Soyöz'ün fenerleri

Çizer, ressam Haslet Soyöz’ün tarihi deniz fenerlerini yorumladığı sergisi Rahmi M. Koç Müzesi’nde açılıyor. Soyöz’e göre, “Bütün dünyanın güvenli bir liman için fenerlere acilen ihtiyacı var”.

Yayınlanma: 26.03.2016 - 22:09
Abone Ol google-news

Çizer, ressam Haslet Soyöz, Türkiye’nin dört bir ucundan mavilikleri aydınlatarak kaptanlara yol gösteren tarihi fenerleri betimlediği sergisi ‘Fenerler’ ile, Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi’ne konuk oluyor. Hattat Mehmet Özçay’ın eski dille yazdığı, imzalı ve tarihli ‘Fenerler’iyle taçlandırılmış albümüyle de öne çıkan sergi, 20 fenerin farklı ışık ve duygularla beslenip yorumlandığı özel bir seyirlik fırsatı veriyor. Sergiye, yazar ve gazeteci Meriç Köyatası’nın ‘Denizci ve Fenerci’ başlıklı yazısı da ayrı bir esinti getiriyor. Köyatası, Soyöz’un imgelerinden söz ederken, “birbirlerini tanımayan insanların can dostluğu”na atıfta bulunarak şunları vurguluyor: “Fenerler denizcilerin can dostudur... Hele yanında lojmanı olan fenerler... Günümüzde artık lojmanlar boş. Fenercilere ve ailelerine gerek kalmadı. Enerji güneş panelleri ile sağlanıyor. Dijital olarak da fenerin karakterini belirten ışığın kaç saniyede çakacağı ayarlanıyor. Eskiden bu kadar kolay mıydı? Ne cefalar çekilirdi... Fedakâr fenerciler ve aileleri şiirlere, romanlara, filmlere konu olmuştur.”

16 yıldır resimle de profesyonel düzeyde ilgilenen Soyöz, ‘Fenerler’iyle olduğu kadar, 2003’ten bu yana yine aynı müzeye sergileriyle konuk ettiği “Cennetin Gemileri”, “Vesait-i Havaiye, Berriye, Bahriye” ve “Delkos’tan Karaburun’a” gibi dizileriyle de biliniyor. Sanatçının halen Cumhurbaşkanlığı Huber Köşkü’nde bir, İstanbul Deniz Müzesi’nde iki, Rahmi M. Koç Müzesi’nde 10’dan fazla tablosu bulunuyor.

Haslet Soyöz’ün bizi çıkardığı ışıltılı Türkiye turunda, Çanakkale Bozcaada’daki 1861 tarihli Ponente Feneri’nden Trabzon’a gelmeden önceki son burunda 1926’da yapılan Yoros Feneri’ne uzanan birçok tarihsel değer seyredilebiliyor. Soyöz, eserlerini ortaya koyarken fenerlerin ve atmosferin kendisinde bıraktığı duygusal izlenimin de etkisiyle, kâh zaman yolculuğuna çıkıyor, kimi zaman da bu yaşayan anıtları günümüzdeki halleri içinde betimliyor. Önlerinden tarihi teknelerin, antika otobüslerin, iri tankerler ve minik kılavuz gemilerinin geçtiği, çoğunluğu beyaz fenerlerin yer aldığı bu tabloların tümü yağlıboya ile üretilmiş bulunuyor. Soyöz bu seriye girişmişken, fenerler kadar işlevsel olan ‘çakar’ları da unutmuyor ve tıpkı ‘Yeniköy Çakarı’ndaki gibi bizleri ele aldığı konuyla ilgili birikiminden haberdar ediyor. Bu resimde ayrıca hayranlık uyandıran bir unsur da, günümüzde artık bir hatıraya dönüşmüş olan tarihi şehir hatları vapuru ‘Kalender’ ile kendini gösteriyor. Ressam, fenerlerin yapım yılları ve konumlarını da belirttiği ayrıntılı sergisinde panoramik işlere olduğu kadar, küçük ebatlı, sempatik çalışmalara da yer veriyor.

Soyöz’le sergisi üzerine söyleştik...

 

‘Yoros Feneri çocukluğum’

- Türkiye’deki fener çeşitliliği, dünyayla kıyasladığınızda sizde neler çağrıştırıyor?

Ülkemizdeki fener çeşitliliğini dünyanın geri kalanıyla kıyaslamak yanlış, çünkü bir fenerin inşası gereksinmelerle olur. Yani dekor olsun diye fener inşa edilmez. Bu soruyu ancak “Bizde fenerlere diğer ülkelerdeki gibi önem verilip korunmaları için gerekenler yapılıyor mu?’’ diye ele alırsak, yanıtı her şeyimiz gibi “maalesef” olabilir.

- Gemiler ve fenerler arasındaki yakınlığa işaret eden Meriç Köyatası’nın ifadelerinden hareketle, bu ortak varoluşta romantik bir yön olduğunu hissettiniz mi?

Sergi kitapçığıma önsöz yazan dostum Meriç Köyatası’nın söylediği gibi “Fenerler, denizciler için can dostudur. Fenerlerle dost olmayan, fenerin karakterini okuyamayan denizcinin sonu pek hayırlı değildir. Ya teknesi kayalıklarda parçalanır ya da sonsuz deryalarda kaybolur.’’ Ayrıca romantizm söz konusu olunca yine sergi kitapçığımın kapağını süsleyen Yoros Feneri benim için çocukluğumun aşkıydı diyebilirim.

 

'Fenerler çok acil ihtiyaç'

- Kendinizi bir fenerde mi, gemide mi daha huzurlu hissederdiniz?

Eğer bir fenerden denize doğru bakıyorsam, deniz fırtınalıysa kendimi fenerin kollarında huzurlu hissederim ama bir teknede huzur denizin insafına kalmıştır.

- Politik bir soru olarak “Türkiye’nin güvenli limanlara ulaşabilmesi için fenerlere ihtiyacı var mı?"

Bu sorunun cevabını biraz genişleterek vermek istiyorum: ‘’Bütün dünyanın güvenli bir liman için fenerlere acilen ihtiyacı vardır.

- Sergilerinizi ağırlıkla Rahmi M. Koç müzesinde açmış olmanızın gerekçesi nedir?

Ben resim yapmaya karar verip deniz ve teknelerle ilgilenmeye başlayınca, konsept olarak en uygun yerin Rahmi M. Koç Müzesi olduğunu hayal ettim ve bütün bunları Sayın Rahmi Koç’a yazdım. Anında cevap verdiler ve müzenin kapılarını açtılar. Ayrıca bu müze benim İstanbul’da en çok sevdiğim mekânlardan biriydi. Bütün bunlar için Sayın Rahmi Koç’a ne kadar teşekkür etsem azdır.

- Gezilerinizi yaparken fotoğraflar da çektiniz mi? Desenler ürettiniz mi?

Bu sergiyi hazırlarken de bol bol fotoğraf çektim, bazı kaynaklardan da yararlandım. Sonra konuyu tuvale aktarırken eskizlerimi karikatürize ederek çizdim, bu çizimler resmin grafiksel dengesi için kafamda oluşması içindi.

- Bu serginin küresel bir versiyonunu yapmayı hayal ettiniz mi?

Bu beni mutlu eder, ancak her şey maddi ve genel şartlara bağlı.

Bilgi: www.rmk-museum.org.tr


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler