'Siyasi makamların sözlerinin arkasında durması gerekiyor'
Ergenekon’da müebbet hapsi istenen İlker Başbuğ, Başbakan Erdoğan’ın sözlerini anımsattı: Siyasi makamların sözlerinin arkasında durması gerekiyor.
Ergenekon davasında savcıların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istediği Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Generallerimize bir terör örgütü mensubu demek affedilemez. Tarih onları affetmez” sözlerini anımsatarak sözlerinin arkasında durma çağrısı yaptı.. Başbuğ “Ortada bir görev vardır. Görev de, öncelikle sözlerinin arkasında durması gereken, yetkili siyasi makamlara düşmektedir” değerlendirmesi yaptı.
İlker Başbuğ, dün Ergenekon davasında savcıların esas hakkındaki mütaalasına karşı Silivri Cezaevi’nden yaptığı yazılı açıklamasını sürdürdü. Başbuğ, “Türk milletine savunma (2)” başlıklı yazılı açıklamasında “Cumhuriyetin savcılarının hazırladığı mütalaaya göre, 26. Genelkurmay Başkanı, Ergenekon Terör Örgütü yöneticisidir” dedi.
Akıl tutulması
“Terör örgütü yöneticisi olarak suçlanılması, salt hukuk açısından ne kadar doğrudur” diyen Başbuğ Türk Ceza Kanunu’nun hazırlanmasında görev alan Prof. Dr. İzzet Özgenç’in şu değerlendirmesine yer verdi: “Türkiye'de Genelkurmay Başkanlığı görevini yapmış ve bu görevden yaş haddinden emekli olarak ayrılmış olan bir kişinin görevi başında iken terör örgütünün yöneticisi olarak faaliyet icra ettiğini iddia etmek, bir akıl tutulmasının yansımasıdır.”
Başbakan’ın sözleri
Başbuğ açıklamasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Generallerimiz emekli olsun, muvazzaf olsun yani hiç birisine bir defa kalkıp da, yani alışılmış anlamda bir terör örgütü mensubu demek çok ciddi yanlıştır, affedilemez. Yani şu anda kendileri bulundukları makam itibarıyla, yani kendilerini sağlamda görseler bile, tarih onları affetmez” sözlerini anımsattı. Başbuğ “Sayın Başbakan ve değerli hukukçu Prof. Özgenç ne söylerse söylesin ‘bulundukları makam itibarıyla, kendilerini sağlamda görenler’in düşüncelerinde bir değişiklik görülmemektedir. Eğer bu yaklaşım tarihin bile affedemeyeceği boyutta ciddi ise, ortada bir görev vardır. Görev de öncelikle sözlerinin arkasında durması gereken, yetkili siyasi makamlara düşmektedir.”
Savcının dayanakları
Başbuğ, savcıların örgüt yöneticiliği iddiasına “3 Mart 2004 tarihinde Ankara’da yapılan ‘Hilafetin İlgası ve Tevhidi Tedrisat Paneli’ ne katılmak, Mustafa Balbay ile 2004 yılında Genelkurmay Karargahı’nda görüşmek, 2009 yılında Hırvatistan’da resmi bir gezide bulunurken, Genelkurmay 2. Başkanı tarafından aranarak bir konu hakkında bilgi verilip görüşünün sorulması ve iki kişi arasında geçen bir telefon konuşmasında, diğer birçok ismin yanında isminin geçmesi” gibi konuların dayanak yapıldığına dikkat çekti. Başbuğ şöyle devam etti: “İşte bu somut delillere (!) dayanılarak, örgüt yöneticiliğine ilişkin suçlamada ısrar edilmiştir. Örgüt yöneticiliği suçlamasından vazgeçilmesi, diğer bir ifade ile bu suçtan dolayı beraat istenmesi durumunda, kamuoyunda ‘İnternet Andıcı Davası’ olarak bilinen ve bu davaya benzer durumda olan diğer dava dosyalarının da Ergenekon davası olarak bilinen dosyadan ayrılması gibi bir durum ortaya çıkar. Böyle bir sonuçta ise; iddia edilen suçların vasıf ve mahiyeti de değişikliğe uğrayabilir. Böyle bir durum istenmemektedir.”
“İddia temelden yoksun”
Cumhuriyet savcılarının hazırladıkları mütalaada ileri sürdükleri asıl suçlamayı “darbe ortamı oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri ve bu siteleri meşrulaştırmak amacıyla düzenlenen andıç vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerinin icra ve organize edilmesi” iddiasının oluşturduğunu anlatan Başbuğ şöyle devam etti: “Bu iddia temelden yoksundur. Defalarca anlatılmasına rağmen de maalesef anlaşılmak istenilmemektedir. Aslında, bir hukuk devletinde olması gereken, örgüt yöneticiliğine ilişkin ortada hiçbir somut delilin olmaması neticesinde, savcıların örgüt yöneticiliği suçlamasından beraat istemesidir. Savcılara göre, en güçlü somut delil ise, İnternet Andıcı davası nedeniyle halen yargılanması devam eden sanıkların, Genelkurmay Başkanı'nın liderliğinde, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde hukuk dışı bir yapılanma içinde örgütlenmesidir”
İnternet Andıcı karargah çalışması
“İnternet Andıcı, internet sitelerini konu alan, metin kısmı iki sayfadan ibaret yasal, ancak tamamlanmamış bir karargah çalışmasıdır” diyen Başbuğ şöyle devam etti:
“İnternet Andıcı’nda, kesinlikle suç teşkil edecek bir husus yoktur. Mütalaada, söz konusu Andıç’ta suç unsuru teşkil eden hangi hususların olduğunu ortaya konulmamıştır. Andıç’ta suç teşkil eden hangi somut fiiller vardır” diye sordu. İnternet Andıcı’nın daha önce açılmış olan sitelerle bir ilişkisi olmadığını belirten Başbuğ şunları kaydetti: “Ağustos 2008’den önce açılmış olan siteler Şubat 2009’da kapatılmıştır. Ağustos 2010’a kadar olan süreçte Genelkurmay Başkanlığı’nın bu amaçla kullanabileceği internet sitesi yoktur. Bu durumda, mütalaayı hazırlayan savcılar, internet siteleri vasıtasıyla nasıl kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerinin icra edildiğini ileri sürebilirler. Ortada öyle bir iddia varsa, somut olarak Ağustos 2008 - Ağustos 2010 arasında kara propagandayı içeren hangi haberlerin internet sitelerine konulduğunu ortaya koymaları gerekmez mi? Aslında internet sitelerinin olmadığı bir dönemde, böyle bir iddianın ortaya konulması dayanaktan yoksundur.”
Başbuğ açıklamasını “Türk milletine savunmamız devam edecektir” sözleriyle tamamladı.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'