Sinemaya gitsek de kitap okusak...
Yok yok yanlış olmadı. Sinemaya gidip film izleniyor genellikle. Ama anlatacağım yerde istersek, vaktiniz de varsa, alışveriş merkezi içinde avare avare dolaşacağınıza kitap da okunabiliyor, piknik de yapılabiliyor...
Dünya sinema sektörünün beşinci büyük oyuncusu Güney Koreli CGV Entertainment Group, Türkiye’de ciddi sinema yatırımı yapan bir şirket. 20 yıl öncesine kadar ekonomileri çok benzer olduğu halde son yıllarda önemli bir atak yaparak Kore mucizesini gerçekleştiren ülke, ekonomik olarak şimdi Türkiye’den oldukça iyi durumda. Onlar da 97’de ekonomik kriz yaşamışlar, IMF’den borç almışlar, onların kurallarına göre hareket etmişler. Ama, söylediğimiz gibi bugün bizden epey farklı bir yerde.
Orman kokulu salon
Nüfusu Türkiye’nin yarısından biraz fazla. 1950’de başlayan savaşta kendilerine destek olan Türklere minnet duyuyorlar. CGV grup, kendisini küresel yaşam şirketi olarak konumlandırıyor. Gıda, lojistik, sinema ve medyada faaliyet gösteren ve iki yıl önce 800 milyon dolarlık yatırım yapan şirketin üst yöne ticisi, Türklere borçlarını ödemek istediklerini söylüyor yarıtımla ilgili. Diğer yandan, Türkiye’nin 80 milyonluk nüfusuyla iştah kabartan bir potansiyele sahip olduğu da gözardı edilemez.
Film izlemeyi seven Güney Koreli yılda ortalama 4.3 film izliyor. 20 yıl önce yılda satılan 50 milyon film bileti bugün 220 milyona ulaşmış durumda. Film izleme oranı ABD’de 3.8. Türkiye’de de 0.7. Yani Türk insanı yılda bir film bile izlemiyor.
Hal böyle olunca, sinema salonları da film izlemeyi seven Korelliler için iyice konforlu ve teknolojik hale getirilmiş durumda. CGV Mars Entertainment Group, 4DX, Starium, ScreenX, IMAX gibi ileri düzey film teknolojilerinin küçük bir kısmını Türkiye’ye de getirmiş durumda. Ancak Seul’da gör düğümüz bazı salonlar oldukça akılda kalıcı. Orada görüp de en çok sevdiğim örneklerden birini küçük bir kütüphanesi de olan salon oluşturdu. Diyelim ki sinemaya gideceksiniz. Bileti illa da gişeden almak zorunda değilsiniz. Ön salondan bankomatiklerden almanız mümkün. Bileti aldınız, ama vaktiniz var. Gerek günlük, haftalık yayınların olduğu, orta büyüklükte bir kütüphaneye sahip salonda çayınızı, kahvenizi içebilir, bir yandan okumak istediğiniz kitabı, dergiyi okuyabilirsiniz. Tabii ki kitapları giderken, aldığınız yere bırakmanız gerekiyor. Salona girdiğinizde bileti kontrol eden görevli de yok.
Diyelim ki bir bilim kurgu, macera ya da aksiyonu fazla bir filme gittiniz. Deprem olunca ya da bomba pat layınca, koltuklarınız sallanıyor, perdede uçuşan ilginç yaratıklar, sanki sizin de kulağınızın dibinden geçiyor. Kulağınıza çarpan bir şeyi kesinlikle hissediyorsunuz.
Sesler, efektler... Sanki filmin içindesiniz... Ama en güzeli, daha doğrusu benim en çok sevdiğim orman kokulu salon... Duvarlar neredeyse bir ormana dönüşmüş, koltuklar yerlerde, uygun masalar var. Filmden yarım saat önce giderseniz pikniğinizi yapabilir, sakinleştirici görüntüler ve müzik eşliğinde stresinizden uzaklaşırsınız. Hatta bu tip tematik salonlarda film öncesi gösterilen reklamlar bile yok. Her şey sizin kendizi iyi hissetmeniz için ayarlanmış. Tabii küçük bir bedel karşılığında. Normalde 10-11 dolar civarı olan sinema biletleri orman kokulu salon için 16-17 dolara çıkıyor. Ama ne denir böylesi durumlarda: Her şeyin bedeli var...
olcay@cumhuriyet.com.tr
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Arnavutköy'de sürpriz hasat: Sanki hiç toplanmamış gibi
- Memurlar için yeni dönem başlıyor
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki