''Senaryodan uzak durun''
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Kürt Açılımı konusunda hükümetin hiçbir açıklama yapmadığını, etnik ayrıştırmaya yönelik hiçbir talebe sıcak bakmadıklarını ifade etti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partinin Meclis Grubu'nda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın iddialarına sert yanıt verdi. Arınç'ın "CHP oy verdi, sonra sabahleyin telefon geldi, o telefon üzerine CHP tutum değişikliği gerçekleştirdi, bunu biliyorum, kesin böyledir. Söylemeyi uygun görmüyorum, kimin telefon ettiğini biliyorum" dediğini anlattı.
Arınç'ın gerçeklerden çok uzak ve kopuk olduğunu söyleyen Baykal, "Yani bir insan gerçeklerden bu kadar kopuk, bu kadar gerçekdışı bir iddia ile ülkenin ana muhalefet partisiyle ilgili olarak nasıl böyle kaçamak telaffuz edilebilir. Bu sözler onun boyuna posuna yakışmıyor. Siyasi geçmişine yakışmıyor. Sözlerine inanıyorsa, kim telefon etmiştir ve CHP nasıl görüş değiştirmiştir açıkça ortaya koymalıdır. Eğer bunu yapamazsa, bir süredir ciddi darbe yiyen saygınlığı çok daha büyük darbeyi de burada yiyecektir. Kimseye iftira atmaya, gerçek dışı suçlama yapmaya, Sayın Arınç'ın hakkı yoktur. Buna izin veremeyiz. Derhal ne biliyorsa söylemeli, diyeceği bir şey yoksa özür dilemelidir" dedi.
CHP'nin görüşlerini bir telefonla değiştirecek hiç bir kişinin olamayacağının altını çizen Baykal, "Bu iftirayı yapmak da kimsenin haddi değildir" dedi. Söz askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişki tasarı hakkında kapsamlı değerlendirmelerin yapılmadan "sivil kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasına yönelik olduğu" söylenerek önlerine getirildiğini ifade eden Baykal, konunun önemi ve CHP'nin saygınlığının söz konusu olması nedeniyle tasarıyı gündeme getirdiklerini söyledi.
Geçen haftaki bir diğer önemli konunu ise "darbeden haberdar olup kulağının üstüne yatanlar grubunun oldukça geniş olduğunun ortaya çıkması" olduğunu söyleyen Baykal, Cumhurbaşkanı, Başbakan o dönemin Genelkurmay Başkanı'nın "darbe karşısında kulağının üstüne yatma" anlayışı içinde olduklarını gördüklerini vurguladı.
"Kürt açılımı"
Kürt Açılımı konusuna da değinen Baykal, herkesin uzun süreden beri sorumluluk duygusu ile görev yapmaya çalıştığını ve Türkiye'nin sıkıntılarını aşması ve herkesin kardeşlik içinde yaşaması için atılması gereken adımları atmak istediğini söyledi. Başkal, Türkiye'de birden bire son günlerde, bugüne kadar olan açılımlardan farklı biçimde iddialı köklü değişimleri öngören, "öngördüğü izlemini veren" bir söylemin başladığını söyleyerek, "Söylem, Çankaya'dan başladı. Türkiye'nin tarihi fırsatla karşı karşıya olduğu, bunu mutlaka yapmamız gerektiği ve devletin kurumları içinde uyum olduğu, herkesin kaktı vermesinin beklendiği, bölgede yeni gelişmelerin buna fırsat verdiğini ve herkesin bu konuda harekete geçmesi gerektiğini cumhurbaşkanından başlayarak geliyor. Su söylem başlayalı aylar oldu. Aylardır bunun içinde ne var, ne öngörülüyor, ne yapılacak; işaret aradık hala en küçük bir aydınlanma, işaret ortaya çıkmış değildir. Ne yapmamız isteniyor, hükümet neyin peşinde belli değil" dedi.
"Hükümetin ne yapmak istediğini açıkça ortay akoyması lazım"
Söz konusu açılımın içinin doldurulmadığını ifade eden Baykal, herkesin söylem içine dahil olmasının istendiğini belirtti. İktidarın ve Cumhurbaşkanının arayış içine girme nedenini kimsenin bilmediğini kaydeden Baykal, "Onlar bu heyecanını paylaşsınlar. Yuvarlak laflarla, genel temennilerle bu politikayı sürdürmek artık mümkün değildir. İşin artık özüne girmek lazımdır, ne yapılmak isteniyor bunu açıkça söylemeye başlamaları lazımdır. Bugüne kadar ısrarla kaçındılar. Herhangi somut öneri yapılmaması zihinlerinde somut önerinin bulunmuyor olmasına mı kaynaklanıyor, yoksa var da onu söylemekten korkarak, 'siz de bu havaya girin, bu lafları kabul edilir hale sokalım' diye mi bekliyorlar. Biz yapacaklarını bilmeden nasıl destek veririz. Kimseye de söylemiyorlar. Bu kabul edilir bir yaklaşım değildir" dedi. Başbakan Erdoğan'ın "süreç"ten bahsettiğine işaret eden Baykal, sürecin sonunda ne olacağının bilinmesi gerektiğini ifade etti. Hükümetin "Dostlar alışverişte görsün, bir şey yapıyor gibi gözükelim" mantığı yürütüp yürütmediğinin de bilinmesi gerektiğini ifade eden Baykal, konunu "savsaklanabilir" olmaktan çıktığını belirtti. Baykal, "Kimse avutulabilir değildir, ciddi olmak lazımdır, dürüst olmak lazımdır. Neyi, niçin yapacaksın çık söyle. 'Siz söyleyin' diyorsun, hepimiz söylüyoruz zaten. Neyi yapacağını sen kararını ver, çık söyle, biz söyleyelim. Süreç lafının arkasına saklanma yaklaşımı bu konunun ciddiyeti ile bağdaşmıyor. Hükümetin ne yapmak istediğine karar vermesi ve açıkça ortaya koyması lazımdır" diye konuştu.
"Başbakan etnik kimlik ve milli kimliğin ayrımına varmalı"
Bu çerçevede anlaşıylarını CHP olarak her vesile ile ortaya koyduklarını kaydeden Baykal, Türkiye'nin; Anayasal düzen itibari ile bu söz konusu meseleyle ilgili sağlıklı bir anlayışın içinde olduğunun altını çizdi. Türkiye'nin ırk devleti, kan devleti, kafatası devleti olmadığını vurgulayan Baykal, "Türkiye'de bir ırkı temel alarak bir millet oluşturmuş değiliz. Milletimizin içinde her ırka, etnik kimliğe bağlı insanlar bir araya gelmişlerdir. Bizim milletimiz ırk milleti, kafatası milleti değildir. Hepimiz, bu topraklarda bu milletini bir parçası olma bilinci ile yaşıyoruz. Hepimizin farkı kimliklerimizin olmasında da mutluluk duyuyoruz. Etnisite ile milli kimlik, bu ikisinin ilişkisinin çok iyi anlaşılması lazım. Başbakan, pek çok yanlış içindedir. Başbakan etnik kimlik ile milli kimliği karıştırmakta. 28 etnik kimliği sayar bunun içine milli kimliği de sayar. Hepimiz bir milletin parçasıyız. Türk milleti bizim milli kimliğimizdir. Türk milletinin ferdi olmamız Arap, Arnavut, Gürcü, Kürt olmamıza engel değildir. Hepsi mümkün. Milli kimlik Türk milli kimliği, bu milli kimliğin içinde etnik kimlikler var. Tabi ki olacak. Başbakan, sanki sadece etkin kimliklerden oluşan toplulukmuşuz gibi milli kimliği atlayarak, Türklüğü de etnik kimlik olarak sayıverir. Bu yanlıştır. Türkiye'de, Türk milli kimliği etnik kimlik değildir bunu Başbakanın öğrenmesi gerekir" diye konuştu. Türkiye'de Türk milli kimliğinin bir başbakan tarafından etnik kimlik sayılması ile sorunun çözülmeyeceğini ifade eden Baykal, etnik kimliğe saygının esas olduğunu, ancak Milli kimliğin de etnik kimliğin düşmanı olmadığını söyledi. Hem etnik hem de milli kimliğin birlikte olabileceğini kaydeden Baykal, "Ama birileri etnik kimliği milli kimliğin önüne geçirmeye kalkarsa o yanlış. Böyle bir şey yok, olmamalı. Milli kimlik o kadar kolay kurulmuyor. Türkiye'de, Anadolu'da bu milli kimliğin oluşmasının bin yıllık tarihi var. Büyük hikayedir, destandır. Sadece 1071 Malazgirt Savaşı değil. Anadolu'yu bir kültür etrafında toplama mücadelesi bin yıllık süreçtir" dedi.
"Doğu'da devlet elyle iş yeri kurulmalı"
CHP'nin etnik kimliği ilk olarak savunan parti olduğunu belirten Baykal, 30 yıl önce herkesin etnik kimliğinin eşit olduğunu, herkesin ana dilini öğrenme, yayın yapma hakkı olduğunu, devletin bunun parçası olmaması gerektiğini söylediklerinin altını çizdi. Devletin herkesin devleti olduğunu ve ırklaştırma yapamayacağını ifade eden Baykal, "Geldiğimiz bu noktada bu senteze çok ihtiyaç vardır. Kürt kökenli arkadaşlarımızın Türkiye'nin parçası olduğu duygusunu yeterince yaşayamadıklarını, gençlerin Türkiye'de söz sahibi olamayacağını gördüğünü biliyorum. Bu değiştirilmesi gereken bir iştir. Oradaki insanımızın hepsi tüm Türkiye'nin sahibi gibi hissedebilmelidir. Bu temenni olmamalıdır, gerçek olmalıdır" dedi. Hükümetin bu amaçla doğu bölgelerinde yatırım yapması gerektiğini, sadece özel sektörün eline bırakarak gelişmeyi teşvik sistemi ile yapmasının mümkün olmadığını vurgulayan Baykal, "Paran giderse gider, can gitmesin. 'Ben kurmam teşvik ederim' diyerek olmaz. Teşvikler ne oldu, Antalya'da, Bodrum'da arsa aldılar. Sen kuracaksın, bırak zarar ediversin. Her şeye zarar ettiriyorsun da buna niye etmiyorsun. '100 milyar dolar' gitti diyorsun. İş yeri açsaydın oranın kaderi değişirdi" dedi. GAP ile ilgili son 3 yıl içinde hiçbir ihale yapılmadığını hala GAP'ın bitirilemediğini kaydeden Baykal, yatırımların yapılmaması nedeniyle çocukların "başka yollara" saptığını söyledi. Baykal, "Bunlar Türkiye'yi ayrıştıracak öneriler değil. Ayrıştırmaksa niyetin bunlara itimat etmezsin. Kaynaştırmaksa niyetin, ben sana gel söyleyeyim nasıl olacağını. Sanayide, madencilikte tarıma yönelik sanayide, illerin her birine birer ikişer tane kur. Zararı göze alarak kur. Gör nasıl olduğunu değişimin" dedi. Kimsenin başbakandan ihale istemediğini bölge insanlarının sadece iş istediğini belirten Baykal, iş yeri kurulmasının bedelini Türkiye'nin üstlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Baykal, "Tablo bu. Türkiye yol ayrımında. Bu yaklaşım ayrıştırıcı mı olacak, kaynaştırıcı mı? Biz kaynaştırıcı önerilerin yanındayız. Ayrıştırıcı önerilerin de karşısındayız" dedi.
"Burada söylüyoruz ona göre davran"
"Türk Milleti"nin Anayasadan çıkartılmasının talep edildiğini anımsatan Baykal, "Türk milleti lafını anayasadan çıkartacakmışız, kaynaştırıcı olacakmış. Hadi canım oradan. Türkiye'nin kimlik arayışı yok. Milli kimliğimiz değişmez biçimde kalacaktır. Anayasada bunu değiştirmeye kimsenin hakkı da yoktur. Böyle bir girişimi zihinlerde yer ediyor olmasını da üzüntüyle karşılıyorum" dedi. Hükümetin kendileri ile görüşmek istediğine dikkat çeken Baykal, hükümetin ne söyleyeceğini bilmediklerini kaydederek "Bizi dinlemek istiyorsan burada söylüyoruz, bunları dinle ve ona göre davran" dedi. Hükümetin görüşmede, sadece dinlemek istemesini ise "oyalama" olarak gördüğünü kaydeden Baykal, milli kimlikle oynanmasına izin vermeyeceklerinin altını çizdi.
Hükümetin Milli Eğitime de "etnisite"yi sokmaya çalıştığını söyleyen Baykal, "O milli eğitimin milliliğine, eğitime dini sokarak zaten çok ciddi zararı verdiler, şimdi de etnisiteyi sokma tehlikesi var. Etnik zihniyete göre ayrıştırma yapmak, bu milletin dilini bölmek, kültürünü bölmek, değerlerini bölmek ve bunu eğitim yoluyla yapmak yanlıştır" dedi.
Entisetinin milli eğitime sokulmasının son derece yanlış olduğunu ve bunun yapılmasına izin vermeyeceklerini ifade eden Baykal, "Ortadoğu ülkelerinde yaşanmış olan senaryoyu, şimdi Türkiye'ye yaşatmaya yönelik, bizi etnik ayrıştırmaya götürecek süreçlere çekmek kabul edilebilir değildir. Buradan uzak durmaların tavsiye ediyoruz. Türkiye'yi kimsenin bölmesine izin vermeyeceğiz. Türkiye buna izin veremeyecektir. Türkiye'nin esas sorunları işsizlik yoksulluk, ekonomidir" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!