Şehit polis Ali Bulduk'u 5 bin kişi uğurladı

Beş çocuklu ailenin tek oğlu olan şehidin babası 75 yaşındaki Salih Bulduk, "Kapımız her çalındığında ürperiyorduk" diye gözyaşı döktü.

Evli ve bir çocuk babası olan şehit polis Ali Bulduk'un cenazesi, ilk olarak Kozan İlçesi'ne bağlı Güleri Mahallesi Cambazlar Mevkii'ndeki babasının evine getirildi. Dört kızları olan Fatma ve Salih Bulduk çiftinin tek oğulları Ali'nin cenazesinin baba evine gelmesiyle birlikte yakınları ağıt yaktı. Ailenin isteği üzerine cenaze aracından indirilen şehit polis Ali Bulduk'un bayrağa sarılı tabutu, taziye çadırına alındı. Burada tabut açılarak baba Salih, anne Fatma, eşi Melek Bulduk ile kız kardeşlerine son kez yüzü gösterildi. Şehit polisin eşi Melek Bulduk ve yakınları gözyaşı dökerken, 6 yaşındaki oğlu Bahadır'ı yakınları teselli etmeye çalıştı.

Dualar edilip helallik alınması ardından şehit polisin naaşı cenaze töreninin yapılacağı Kozan Şehir Mezarlığı'na götürüldü.

Buradaki törene Adana Valisi Mustafa Büyük, AKP Adana Milletvekili Tamer Dağlı, CHP Adana Milletvekili Züfikar İnönü Tümer, 6'ncı Mekanize Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Osman Erbaş, İl Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek, Kozan Belediye Başkanı MHP'li Musa Öztürk, askeri ve mülki erkan, şehidin yakınları ile yaklaşık 5 bin kişi katıldı.

Dokuz yıllık polis olan şehit Ali Bulduk'un cenazesi, kılınan namazın ardından gözyaşlarıyla defnedildi.

"KADERDE NE VARSA O OLUR"

Diyarbakır'da 6 yıldan bu yana görev yapan, görev süresi geçen yıl dolmasına rağmen kendi isteği üzerine görev süresini uzatan şehidin babası Salih Bulduk'un oğluyla şehit olmadan 2 gün önce görüştüğü belirtildi.

Törende "Kapımız her çalındığında ürperiyorduk" diyerek gözyaşı döken şehit babası Salih Bulduk'un yakınlarına "Sık sık telefonla konuşuyorduk. 'Oğlum Diyarbakır çok karışık kendine dikkat et' diye kendine söylerdim. O da 'Baba kendimize dikkat ediyoruz. Bütün arkadaşlar kendine dikkat ediyor. Kaderde ne varsa o olur' diyordu. Gece gündüz onu düşünüyordum. Devamlı oralardan asker polis cenazesi geliyor, vurulduklarını televizyonlardan izliyordum. Uykular bize haram oluyordu. Annesi ve ben her kapı zili çaldığında, telefon çaldığında 'Acaba oradan bir haber geldi mi?' diye ürperiyorduk" dediği belirtildi.