Spor basınının üç basket âşığı...

Sine Büyüka, Merve Toy ve Roksan Kunter; üçünün de basketbol hikâyesi farklı. Büyüka için basketbol geç bulunmuş bir aşk, Toy için futboldan sonra gelen ikinci göz ağrısı, Kunter için tekrar ulaşılmayı bekleyen bir amaç. Üçünün ortak yanı ise spor basınında sırf güzellikleriyle değil aynı zamanda bilgileriyle de var olmaları.

Spor basınının üç basket âşığı...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.03.2012 - 07:28

Basketbol basını futbola göre daha birbirine bağlı bir camia olsa da, bir kadının yaşadığı zorluklar çok da farklı değil. Sine Büyüka, bir spor basını duayeninin kızı olmanın, Merve Toy futboldan gelmenin, Roksan Kunter de efsane bir basketbolcunun kızı olmanın zorluklarını yaşadı ama üçü de bunların üstesinden geldi. Onlar artık spor basınının aranan yüzleri. Basketbolda kazanılan Avrupa zaferleri, zorlu lig maçları ve milli heyecan onlardan biri olmadan eksik kalıyor.

Futbolda kâbus gibi bir sezonu yaşarken basketbol sporun yükselen yıldızı olarak parlıyor. Salonlar doluyor, ligin kalitesi yükseliyor ve basın her gün biraz daha ilgi gösteriyor. Sine Büyüka ve Merve Toy da basketbolun yükselen yıldızları. Büyüka, Şansal Büyüka’nın kızı olarak olarak girdiği spor basınında artık kendini kabul ettirmeyi başardı ve çok az kişi kendisini babasıyla birlikte anar oldu. Merve Toy ise yine Şansal Büyüka yönetiminde Lig TV’nin futbol ekibinde başladığı kariyerini artık basketbolla sürdürüyor. İkisinin buraya geliş hikâyeleri çok farklı ama ikisi de artık basketbol basını denilince ilk akla gelen isimlerden. Kimi zaman zor anlar yaşamıyor değiller ama bu zorluklar onları yıldırmıyor.

- Yorumlarınız konusunda kadın olmanız erkeklerin tepkisini çekiyor olabilir mi?

Merve Toy: Herhangi bir şekilde takım yorumlamak gibi bir durumum zaten yok. Sadece görüş belirtiyorum. Bazen oluyor bu tepkiler. Mutlaka birileri rahatsız oluyor. Ancak Galatasaray seyircisinden aldığım tepki ekstra bir durum. Çünkü o programda Galatasaray için “bu gruptan çıkamasalar bile, bence en başarılı Türk takımıdır” dedim. Biri onu kesip sadece CSKA’yı yenemeyeceğini söylediğim kısım internete koymuş. İzlemeyenler de olumsuz bir görüş belirttiğimi düşünüp tepki gösterdi. Biraz art niyetle yapılmış bir iş.

- Alex de Souza’nın eşiyle çok yakın arkadaşsınız. Hiç işiniz gereği olarak belli bir mesafede durma gerekliliği hissettiniz mi?

M. Toy: Hayır, iş dolayısıyla tanışmadık zaten. Bir arkadaşımız vasıtasıyla samimiyet gelişti. Zaten Fenerbahçe muhabiri de değilim. Sine’yle de çok yakınız mesela ama özel hayatımız hakkında konuşuyoruz genelde.

- Birlikte yurtdışındaki basket maçlarına da gidiyorsunuz sanırım?

M. Toy: Bir iki defa birlikte gittik. Sine benden daha fazla takip ediyor, Avrupa basketboluna benden çok daha hâkim zaten.

- Önce Şansal Büyüka'nın kızı olarak tanındınız ama artık herkes sizi Sine Büyüka olarak tanıyor?

S. Büyüka: İlk başladığımda çok sıkıntısını çektim, çok üzüldüm. Bir de başta kültür-sanatta başlamıştım. Orada insanlar gerçekten çok donanımlı. Kimse bir şey demesin diye çok çalıştım. Sonra basketbola yoğunlaşınca biraz daha rahatladım. Çünkü babamın hiç alakası yok. 2010 Dünya Şampiyonası sırasında “işini iyi yapan bir insan var” denilmeye başlandı.

- Basketbol ilginiz ne zaman başladı?

S. Büyüka: Kültür-sanattan spora geçince oldu. Keşke daha önce olsaydı, neden bu kadar geç diye de düşündüm. Özel bir nedenden dolayı basket maçlarına gitmeye başladım ve ilk görüşte âşık oldum diyebilirim.

- Müzik çalışmalarınız nasıl gidiyor?

S. Büyüka: Sanırım yaz sonu bir “ep” çıkaracağım. Yeni çalışmalar daha electro-rock ağırlıklı olacak. Post-Dial’dan Yiğit Bülbül’le birlikte çalışıyoruz

- Radyo Eksen’de çarşamba akşamları bir de programınız var. Siz de radyonun diğer DJ’leri gibi mesafeli misiniz?

S. Büyüka: Radyonun bir yayın politikası var. Bize kimse “şunu yapmayın, bunu yapmayın” demiyor ama daha mesafeli ve cool bir havası var. Biz de ona uyuyoruz.

- Şundan sordum, ikinizin de basketbol yayınlarına kattığı bir artı da güler yüzlülük.

M. Toy: Ben zaten hep gülüyorum.

- Sizin bir de dans videonuz internete düştü.

M. Toy: Evet yaa. Bir arkadaşım için deneme çekimi yapıyorduk. Bitirince sevinçten kutlama yaptık. O sırada o kadrajda yokmuş. Ben de tek başıma dans ediyormuş gibi göründüm.

- Siz de aynı şekilde. Euroleague programınız çok eğlenceli geçiyor.

S. Büyüka: İsmail Şenol ve Caner Eler’le iş dışında da çok yakınız. Dolayısıyla bu ekrana yansıyor. Çıkınca “eyvah biraz fazla mı geyik oldu” bile diyoruz.

Roksan Kunter: Basketbol deyince akan sular durur

Basketbol Panoroma’yla uzun süre basketbol yayınları yapan Roksan Kunter şimdi Kanal A’da spor haberlerini sunuyor, bir gün tekrar basketbol programı yapacağı günü bekliyor.

- Televizyona nasıl adım attınız?

Basketbolu bıraktıktan sonra bu spordan kopmak istemiyordum bu yüzden basketbolun olduğu her işte varım diyerek televizyoncu olmaya karar verdim. Okuduğum Lyon çevresinde iyi bir basketbol takımı yoktu. Ben de şehrin üniversitesine kabul edilmiştim. İletişim mezunuyum, hep ekran arkasını düşünüyorum. Fehmi Sadıkoğlu sayesinde hemen Skytürk’e görüşmeye gittim ve “üç gün sonra yayına başlıyorsun” dediler. Fransa’dan yeni gelmişim ve oyuncuları da çok tanımıyorum. Sonra alıştım. Basketbol Panorama başladı. Uzun süre de devam ettik. Şu an basketbolla ilgili bir program yapamıyorum bu da beni çok üzüyor.

- Ekranda kendinizi kabul ettirmek kolay olmamıştır.

- “Bu kız nereden çıktı, kim bu, Erman Kunter’in kızı olarak burada” deniliyordu. Bilmiyorlar ki ben bu işin içinden geliyorum.

- Babanızın antrenör olup yurtdışına gitmesi hayatınızı nasıl etkiledi?

- Ben de onunla gittim. 45 dakika mesafede bir takımda basket oynuyordum ama tabii yalnız yaşıyordum ve bir hayli zordu. Babamla çok ciddi bir bağımız var, günde kaç defa konuştuğumuzu ben bile bilmiyorum.

- Basketbolu bırakmanız babanızı üzdü mü?

- Üzdü evet, küçükken ona kızdığım zamanlarda sürekli tepkim, “ben basketbolu bırakacağım”dı. Onun en büyük hayali bir gün WNBA'de oynamamdı. Ancak yapılacak bir şey olmadığı için çok fazla müdahale etmedi.

- Osmanlı soyundan gelmeniz söz konusu edildi.

- Bilinmesini istemezdim. Zaten aile olarak hep saklamaya çalıştık. Bir cenaze dolayısıyla ortaya çıktı. Ben “hiç İkinci Abdülhamit’in torunuyum” diye ortalıkta dolaşmadım.

- Muhteşem Yüzyıl’la ilgili sizden görüş aldılar, rol de teklif edilmiş.

- O konuşmayı rica üzerine ailemi temsil ederek vermeye çalıştım. Ailemle ilgili bir projede yer almak da çok hoş olurdu ama benim kurallarım var. Bazı şeyleri açık açık yaşamayan bir insanım. Bu tarz şeylerle de insanların karşısına çıkmak istemedim.

- Müthiş bir diksiyonunuz var bence. Bu acaba saray kökenli olmanızdan mı kaynaklanıyor.

- Hayır belli birtakım çalışmalar yaptım bunun için. Neden ailemle alakası olmadığını da söyleyeyim. Annem Osmanlı hanedanının sürgüne yollanması sebebiyle Fransa’da doğmuş ve anadili Fransızca. Türkçesi bozuktur.

- Programlarınızda yorum ve eleştiri yapmaktan kaçınır mısınız?

- Daha zamanın gelmediğini düşünüyorum. Bazıları Erman Kunter’in kızı olarak bir antrenörü eleştirince “babası o göreve gelsin diye öyle söylüyor” diye düşünebilir. Babama bu kötülüğü yapmak istemem. Maalesef şu an bazıları için hâlâ Erman Kunter’in kızıyım.

Maçtan sonra röportaj dünyanın en zor işi

- Bence işinizin en zor kısmı maç bittikten yarım dakika sonra bir oyuncuyla röportaj yapmak.

S. Büyüka: Teşekkür ederim bu konuyu açtığınız için. Dünyanın en zor işi gerçekten.

M. Toy: Artık yayın kuralları gereği birtakım zorunlulukları var. Ama eğer “istemiyoruz” diye rica ederlerse biz de anlayış gösteriyoruz.

S. Büyüka: Bazı oyuncular röportaj konusunda daha rahat. Mesela benim maç sonu için belirlediğim bazı isimler var. Onların yanına gidiyorum hemen.

Fotoğraf: Vedat Arık


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler