Sorunlu Ülkemde Bahar...

Güzel yurdumuz, acılı bir dönemden geçiyor. Bir yandan ekonomik, sosyal sorunlar insanlarımızı canından bezdirirken, ülkemiz eğik bir düzlemde olumsuzluklara kayıyor. Ülkemizi yönetenler, içeride dinci bir düzen kurmaya çalışarak yol alıyorlar. Dışarıda ise AB’nin, ABD’nin isteklerine karşı çıkamıyorlar. AB’nin yıllardır dile getirdiği, Ermenistan sınır kapısının açılması, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması, ABD tarafından da en yetkili ağızlardan vurgulanıyor. AKP yönetimi, ulusumuzun sesine kulak vermiyor, sömürgecilerin isteklerini yerine getirmeye çalışıyor. Kişi özgürlüğü, hukuk yok ediliyor. Ulusumuzun yetiştirdiği değerli bilim adamları, üniversite rektörleri, Atatürkçü oldukları için, tam bağımsızlıkçı oldukları için, AKP’nin dinci ve teslimiyetçi politikalarına karşı çıktıkları için, terör örgütü üyesi sayılıp, gözaltına alınıp tutuklanıyorlar. Hukuksuzluk yapılırken, hukuk kullanılıyor. Cumhuriyetimizin değerlerine karşı açık bir saldırı var. Bu saldırı, bir soruşturma gerekçe gösterilerek giderek artıyor.

17 Mayıs Tandoğan Mitingi’ni saymazsak insanlarımız, bu hukuksuzluğa, bu görülmemiş yıldırma, sindirme kampanyasına susuyorlar. Sıra size gelince, sesini çıkaracak kimse kalmamış olacak. Türkiye Barolar Birliği’nin 54 baro başkanı ile birlikte kamuoyuna açıkladığı, uyulması gereken hukuk kurallarının yer aldığı bildiri, tam bir hukuk anıtı niteliğindedir. Son yerel seçimler, geleceğimiz için umut vericidir.

Yaşamımızda önemli bir yeri vardır resimlerin. Anı olarak, sevdiklerimizin resimlerini alırız. Sevdiklerimiz yanımızdayken, pek önemsemeyiz bu resimleri. Çoğu kez açıp bakmayız onlara. Ama, ayrılıklarda artar resimlerin değeri. Şairler, ayrılıklardan sonra önemini dile getirirler bu resimlerin. Bekir Sıtkı Erdoğan, Kışlada Bahar şiirinde, “Ah çekerim resmine her bakışta / Bir mahzunluk var o boyun büküşte / Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım” diyor. Hancı şiirinde de bir başka türlü anlatılıyor resim, “Bende bir resmi var, yarısı yırtık / Evimin kapısı yıllardır örtük / Garip bir de sarhoş oldu mu artık / Bütün sırlarını der yavaş yavaş.” Erdoğan Çokduru, Aşk Sonrası Seranadı adlı şiirinde, “Resimlerinin de hesabı görüldü o gün / Şaraba kül atacaktım, cigaram yoktu / Derken, resimlerin geldi aklıma / Bir güzel yaktım / Yanarken bile gözlerin gülüyordu” diyerek, yüreğindeki ayrılık acısını, sanki hiç aldırmıyormuş gibi anlatmaya çalışıyor. Attilâ İlhan, Yanlış Yaşamak adlı şiirinde, “Yanılmış bir kapıyım simsiyah / Kendi üstüme kapanıyorum / Seni Paris’te kaybettim / Yanlış bir yerde arıyorum / Bozduğun her saat / İçimi büsbütün daraltıyor / Hiçbir mutluluğum kalmadı / Ne bıraktıysan harcadım / İnge Bruckhart / Resimlerine bakamıyorum” diyerek değiniyor resme. Büyük usta Nâzım Hikmet, sevgilisine gönderdiği bir demet kır çiçeğinin içerisine şöyle bir not koyuyor: “Bu çiçekler, seni benden önce görmek mutluluğuna erecekleri için, onları kıskanıyorum.” Yine sevgilisine yazdığı bir yığın övgünün sonunda ise şöyle sesleniyor: “Sana tutmuş neler söylüyorum / Düpedüz, seni seviyorum demek varken.”

Bir ayrılık şiirinin adı ne olabilir? Mutlaka ayrılığı çağrıştıran bir şey olmalı. Ama Teoman Karahun, ayrılıktan bir süre sonra yazdığı şiirine, çok ilginç ve düşündürücü bir ad koyuyor: “Yeni Bir Aşktan Önce” Ve bu güzel şiirin ilk iki dörtlüğü şöyle: “Senin için yazdığım şiirleri / Dün teker teker okudum / Nasıl sevmişim bir zamanlar / Örneğin yüzen gemileri / Bunca mavisini denizin / Fark etmemişim şimdiye kadar / Beni eski bir tanıdık diye hatırla / Tut ki ölümsüz anılar yaşadık / Bana sevgiyi öğrettin yalnızlığı / Bir de uykusuz gecelerde çaldığım / O acılı umutsuz ıslığı.” Bu güzel şiiri köşesinden aldığım, dostum, kardeşim, kentdaşım sevgili Ataol Behramoğlu’na selam olsun. Cahit Külebi’nin, eşine askerden yazdığı “izin” şiiri ise çok çarpıcı: “İzin alıp gelirsem / Güleceksin sevincinden / Sabahları erken kalkacağız / Sobamızı yakacağız / Saçların güzel olacak tütünümün renginden / Ellerin çay kokacak / Gün doğacak sesinden.”

Acı ve sıkıntılı günlerin içerisinde, bir demet şiir. Bugünler de geçecek, ulusumuz hak ettiği yönetimlerle, aydınlanma yolundaki yürüyüşünü sürdürecektir.

Erol Ertuğrul Avukat