuçlarının, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünü ile geleceği için taşıdığı önem bir yaşam sorunudur ve seçimlerde, sandık öncesi ve sonrasının dikkatle izlenmesi gereğinin de nedenidir.
Anayasanın 79. maddesi uyarınca seçimler, yargı organlarının yönetim ve denetimi altında yapılır. 22.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5749 sayılı yasa ile 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri hakkında yasanın 28, 33, 35 ve 36. maddelerinde yapılan değişiklikle, seçmen kütüklerinin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından düzenlenmesi zorunluluğu ortadan kaldırılmış ve seçmen kütüklerinin, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanması sağlanmıştır. YSK’nin görevi sadece ilan ile sınırlandırılmış ve bu bağlamda YSK’nin görev ve yetkileri yürütme organına devredilmiştir. Gerçekte 298 sayılı yasada yapılan değişiklikler anayasanın 2, 11, 67 ve 79. maddelerine aykırıdır. Buna rağmen süre geçirildiğinden Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılamamış; iki siyasi partinin YSK ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokolün iptalinden hareketle Danıştay’da Anayasa Mahkemesi’ne itiraz davası açılması yolunu arama istemi dört yıldır sonuçlandırılmamıştır.(1) Önümüzdeki seçim sürecine yine yürütmeye bağlı bir kurumun hazırladığı seçmen kütükleriyle girilecektir. Seçmen kütüklerinin ilanından itibaren, bütün siyasi partilerin ve tüm seçmenlerin kütükleri incelemek, değerlendirmek ve seçim hukukuna göre her türlü önlemi almak görevi vardır.
Oy kullanma sürecinin tamamlanmasından sonra gelen aşama, oyların sayılmasıdır. YSK Başkanlığı’nın Bilgisayar Destekli Seçmen Kütüğü (SEÇSİS) projesi, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nce yürütülen Merkezi Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) ve Adalet Bakanlığı’na bağlı ulusal yargı ağı projesi (UYAP) ile birlikte Türkiye’deki seçim sisteminin temelini oluşturmaktadır.
SEÇSİS sistemine, verilerin kolayca değiştirilmesi için dışarıdan müdahalenin olanaklı olduğu iddiaları ve dayandığı SUN MİCROSYSTEMS’in gerek Amerika’da yöneltilen eleştiriler ve Almanya ile Yunanistan tarafından dışlanması gözetilerek sağlıklı ve güvenilir hale getirilmesi ayrıca önem kazanmaktadır. Özellikle YSK tarafından bilgisayar ortamında yapılan sonuç belirleme işlemlerinin hiçbir aşamasında siyasi parti gözlemcileri bulunmamaktadır. Elektronik ortamda gönderilen sandık ölçekli sonuçların SEÇSİS’in ana sunucusuna aktarılması sürecinin, siyasi parti gözlemcileri tarafından izlenmesi sağlanmalıdır. İzmir milletvekili Erdal Aksünger’in bu konuda vermiş olduğu 04.06.2013 günlü kanun teklifine tüm siyasi partilerin sahip çıkmaları, sağlıklı ve güvenli bir seçim isteğinin samimiyet ölçütü olacaktır.(2) Yoksa, yürütmenin (Adalet ve İçişleri bakanlıklarının) egemen olduğu bir seçim sisteminin kuşku ve kaygıları artıracağı açıktır. Tek çare, ülkedeki tüm sandıklarda gözlemci bulundurmak, gözlemcilerle iletişim ağı sağlamak, ilçe ve ilden başlayarak ilan edilen sonuçlarla karşılaştırmaktır. Seçim hukukunda itiraz ve şikâyet sürelerinin zorunlu olarak çok kısa tutulması karşısında, olası “tam kanunsuzluk”ların saptanmasıdır. Bu nedenlerle siyasi partilerin ve tüm vatandaşların, seçmen kütüklerinin düzenlenmesi ve ilanı sırasında, oy kullanma sürecinde ve sayımında sandıklara sahip çıkmaları vazgeçilemez ve savsaklanamaz bir görevdir.
(1) Bkz. (S. Kanadoğlu Anayasaya Aykırılık Önlenebilir; 23.12.2008, Cumhuriyet)
(2) Bkz. (http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz_sd.bilgi?p_donem=24&p_sicil=6856)
* Sabih Kanadoğlu Türk Hukuk Kurumu Başkanı
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!