Ses kaydı delil oldu, polise işkence yapma cezası: 5 yıl

Polis Halil Arslan, Durkaya Berker adlı vatandaşa işkence yapmaktan mahkûm olurken savcılık, ses kaydını ‘tesadüfi delil’ saydı.

Ses kaydı delil oldu, polise işkence yapma cezası: 5 yıl
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.05.2016 - 04:51

Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’nde görevli polis memuru Halil Arslan (51), mağdur olarak karakola giden Durkaya Berker’e karanlık bir ortamda, yüzüne el feneri tutarak, 3 saat boyunca sözlü ve fiziki işkence yaptığı gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. Kararı, Yargıtay onadı. Davanın en önemli delili, Berker’in cep telefonuyla yaptığı, yaklaşık 5 dakikalık ses kaydıydı. Cumhuriyet’e konuşan Berker, “Ceza almasını sevindim ama yaşadıklarımı unutmam mümkün değil” diyor.

Şoför Durkaya Berker (38), 26 Şubat 2012’de Recep isimli bir şahsın kendisine silahla ateş etmesi üzerine mağdur olarak emniyette ifade verdi. Ertesi gün cep telefonunu arayan bir polis, Berker’i tekrar karakola çağırdı. Akşam saat 18.30 sıralarında karakola gitti. “Gel lan” diyerek bir odaya aldılar. Şikayetçi olduğu kişi de oradaydı. Eletrikler kesikti. Durumdan şüphelenen Berker, cep telefonunun ses kaydını açtı. Çağıran polis, küfür ve hakaretlerle saldırmaya başladı. Berker’i saldırganın önünde tekme, tokat dövdü. Berker, karakoldan saat 22.00’de çıkabildi. Şoktaydı... Avukatıyla suç duyurusunda bulundu. Sağlık raporuna göre, Beker’de yumuşak doku yaralanması oluştu. Soruşturma süresince tutuklanan polis, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşmada tahliye edildi. Savunmasında, yalnızca küfürleri kabul etti. “Vurmadım. Nasihat etmek istedim. Ölçüyü kaçırmış olabilirim” dedi. Mahkeme, Berker’in gizlice yaptığı ses kaydını bilirkişiye inceletti. Raporda, küfür ve tokat sesine benzer seslerin duyulduğu belirtildi. Dava, 2014 yılında sonuçlandı. Sanık, TCK’nin 94. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “işkence” suçundan 2 yıl 6 ay, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan ise 3 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edildi. Berker’in bedensel ve ruhsal yönden aşağılandığına, zorla karakolda tutulduğuna karar veren heyet, alt sınırdan ceza vererek, takdir indirimi uyguladı. Mağdurun cep telefon kaydı ise “tesadüfi delil” sayıldı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 9 Mart 2016’da kararı onadı.

 

Tehdit edildi, vazgeçmedi

Durkaya Berker, evli, iki çoçuk babası. Başından geçenleri ailesine hiç anlatmadı. Tehdit edildi, tedirgin oldu ancak davasından vazgeçmedi. Hukuka aykırı ses kaydı yaptığı öne sürüldü. Ancak, şikayet takipsizlikle sonuçlandı. Savcılık, ‘başka türlü ispat etme olanağı yoksa’ ses kaydı alınmasını hukuka uygun buldu. Durkaya, yaşadıklarını Cumhuriyet’e şöyle anlattı: “Unutamıyorum, aklıma geldikçe de kötü oluyorum. Odadaki diğer memur, sanık bana vururken sesler duyulmasın diye müziğin sesini sonuna kadar açıyordu. Sanığın arkadaşları davadan vazgeçmem için çok tehdit etti. Tanıklarımız korkudan ifade değiştirdi. Ama vazgeçmedim, ceza almasını istiyordum. Karara sevindim. Şu an başıma bir şey gelse, gönül rahatlığıyla karakola gidemem. Hep de diyorum, Allah kimseyi düşürmesin...”

 

500 bin TL’lik tazminat talebi

Berker’in avukatı Mehti Şahintekin de kararı şöyle değerlendirdi: “Türkiye devleti için utanç verici. 2016 yılında hala işkence suçundan hüküm kurulabiliyor. Sanık, yakalama kararıyla birlikte cezaevine gönderilecek. Biz bir ses kaydından yola çıktık. O kayıtlarda tokat sesleri, küfür sesleri net bir şekilde duyuluyor. Müvekkil, mağdur sıfatıyla karakola gidiyor, 3 saat boyunca, yüzüne el feneri tutularak, suçluymuş gibi bir muameleyle karşılaşıyor. O sırada odada olan diğer polis ve mahkemede yalan ifade veren tanık polisler hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Bu olay bir defalık değildir diye düşünüyoruz. Öncesinde o karakolda kimin nasıl ahı alındı, bilinmiyor. Emsal olması açısından çok önemli bir karar. Ne yazık ki Türkiye’de işkence suçuna karşı etkin soruşturma yapılmıyor. Kolluk görevlileri ne sebeple gelirse gelsin karakolda herkese, hukuk sınırları içerisinde ve adil bir şekilde muamele etmek zorunda. Polis kendini yargı yerine koymamalı, cezalandırıcı role bürünmemeli. İdare ve yargı da işkencenin üzerine kararlı bir şekilde gitmeli. Bu kararla birlikte, devletin tazminat sorumluluğu doğdu. İçişleri Bakanlığı’na başvurup, 500 bin TL’lik manevi tazminat talebimiz olacak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler