"Şengün ile ilk kez o yemekte tanıştık"

Yargıyı etkileme davası sanığı eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Ergenekon davasına bakan mahkemenin eski başkanı Köksal Şengün için dönemin HSYK Başkan vekili Kadir Özbek'ten randevu aldığını söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.06.2012 - 13:08

Oktay, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada savunmasını yaptı.

Başka davaların gerekçelerinin bir şablon şeklinde bu davaya monte edildiğini, ilişkilerinin bu şablona eklenmesiyle suçlu konumuna düşürüldüğünü ve terör örgütü üyesi olarak nitelendirildiğini belirten Oktay, ''Hayatım boyunca askeri kadrolarla hiçbir ilişkim olmadığı gibi, çetelerle de herhangi bir bağlantım olamaz. Hakkımda yazılan iddianame, objektiflikten uzak, suçlu göstermeye yönelik bir iddianamedir'' dedi.

Dava kapsamında, kanıtların hukuki olmayan telefon dinlemeleri yoluyla oluşturulduğunu savunan Oktay, ''Böyle bir şey, hukuk devletinde mümkün müdür? Telefon görüşmelerinin çarşaf çarşaf yayınlanması, özel yaşamın ve ilişkilerin deşifre edilmesi, devletin yapacağı şey midir? Böyle bir şey ancak faşizmle yönetilen ülkelerde görülür'' diye konuştu.

Siyasetin, insanlarla yapılan bir uğraş olduğunu ve 50 yıllık siyasetçi olarak binlerce, on binlerce insanla görüşmesinin çok doğal karşılanması gerektiğini belirten Oktay, ''Ergenekon'' örgütüyle hiçbir ilişkisinin söz konusu edilemeyeceğini savundu.

Oktay, iddianamede ilişkisi olduğu öne sürülen kişilerle bir kaç görüşme dışında hiçbir ilişkisinin olmadığını belirterek, ''Mehmet Haberal'i basından tanıyorum. Kendisi ünlü bir cerrah ve bir televizyon kanalının sahibidir. Bilimsel toplantıları da televizyondan izleniyor. Dünya çapında başarılı ve iyi bir cerrah olarak tanındığı herkes tarafından biliniyor. Ülkemde yetişen böyle bir insan olması nedeniyle, tanımadığım halde Haberal'e saygı duyuyorum. Kendisiyle hiç bir ilişkim olmadı ama böyle bir insanın çok uzun süre tutuklu kalması onu tanıyan herkes tarafından üzüntüyle karşılanmıştır'' şeklinde konuştu.

Eski AKP Milletvekili Emin Şirin'i de bir dönem Nazlı Ilıcak'ın eşi olduğu için tanıdığını ve Şirin'le milletvekili seçildikten sonra da Ankara'da bir kaç kez görüştüğünü anlatan Oktay, ''Emin Şirin terör örgütü üyesi olsa, AKP onu milletvekili yapar mıydı?'' diye sordu.


Şengün ile buluşma mutluluğu

Seyfi Oktay, davanın sanıklarından Tülay Bekar ile telefonlarının dinlenilmesi aşamasında tanıştığını belirterek, Bekar'ın Ergenekon davasına bakan dönemin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Köksal Şengün ile hemşehri olduğunu anlattı. Oktay, ''Bekar'ın beni başkan Şengün ile tanıştırması nasıl çete kapsamına girebilir ki?'' diye konuştu.

Tülay Bekar'ın Florya yakınlarında bir avukatlık bürosu olduğunu, orada buluştuklarını ve daha sonra hemşehrisi olan Köksal Şengün ile bir akşam yemekte buluştuklarını belirten Oktay, şunları söyledi:

''Eski Adalet Bakanı olsam da tarihi bir davaya bakan Başkan ile buluşmam benim için mutluluk diye düşünüyordum. Yemekte arkadaşım Mehmet Emin Sungur da vardı. Gerçekten böyle mahkemeler önemli mahkemelerdir. Şengün ile ilk kez o yemekte tanıştık. Şengün'ü tanıyınca, 'Bu mahkemelerde hakimler var, moral gücünde hakimler var' diye düşündüm. Bundan da mutlu oldum. Yemek ücretini de Şengün ödedi. Bu konuda hassasiyet göstermesi dikkatimi çekti. Onun hakimlik duygusuydu bu.''

Köksal Şengün'ün daha sonra İstanbul Florya'da kendilerini yemeğe davet ettiğini ve yemekte, tansiyon rahatsızlığı dolayısıyla mahkemeden ayrılmak istediğini söylediğini aktaran Oktay, ''Ben de Şengün'e, HSYK Başkanvekili olan Kadir Özbek'ten randevu alacağımı ifade ettim. Özbek'i arayıp, Şengün için randevu aldım. Oraya gidip onunla ve üyelerle görüşerek kendi sorununu anlattı. En son Ankara'da da birlikte bir yemeğe gittik ve ondan sonra da Şengün ile hiç görüşmedim'' dedi.

Herhangi bir yargı mensubunun yardım istemesi durumunda bu görüşmeyi ayarlayacağını ve insani ilişkilerinin çetecilik kapsamında değerlendirilmesini anlayamadığını belirten Oktay, ''Ergenekon'un yargı ayağı deniyor. Hangi hakimler bunda yer almıştır? Yargının çete ayağı nasıl oluşmuştur? Avukatların ilişkilerini böyle isnat etmek, mesleğe saygısızlık değil midir? Mesleki ilişkiler ne zamandan beri polis gözetiminde olmuştur? Bütün bunlar yargının önüne geçilmesi çabasıdır'' ifadelerini kullandı.

 

"Doğu Perinçek'i sevmem ancak..."

Duruşmada savunmasını yapan davanın tutuksuz sanığı avukat Tülay Bekar ise bir dönem 'Ergenekon' davasına bakan eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün'e Yargıtay üyesi olması için yardım etmeye çalıştığını ve bu davada muhalefet şerhi verdikten sonra isminin açık şekilde basında yer alması nedeniyle onu uyardığını savundu.

Bekar, bu dava kapsamında yargılanması nedeniyle 22 senelik bir avukat olarak duyduğu üzüntüyü dile getirerek, şu ana kadar okumadığı iddianameyi bu duruşmada okunduğu için dinleyebildiğini, iddianamede okunmaya değecek hiçbir şeyin olmadığını söyledi.
Avukatlık yaptığı süreçte kadın ve çocuk haklarına ilişkin çalışmalar yürüttüğünü, aynı konulara ilgi gösteren avukat arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları ''16 Mayıs'' adlı bir hukuk dergisinin iddianamede İşçi Partisi'nin (İP) yayın organı gibi gösterildiğini anlatan Bekar, ''İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i sevmem. Ancak bu, İşçi Partili avukat arkadaşlarımı sevmediğim anlamına gelmiyor. Çünkü hepimiz avukatız. İşçi Partisi'nin dergisi gibi gösterilmesine rağmen, her görüşten insan var bu dergide. Bu dergide yaptıklarımız ve yazdıklarımızla gurur duyuyorum'' diye konuştu.

Bekar, yapılan teklif doğrultusunda Haber Müdürü olduğu Batı Trakya dergisinin de yayın hayatına devam ettiğini ve derginin varlığının Trakya Türkler'i için önemli olduğunu dile getirerek, ''Bir kadın olarak bir süs eşyası gibi huzurunuzda olmaktan utanç duyuyorum. Basında fazla yer alarak yıpratıldım. Cezaevindeyken hakkımdaki haberler, iddialar çarşaf çarşaf yayınlandı. İyi ki o dönem cezaevindeydim. Dışarıda olsam bu baskıya dayanamazdım'' ifadelerini kullandı.


''Şengün'ün kanser olması hepimizin utancıdır''

Bekar, Köksal Şengün'ün aile dostu olduğunu ve uzun yıllardan beridir tanıştıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sayın Şengün çok iyi biridir. Şengün ile oluşan tanışıklığımı kullanabileceklerini düşünüp 'Ergenekon' davası kapsamında sanık avukatı olma tekliflerini kabul etmedim. 'Ergenekon' davasına bakan Şengün'e, 'bu dosya sizi bitirecek, orada bazı şeyler yanlış' diyordum. Ceza mahkemesi tecrübem vardı çünkü. Savcı, gizli hareket ettiğimi ve ayrı bir telefon hattıyla Şengün ile görüştüğümü söylüyor. Bunu, en başından beri sayın Şengün'ü korumak amacıyla yapıyorum. Köksal Şengün'ün Yargıtay üyesi olması iyi olurdu. Bütün hakimlerin yüksek yargıç olma isteği vardır. Şengün'e bu konuda yardım etmem, nasıl olur da örgüt kapsamında değerlendirilir ki? Ona telefonda, 'emekli olun' diyordum. Yazık, onun kanser olması bence hepimizin utancıdır. Adının bu davada geçmesi de niçin ona yardım ettiğimi gösteriyor. Düşündüklerim gerçekleşmese Şengün'ün adı basında yer almayacaktı.''


''Temennim yakın bir arkadaşım olan Şengün'ü uyarmaktı''


Bekar, Köksal Şengül ile ''Ergenekon'' davası kapsamında muhalefet şerhi vermeye başladığı bir dönemde telefon konuşmasının olduğunu hatırlatarak, ''O dönem Yargıtay üyelerinin ses kayıtları basına yansıyordu. Bazı basın yayın organlarında normalde kapalı olarak verilen isimler açık açık yazılıyordu. Telefonda Şengün'e, 'emekli olun isterseniz, yoracaklar sizi. Muhalefet şerhi verdikten sonra açık şekilde isminiz yazılıyor' dedim. İsteğim, yakın bir arkadaşımı uyarmaktı, başka bir şey değil'' ifadesini kullandı.

İP'lilerle birlikte Lozan'daki konferansa katıldığı iddialarına da değinen Bekar, ''O konferansa sadece İP'liler değil, faklı kesimlerden birçok kişi katıldı. Ermeni soykırımı yapıldığına inanmıyorum. Konferansa katılmaktan zevk duydum'' diye konuştu.

Sanıkların çoğunu duruşmadan tanıdığını ve sadece avukatlarla tanışıklığı olduğunu belirten Bekar, Doğu Perinçek'in tahliyesi için verilen dilekçede imzasının bulunması nedeniyle örgütle irtibatlı gösterildiğini kaydetti.

Bekar, dilekçede kendisiyle birlikte 611 avukatı imzasının olduğunu ifade ederek, bunun suç kabul edilemeyeceğini öne sürdü.

İddianameyi kendisini savunacak şekilde incelemediğini dile getiren Bekar, ''Çok konuşulacak bir şey yok. O dönem yaptığım şeylere hala devam ediyorum. Yaptıklarımın hiçbir zaman suç olduğunu düşünmedim. Ergenekon'a inanmıyorum ama varsa bile böyle bir örgüt, bununla hiçbir ilgim yok. Köksal Şengün'ü Yargıtay üyeliğine istemenin ne kadar doğru olduğunu takdirinize bırakıyorum'' şeklinde savunmasını tamamladı.

Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler