'Stratejik deprem planına ihtiyaç var'

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Kütahya Simav merkezli depremden yola çıkarak Kütahya'nın 2'nci tehlikeli deprem bölgesi olduğuna dikkat çekti. Mevcut yapı stoklarının incelenerek tespit edilmesi gerektiğine ve stratejik deprem planının ivedilikle hazırlanmasına vurgu yaptı.

'Stratejik deprem planına ihtiyaç var'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.05.2011 - 10:31

Jeofizik Mühendisleri Odası'ndan yapılan açıklamada Kütahya bölgesinde geçmişte yaşanan şiddetli depremler ve 1999'da yaşanan Marmara Depremi hatırlatılarak "Deprem Kütahya-Simav'da meydana gelmesine rağmen hissedilen yerlerde vatandaşlarımız geceyi sokakta geçirmişlerdir. 1999 yılında meydana gelen Kocaeli-Gölcük ve Düzce depremlerinin üzerinde 12 yıl geçmesine rağmen vatandaşlarımızın yaşanan o travmayı atlatamadığı ve binalarına güvenemediği ortadadır" denildi.

13 Temmuz 2010'da resmi gazetede yayınlanan karar ile Yapı denetim uygulaması'nın 1 Ocak 2011 tarihinde tüm Türkiye'de uygulanmaya başlandığını ancak yapı denetim alanında yaşanılan sürecin, yapı denetim alanını kamu denetiminden çıkararak, özel sektöre devrettiğini belirten oda yetkilileri, denetleyen ve denetlenen arasındaki ticari ilişkinin gerçek bir denetimi imkansız kıldığını, yapı denetim alanının eskisinden daha da denetimsiz bir hale getirildiğini öne sürdü. Bu bağlamda yapılması gerekenler şu şekilde sıralandı:

"Kentleşme makro ve mikro planlama düzeyinde ele alınarak bölge planları yapılmalıdır. Yer seçim kararları yerinde yapılacak bilimsel çalışmalar sonucunda karara bağlanmalıdır.

Bilim ve teknolojinin gereklerini yerine getirilmeli, ranta dayalı planlama ile niteliksiz yapı üretimi anlayışı terk edilmelidir.

Gerek kentsel gerekse kırsal alanlarda yer seçimi, planlama ve yapılaşma karar süreçlerinde mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri etkin bir şekilde kullanılmalıdır.

Yapı Denetim sistemi ile afet ve imar hizmetleri ticarileştirilmemeli, böylesine önemli bir konu piyasaların ve özel işletmelerin kontrolüne terk edilmemelidir. Vatandaşı "yurttaş" olmaktan çıkarıp "müşteri" konumuna dönüştüren hizmet anlayışları terk edilmeli, sosyal devletin kamusal hizmet anlayışları egemen kılınmalıdır.

Stratejik deprem planını ivedilikle hazırlanmalıdır.

Ülkemizde zarar azaltmaya yönelik afet odaklı harcamalar "bütçe dengelerini bozan bir gider kalemi" olarak görülmemelidir.

Mevcut yapı stokları acilen incelenmeli, uygun olmayan zemin koşullarında ve niteliksiz yapılan yapılar tespit edilmelidir. Kentsel dönüşüm projelerine bu bölgelerde acilen vatandaşın sosyal ve kültürel durumu dikkate alınarak başlanılmalıdır.

Deprem ve diğer doğa olaylarına karşı toplumsal bilinç geliştirilmelidir.

İmar planlarına altlık teşkil eden Jeolojik-Jeofizik-Jeoteknik etütler yapılmadan yeni yerleşim alanları belirlenmemeli, parsel ve ada bazlı tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir. Tüm belediyelerde Jeofizik çalışmaları yapılmamış zemin etüt raporları kabul edilmemelidir. Afet risklerinin azaltılmasında önemli bir rolü olan Yerel Yönetimler, Jeofizik Mühendisleri istihdam ederek uygulama ve denetim görevlerini yerine getirmelidirler.

1999 Depreminden sonra birtakım zorunlu düzenlemeler getirilmiş olsa da, binaların depreme karşı dayanıklı olarak inşa edildiklerini söylemek zordur. Bu konuda vatandaşı bilinçlendirmek, denetimleri sıkılaştırmak ve yaptırımlar uygulamak için Devlete büyük görevler düşmektedir.

Üniversiteler, TMMOB ve bağlı meslek odaları ve uygulamacı Kamu Kurumlarının birikimi dikkate alınarak deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrasında yapılacak çalışmalara ilişkin bir deprem politikası oluşturulmalıdır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler