'Sıkıntı kaynağı Türkiye değildir'

AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, yaşanan ekonomik sıkıntının "küresel" olduğunu vurgulayarak ''Yani tüm dünyayı etkileyen bir sıkıntıdır. Sıkıntının kaynağı da Türkiye değildir. Sıkıntının kaynağı özelikle AB avro bölgesi ülkeleridir'' dedi.

'Sıkıntı kaynağı Türkiye değildir'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.08.2011 - 17:25

AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, düzenlendiği basınla sohbet toplantısında, son birkaç gündür ekonomide yaşananlarla ilgili bazı siyasi parti mensupları ve iktisatçılar tarafından değerlendirmeler yapıldığını ifade etti. Yaşanan ekonomik sıkıntının ''küresel'' olduğunu vurgulayan Canikli, ''Yani tüm dünyayı etkileyen bir sıkıntıdır. Sıkıntının kaynağı da Türkiye değildir. Sıkıntının kaynağı özelikle AB avro bölgesi ülkeleridir'' açıklamasında bulundu. Özellikle, ABD'nin kredi notunun düşürülmesine neden olan borçluluk oranı ve tartışmaların da bu süreçte önemli rolü olduğunu anlatan Canikli, bu durumun yaşanan sıkıntının ağırlaşmasına katkı sağladığını söyledi.

Canikli, 2008 yılında yaşanan krizde AB ülkelerindeki bankacılık sektöründe sorunların tüm boyutlarıyla ortaya konulmadığını belirterek, ''Sorunlar tüm detayıyla gündeme getirilmedi. Açıkçası, makyajlandı ve olduğundan daha iyi gösterilmeye çalışıldı. O yüzden avro bölgesindeki bankalarda, finans kesiminde sıkıntı ağırlaşarak devam etti. Bugün yaşanan problemin temel nedeni budur ve bir süre daha devam edecek'' diye konuştu.

Türkiye'nin dolaylı olarak yaşanan küresel ekonomik krizden etkilendiğini anlatan Canikli, şöyle devam etti: ''Sayın Başbakanımız da net olarak ifade etti; 'Türkiye en alt seviyede bu olumsuz gelişmelerden, yaşanan problemlerden etkilenecek' dedi. Bugün gelinen nokta, bugüne kadar yaptığımız bu türden açıklamaları teyit eder mahiyettedir. Bu süreçte tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de döviz üzerinde büyük bir baskı oluşmuştur. Bu tür kriz dönemlerinde gelişmekte olan piyasalarda yerli para açısından sıkıntılar oluşabiliyor. Merkez Bankasının aldığı yerinde kararlarla bu baskı büyük ölçüde hafifletildi. Bugüne kadar Merkez Bankası 1,4 milyar dolar civarında döviz satışı yaptı bu dalgalanmayı minimize etmek amacıyla. Esas itibarıyla piyasanın döviz likitide ihtiyacını karşılamak amacıyla. Yani bunu bir müdahale olarak düşünmemek gerekir. Daha önceki krizlerde Merkez Bankasının gösterdiği tavırla bunu örtüştürmemek gerekiyor. En son 19'unda 140 milyon dolara kadar çıkardı günlük döviz satış rakamını, 22 ve 23'ünde tekrar 100 milyon dolara düşürdü. Bu önemli bir adımdır. Yani baskının azalmaya başladığının işaretidir. Biz bunu Türkiye'deki döviz piyasasındaki dalga boyutunun azalacağı şeklinde değerlendiriyoruz.''

Borsanın da dış piyasalardaki yöne doğru hareket ettiğine dikkati çeken Canikli, ''Yani kendi iç dinamiklerimizin tahrik ettiği, ağırlaştırdığı bir gelişme söz konusu değildir. Tamamen yurtdışındaki diğer gelişmelere paralel bir seyir izlemektedir. Bu da son derece normaldir. Türkiye ekonomisi dışa açık, entegre bir ekonomidir. Bugün ortaya çıkan sonuç, dalgalanmaların biraz daha sakinleştiği, durulduğu dalga boylarının yavaşladığı, azaldığı ve bunun azalmaya devam edeceğidir'' dedi.

Avro dönemindeki sıkıntıların kısa sürede ortadan kalkmasını beklenmenin aşırı iyimserlik olacağını ifade eden Canikli, ''Oradaki sıkıntılar devam edecek. Belki önümüzdeki dönemde özellikle ihracat üzerinden bir miktar Türkiye ekonomisini etkileyen bir gelişme olabilir ama 2008 krizinde olduğu gibi, - yüzde 22 o dönemde ihracatımızda keskin bir düşüş yaşanmıştı. İhracat yaptığımız ülkeler AB ülkeleri başta olmak üzere satın alma güçleri düşmüş ve Türk mallarına olan talep azalmıştı- olmayacak ama bir miktar azalma beklenebilir AB'ye yapılan ihracat seviyesinde'' diye konuştu.

Hükümetin bugüne kadar yaptığı çalışmalar çerçevesinde ihracat yelpazesinin genişlediğini belirten Canikli, AB ülkelerinde düşen satın alma gücünden kaynaklanan ihracattaki azalmayı bu şekilde telafi etmenin mümkün olduğunu söyledi. Canikli, ''Bütün rakamlar, bu tablo ortadayken yapılan bu değerlendirmeleri anlamakta zorlanıyoruz. 'Krizin Türkiye'yi çok olumsuz etkilediği' gibi gerçek dışı yorumlar şu anda yaşananları yansıtmıyor'' dedi.

Türkiye'deki ekonomik görünümün temel nedeninin, mali politikalarındaki sıkı uygulamalar olduğunu vurgulayan Canikli, Haziran bütçe uygulaması sonuçlarının daha önce kamuoyuyla paylaşıldığını hatırlattı. Temmuz ayı sonuçlarının da olumlu geldiğini ifade eden Canikli, bütçe açığının beklenenlerin çok altında gerçekleşeceğini, faiz dışı fazlanın hedefin üzerinde ortaya çıkacağını anlattı.

Canikli, borç oranlarının sürekli düşme eğilimine girmiş olmasının bir diğer avantaj olduğunu belirterek, ''Sıkı bütçe politikası uygulandığı sürece bu sıkıntı Türkiye'yi çok az etkileyecektir ve bu etkilerin olumsuz sonuçları orta ve uzun vadede ortadan kaldırılacaktır. Bu şekilde devam ederse Türkiye'nin ekonomisi dünyadan olumlu bir şekilde ayrışacaktır. Yani oradaki sıkıntılar devam ederken Türkiye kendi iç dinamiklerindeki olumlu gelişmelerden hareket edecektir'' ifadesini kullandı.
 

Somali'ye yapılan yardımlar

Somali'ye yapılan yardımlara da değinen Canikli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Bakanlar Kurulu üyelerinin bu ülkede çekilen sıkıntıların hafifletilmesi için gösterdikleri çabaların, ''siyasi adım'' olarak değerlendirildiğini anımsattı. Bunun son derece üzüntü verici olduğunu belirten Canikli, ''İnsanlık dramı olarak nitelendirebileceğimiz, vebali hepimizin üzerinde olan sorunlara karşı hassasiyetimizi Türkiye kamuoyu çok yakından biliyor. Dünyada yaşanan benzer sıkıntılarda Türkiye geçmiş dönemlerle kıyaslanamayacak kadar aktif ve samimi bir politika uygulamış ve o insanlara gereken her türlü desteği sağlamıştır'' dedi.

2002'den önce ülkenin mali yapısının bu tür yardımları toplamaya ve göndermeye müsait olmadığını ifade eden Canikli, şunları söyledi: ''Bugün toplanan rakam 300 milyon liranın üzerine çıkmıştır. Daha da artacaktır bu rakam. Yani 190-200 milyon dolarlık rakama tekabül etmektedir. Bundan 10 yıl önce bunu hayal etmek bile mümkün değildi. Bugün Sayın Başbakanımızın gösterdiği gayrete benzer bir gayreti geçmişte hiç göremiyoruz. Kesinlikle siyasi amaçlı olamaz. Hiç kimsenin aklının ucundan geçmez. Biz bu tür düşünceleri insanların kendi düşüncelerinin yansıması olarak kabul ediyoruz. Türk milletinin bu konudaki düşünceleri bellidir. Somali'deki olayların en üst perdeden aktarılması, insanların bilgilendirilmesi gerekiyor. Sayın Başbakanımızın yaptığı budur. Bu daha çok dikkatlerin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bunu 'siyasi çaba' olarak görmek en basit ifadeyle çok büyük haksızlık. Bu şekilde değerlendirmeleri ne Türk milleti ne biz hak ediyoruz. Bunun bir insanlık görevi olduğuna inanıyoruz ve onun gereğini yapıyoruz.''
 

'BDP keskin söylemler içerisinde'

BDP'nin son günlerdeki yaklaşımlarıyla ilgili kanaatlerini de paylaşmak istediğini belirten Canikli, BDP'nin son dönemlerde çok keskin, sert, köşeli ve milleti rahatsız eden söylemler içerisinde bulunduğunu söyledi. Bu söylemlerin hiçbirinin uygulama kabiliyeti olmadığını belirten Canikli, bunların konuşulmasının herkese rahatsızlık verdiğini ve milletin çoğunluğunda tepkiye neden olduğunu ifade etti.

''Militanvari söylemlerini sürdürmeye devam ediyorlar'' diyen Cankili, sözlerini şöyle sürdürdü: ''BDP, bir taraftan 'barış', 'demokrasi', 'özgürlük' kelimelerini dilinden düşürmezken diğer taraftan hem şiddetle, terörle arasına bir mesafe koyamamakta hem de gerçekten bu sürece zarar veren ya da toplumsal kardeşliğe hiçbir katkısı olmayan keskin söylemler içerisinde. BDP, bu yaklaşımından vazgeçmeli. Aksi halde BDP'nin hiçbir şekilde sürece katkı sağlaması mümkün değil. Gerçekten daha ileri demokratik standartların Türkiye'de hayata geçirilmesi noktasında samimi düşüncelere sahipseler, bugüne kadarki yaklaşımlarıyla bunu sürdürmeleri mümkün değil. BDP, şu an itibarıyla terör örgütünün siyasi uzantısı gibi gözükmektedir. Kamuoyundaki algısı budur. Bu algının oluşmasını da neden olan kendi söylemleridir. Dolayısıyla başta terör olmak üzere terörle arasına mesafe koymak üzere bir legal siyasi parti ne yapması gerekiyorsa ona göre hareket etmek durumundadır.''

BDP'nin şu anki haliyle kendisine oy verenleri temsil etmediğini savunan Canikli, partinin şu andaki iradesinin milletin iradesi olmadığını söyledi. BDP milletvekillerinin şu ana kadar yemin etmediğini hatırlatan Canikli, yeni dönemde nasıl hareket edeceklerini bilmediklerini söyledi. Canikli, ''Olumlu, katkı sağlayıcı, toplumun tamamını dikkate alan bir yaklaşım içerisinde olacaklarsa, katkı sağlarlar ama sadece bir etnik yapıdan, belli bir coğrafyadan bakarak politika üretmek mümkün değil. Bugüne kadar BDP sadece belli bir etnik yapı ve coğrafyadan ortaya çıkarak politika üretmeye çalıştı'' diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler