Sert ve ışıltılı bir sound

FUSE kurulduğunda, önünde iki yol vardı: ya kendilerinden önce yapılanları taklit edecekler, ya da yepyeni bir yol izleyip kalıpları kıracaklardı. İkinci yolu seçtiler ama başka bir sorunla karşılaştılar; diğer keman topluluklarından nasıl ayrışacaklardı? Bazı yaylı çalgılar toplulukları kendilerine elektronik diyor ama ya akustik enstrüman kullanıyor ya da efekt kullanmadıklarından aynı parçaları, aynı tarzda tekrar ediyorlardı. Bu açmazın yanıtını, yeni çalma teknikleri, orijinal gitar amplifikatörleri, pedalları ve kendileri için imal edilmiş özel kemanlarla buldular. FUSE, artık kendi “sound”unu yakalamıştı. Rock temellerine dayalı ancak, ortaçağ madrigal tınılarını da içeren bir “sound”.

Grup elemanlarından Linzi Stoppard, 4 yaşında, geleneksel keman tekniklerini öğreten “Suzuki Violin School” da eğitim almaya başladı. 8 yaşında ise daha klasik bir eğitime yönelerek nota bilgisini geliştirdi. Kemanın yanı sıra klarnet ve piyanoda da uzmanlaştı. Babasının rock’a olan tutkusu da annesinin klasik müziğe olan sevgisi kadar Linzi’yi etkiledi. Bir yandan Rolling Stones, Pink Floyd, Santana dinlerken, diğer yandan Chopin, Bethoven ve Bach’tan etkileniyordu. Tüm bu etkilenmeler, kendisini en yaratıcı olarak ifade edebileceği elektronik kemanı enstrüman olarak seçmesiyle sonuçlandı.

Grubun diğer elemanı Ben Lee, aynı zamanda “Dünyanın En Hızlı Keman Çalan Sanatçısı” ünvanını Nisan 2010’da ünlü Alman kemancı David Garrett’ın elinden aldı. Bu rekoru kırarken Ben, zaman zaman saniyede 15 nota çalmak gibi olağanüstü bir başarıya ulaştı.

FUSE’un bir diğer özelliği ise kullandıkları kemanlar. Bridge marka kemanların her biri 50.000 Swarovski kristali ile kaplı ve değerleri 1.000.000 Sterlin.

FUSE konseri, 18 Aralık 2010 akşamı saat 21:00'de İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleşecek.