Şiirin doyumsuz tadıyla

Cevat Çapan, önceki şiirlerinde olduğu gibi Ara Sıcak'taki şiirlerinde de özne olarak seslendiği insanı, nesnelerle kaynaştırarak kurgulamış; bu da, tadına doyum olmayan ayrı bir tat katmış dizelerine. O nesneler de, her gün çevremizde burun buruna geldiğimiz, bize yakın duran eşyalarımızla, kuşlar, ağaçlar, rüzgâr, deniz ve ırmak ve ayrıca, rengarenk bitkiler olabiliyor.

Şiirin doyumsuz tadıyla
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.02.2010 - 07:55

'Şiir ilkesi, insanın üstün bir güzelliği özlemesidir. Bu ilke bir çoşkunlukta, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. Bu çoşkunluk aklın yoğurduğu gerçekliğin dışındadır' diyor ünlü Fransız şair Charles Baudelaire, şiir üstüne yazdığı bir yazısında. Cevat Çapan hocamızın şiirlerini okurken de onun nasıl üstün bir güzelliği düşleyerek şiirlerini yazdığını, hemen algılıyorsunuz. Çünkü o, yumuşak ve içsel sesiyle arayıp bulduğu dizeleri, coşkunlukla hazırladığı güzellik hamurunda yoğurarak duygu seli içinde tattırıyor okuruna. Bir şiirin güzelliği bence, okuyucusunun belleğinde bıraktığı tadın ve anlamın güzelliğiyle ölçülür. Yoksa o şiir bana göre, sıradanlığından öteye gidememiş, demektir. İnsanlık tarihi kadar eski olan şiir, bir tansıktır! Onun bu tansıklığı, özündeki bilinmezliğinden ileri gelir. Anımsayanlarınız vardır belki, 'Şiiri duyuyorum, hatta görüyorum, dokunuyorum sanki ona, yıllardır yapıyorum da, ama onunla her karşılaşmamda bir şaşkınlığa düşüyorum. Bütün tarihte, bütün dünyada şiir var, ama onun ne olduğunu bir bilen yok' demedi mi, şair ve yazın insanı Melih Cevdet Anday? Ama, Cevat Çapan şiirinde bu tansık kapalı bir kutu değil; aksine, giderek şiirin bütününe yayılmış imgelerle esinden çok akla, düşünceye yaklaşarak yazılmış birer dizeler geçididir.

Çapan'ın tansık dizeleri

Cevat Çapan'ı 1960'li yıllarda üniversiteyi yeni bitirdiğim zamanlarda, varlık dergisinin kurucusu ve yayımcısı rahmetli şair ve yazar Yaşar Nabi Nayır zamanında yayımladığı o ilk şiirleriyle tanıma mutluluğuna erişmiştim. Daha sonra Adam Sanat dergisinde, şair Cemal Süreya'nın yayımladığı Papürüs'te ve daha birçok edebiyat dergisinde, sevgili hocamızın şiirlerine rastlar olmuştum. Onun şiirlerini izleyip okumak, ben de tiryakilik haline gelmişti. 'Çöl, Sevda Yaratan, Melih Cevdet Anday'a 80 yaş kutlaması' gibi belleğimde tazeliğini koruyan güzel şiirlerdi hepsi de. Daha sonra kendisini de yakından tanıma olanağı buldum; gülümseyen yüzüyle, içindeki şiir dolu dünyanın sıcaklığını aynen yansıtıyordu çevresine. Değerli hocamız, çeviri şiirleriyle uğraşıyordu daha çok ama, 1980 yılından bu yana kendi şiirlerini de kitaplaştırmaya başladı. 1985 yılında Dön Güvercin Dön adlı ilk şiir kitabıyla 1986 da Behçet Necatigil Şiir Ödülünü aldı. 1989'da ikinci şiir kitabı Doğal Tarih'i , üçüncü şiir kitabı Sevda Yaratan'ı 1994'te, dördüncü şiir kitabı Ne Güzel Yolculuktu Aklımdan Çıkmaz'ı 2001'de, 2007 yılında ise Bana Düşlerini Anlat ve toplu şiirler kitabını yayımladı.

Bu kitaplarının dışında birinci, ikinci ve üçüncü kitaptan yaptığı seçkiler Fransızcaya çevrilerek L'hiver est fini adıyla 1996 yılında yayımlandı. Uzun süredir Cumhuriyet Kitap'ta yayımlamayı sürdürdüğü 'Şiir Atlası'na gelen çeviri şiirlerin de bir bölümünü kitaplaştırdı. Türk edebiyatına ve şiirine bu kadar büyük katkı sağlayan bir insanı her anımsayışımda, yüreğimin duygu yüklü tellerinden bir alkış sesi yükseliyor, kendisine. Şiirde lirizmin en güzel örneklerini sunan Cevat Çapan hoca, yazdığı onca güzel dizelerinin arasına yeni şiir kitabı Ara Sıcak'la yeniden katılıyor, yeniden tatlandırıyor şiir dünyamızdaki yerini: 'Desenler çiziyordum o günler defterime/ akkuğular, cerenler/ sesini dinler gibi dinliyordum/ gecenin sessizliğini/ ağlayan salkımsöğütleri/ Kartaca yanıyordu çok uzak bir zamanda/ tek başına/ bir yandan bir şarkıyı düşlüyordum/ birlikte söylerken aranağmesiyle/ neredeyse bir gülümseyişi ölümsüzleştireceğimiz.'

Önceki şiirlerinde olduğu gibi bu kitaptaki şiirlerinde de özne olarak seslendiği insanı, nesnelerle kaynaştırarak kurgulamış; bu da, tadına doyum olmayan ayrı bir tat katmış dizelerine. O nesneler de her gün çevremizde burun buruna geldiğimiz, bize yakın duran eşyalarımızla, kuşlar, ağaçlar, rüzgâr, deniz ve ırmak ve ayrıca, rengarenk bitkiler olabiliyor. En büyük özelliği de, bu kaynaşmanın arasına sevgiyi serpiştirmiş olması; bu da, okurun dizelerdeki duygusallıkla kendini özdeş kılmasına yol açıyor. Oktay Rıfat'ın, Melih Cevdet Anday'ın, Cemal Süreya'nın, Turgut Uyar'ın, Gülten Akın'ın, Edip Cansever'in, daha çok da Behçet Necatigil'in şiirlerinde de bu özellikleri görmeniz olasılığı varsa da, Cevat Hocamızın yumuşak ve içsel sesi, daha bir ayrıcalık katıyor şiirine: 'Yolun sonu görünse de, aştığım/ karlı dağın dibinde/ soluğum yetmez/ kavuşmanın sevincini/ usulca fısıldamaya' (Başo'un Öğrencileriyle, Sayfa 35 -36).

Yaşlılığına kavuşma anında duyduğu hüznü, sevince dönüştürerek anlatmaya çalışıyor, şiir okuruna. Bundan güzel hangi sözcükler yansıtabilir ki bu güzel duyguyu okuruna? İşte şiirin tansıklığı da buradan ileri geliyor ya. Aslında şiir, dizeler içinde oluşturulan müziğin ritmiyle sözcüklerin dans etmesi değil midir bir bakıma? Sanatın özünde var olan hayatın diyalektiği, yeni yaratılar, yeni söylemler üzerine kurulu olduğuna göre, şair de elbet yeni söylemlerle kendi üstüne düşeni yapacaktır, kuşkusuz. O da, sanatı bütünleyen estetiğin kendine sunduğu güzelliği sözcüklerine aktararak, şiiri bencilliğin odasına hapsetmeden, onu anlamsız kılmadan yapacaktır hem de. Bu bağlamda Cevat Çapan, şiirini kurgularken sanki okurun duygu ve düşüncelerini daha önceden sezinliyormuş da bunları dizeleri arasına serpiştiriyormuş gibi bir izlenim yaratması, şairliğinin başarısı yanında, okurun üzerindeki etkisini daha da artırıyor bana göre.

Beklenmeyen konuk: Şiir

Yeri gelmişken Ara Sıcak'ın ne anlama geldiğini de açıklığa kavuşturmakta yarar var, sanıyorum: Eskiden, İstanbul'da var olan Rum meyhanelerinden kalma bir alışkanlığın bugünlere dek sürüp gelmesinden başka bir şey değil aslında bu olay. Akşamcılar bunu daha iyi bilir ya; rakı masası muhabbetinin koyulaştığı anda mezeler de tükenmeye başlar, sanki muhabbetin tadına yeni bir tat katıyormuşcasına hamurdan ya da etten yapılma mezeyi sıcak sıcak servis ederlerdi masalara Rum garsonlar. O anda, herkes susar, yüzlerde hafif bir gülümseme dolaşır, gelen ara sıcağın tadına bakılır, rakılar yudumlanır ve muhabbet kaldığı yerden tekrar başlayıp koyulaşırdı' Sanırım Cevat Hocamız da, tadına doyum olmayan dizelerinin arasına, ayrı bir tat daha katmayı düşünmüş olmalı ki, bu yapıtının adını 'Ara Sıcak' koymuş. 'Bir orman düşünürdüm saçlarını koklarken./ Bir ses bırakırdım bulman için kulağının dibine/ uyurken daldığın düşlerden.'

 

Sevgilinin kulağına fısıldar gibi söylenen bu sözcüklerin aslında, yitirilen bütün sevdiklerimizin hüzünlü vedasına yakılan bir ağıtın ön dizeleri oluşu, kimin aklına gelir ki? Ama, şiirin aklına gelir elbette. Hele bu Cevat Çapan şiiri olursa. Ünlü Rus şair Turgenyev, şiir için ne diyor bakın: 'Güzel şiir, gerçek olmayanı terennüm eder, ama bu terennüm ettiği şey hem gerçekten daha güzeldir, hem de gerçekten daha gerçektir.' İşte şiirin asıl işlevi de budur, bence. Ara Sıcak içinde dolaşırken, beni etkileyen bir şiir daha takılıyor gözlerime; onu paylaşmak isterim: 'Bir dağdan iner gibi yavaşça/ atını bağlayıp avludaki asmaya/ odaya sessizce giren bir düştü babam/ Ben denize bakardım yarı uyanık/ annemi çocukluğunda iskelede bırakıp/ uzaklaşan gemiye/ Başka yerlerde, başka düşler canlanırdı...'

 

Bu şiirde şairin, ölen babası için yazdığı dizelere tanık oluyoruz, 'odaya sessizce giren bir düştü babam' derken. Yıllar öncesine yitirdiği babasına duyduğu özlemin yaktığı ateş, Cevat hocamızın yüreğine düşen sessiz bir düş olabiliyor bazen, şiirin o gizemli diliyle. 'Şiir, tıpkı bir armağan gibi beklenmediği bir anda, ansızın çıkıp gelebilir mi?' diyor şair Resul Hamzatov. Şiir, beklenmeyen bir konuktur bazen, geçip karşısına oturuverir insanın. Hatta bir canlı varlık gibi karşılıklı söyleşir şairiyle; anlattığı hüzünlerini, sevinçlerini paylaşır onunla, yakın dostluk kurar. İşte, böylesine güzel bir Ara Sıcak Cevat Çapan ustadan sizlere. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkmış 36 şiirden oluşan bir demet. Her dizesinde apayrı tatlar bulacağınız bir menü.

 

Ara Sıcak/ Cevat Çapan/ YKY/ 72 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler